Ankara’nın protokol kunduracısı meslekte 73 yılı devirdi

Ankara’nın protokol kunduracısı meslekte 73 yılı devirdi

Türk siyasetinin önde gelen isimleri ve birçok sanatçı için özel ayakkabılar üreterek tanınan, Ankara’nın emektar ustalarından 87 yaşındaki Nurettin Cebeci, 73 yıldır mesleğini büyük bir tutkuyla sürdürüyor.

Türk siyasetinin önde gelen isimleri ve birçok sanatçı için özel ayakkabılar üreterek tanınan, Ankara’nın emektar ustalarından 87 yaşındaki Nurettin Cebeci, mesleğini büyük bir tutkuyla sürdürüyor. Artvin’de, henüz çocuk yaşta bir kunduracıda çırak olarak başladığı meslek hayatını 73 yıldır aralıksız devam ettiren Cebeci, Ulus gazetesine yaptığı açıklamada, yıllar önce Ankara’ya taşındıktan sonra da aynı özveriyle çalışmaya devam ettiğini anlattı. Kariyerine ayakkabı tamiriyle başladığını belirten Cebeci, daha sonra sipariş üzerine kundura üretimine geçtiğini ve el emeği ürünlerinin kısa sürede beğeni toplamasıyla imalat işine ağırlık verdiğini aktardı. 61 yıldır Kızılay’daki Ziya Gökalp Caddesi’nde aynı dükkânda üretim yaptığını dile getiren Cebeci, sektörde tanınmasının TRT Ankara Radyosu’nda görevli ses sanatçıları sayesinde olduğunu dile getirdi. Yıllar içinde birçok sanatçıya, siyasetçiye ve iş insanına özel tasarım ayakkabılar hazırladığını belirten Cebeci, bu mesleği “hayatının en büyük tutkusu” olarak tanımladı.

baskentin-protokol-kunduracisi.jpg

“EN ÜST MAKAMLARA KADAR AYAKKABI YAPMAYI HEDEFLEDİM”

1938 Artvin doğumlu olan Nurettin Cebeci, çocukluk yıllarını zorlu dağ köylerinde geçirdi. Bölgenin tarıma elverişli olmaması nedeniyle küçük yaşlardan itibaren geçim kaygısı taşıyan Cebeci, ilkokul yıllarından itibaren bu şartlardan kurtulmanın yollarını aramaya başladığını belirtti. O yıllarda ailelerin çocuklarını büyük şehirlere göndermeye çekindiğini hatırlatan Cebeci, “Köyün şartlarından kurtulmak istiyorsan bir mesleğin olmalıydı. Ayakkabıcılık, terzilik, mobilyacılık, doğramacılık, bakırcılık, kalaycılık… Yani bir zanaat sahibi olacaksın ki geçimini sağlayabilesin” dedi. Bir yakınının aracılığıyla güvenilir bir dükkânda çırak olarak ayakkabıcılığa başlayan Cebeci, o günleri şu sözlerle anlattı:

“O dönemlerde çıraklara haftalık ya da harçlık verilmezdi. Beş kuruş almadan senelerce çalıştım. Ama köyün şartlarından kurtulma azmim vardı, o yüzden çabuk öğrendim. Ayakkabı yapımının tüm inceliklerini, teknik yönlerini o zor şartlar altında öğrendim. Ankara’ya geldim. Askerlik dönüşü beş kuruşsuz olarak işe başladım. Tanıdığım bir cadde olduğu için yine Cebeci’de tamir işi yapmaya başladım. Bu caddeyi tercih etmemin nedeni, hem kira yönünden uygun olması hem de Cebeci, Dikimevi, Abidinpaşa, Akdere, Hacettepe ve Kızılay gibi bölgeleri birbirine bağlayan bir güzergâh üzerinde olmasıydı. Elimde sermaye yoktu, destek olacak kimsem yoktu ama Türkiye’nin en üst makamlarına kadar ayakkabı yapmayı hedefledim.”

bulent-ecevit.jpg

BİR SORU, BİR FİKİR, BİR MARKA

Cebeci, ayakkabıcılığa başladığında dükkânına kendi soyadını vermiş. Fakat kısa bir süre sonra dükkânında Cebeci’de yer almasından dolayı ismin uygun olmadığını fark etmiş. Bu nedenle yeni bir sim arayışı içerisinde olduğunu kaydeden Cebeci, “Bir gün Devlet Tiyatroları’ndan bir görevli atölyeye uğrayarak, ‘Türkiye’de bale ayakkabısı üretilebilir mi?’ diye sordu. Bir örnek istediler, biz de yaptık. Orijinaliyle yan yana koyunca fark edemediler. Ancak o zaman maddi durumum iyi olmadığı için bu işe giremedim” dedi. Yine de “bale” kelimesinin aklında yer edindiğini sözlerine ekleyen Cebeci, “Bale, müzik ve moda bana hep güzelliği, zarafeti çağrıştırdı. Böylece firmamın adını Bale koydum. Logoyu da bir subay tanıdık çizdi, üstüne küçük bir balerin resmi ekledi. Herkes çok beğendi, öylece kaldı” diyerek dükkânının adının hikâyesinin anlattı.

bulent-ecevit-001.jpg

DEVLET ADAMLARINDAN SANATÇILARA UZANAN ÜN

Cebeci’nin el emeği ayakkabıları kısa sürede başkentte ün kazandı. Zamanla sadece halk değil, devletin en üst kademelerindeki isimler de Cebeci’nin müşterisi oldu. Yıllar içerisinde siyasetçilerden sanatçılara kadar pek çok kişiye ayakkabı yaptığın ifade eden Cebeci, “Başta merhum Başbakan Bülent Ecevit olmak üzere, Zeki Müren, genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, bakanlar ve birçok radyo sanatçısı müşterim oldu” dedi. O yıllarda Türkiye’nin tanınmış sanatçılarından bazılarına da ayakkabı yaptığını söyleyen Cebeci, “Adnan Şenses’ten Güner Tecer’e, Ziya Aşkent’ten Mustafa Sağyaşar’a kadar birçok isim bana gelir, özel ayakkabı yaptırırdı” diye ekledi. “Geçenlerde Artvinli hemşehrim, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik birkaç çift ayakkabı siparişi verdi” diyerek, bugün bile Cebeci’nin müşterilerinin arasında siyasetçilerin yer aldığını kaydetti.

nurettin-cebeci-3.jpg

“ECEVİT LORD KALIBI SEVERDİ”

Cebeci’nin hafızasında en özel yer eden isimlerden biri, merhum Başbakan Bülent Ecevit. Ecevit’e de ayakkabı yaptığını kaydeden Cebeci, “Meclis’e gidip makamında ölçüsünü aldım. Klasik İngiliz tarzı yuvarlak burunlu ayakkabılardan hoşlanırdı. Ecevit'in ilk ayakkabısını ‘Lord’ kalıbı yapmıştım. Ecevit lord kalıbı severdi” dedi. Ecevit’e birkaç kez ayakkabı yaptığını söyleyen Cebeci, yaşadığı bir olayı şu sözlerle anlattı:

“Birkaç kez ayakkabı yaptım. Hatta bir seferinde kendisine giydirmek istedim, “Ben kendim giyerim” dedi ama ben ısrarcı oldum. Sonunda ayağını koltuğun altına çekip kendi giydi. O anı hiç unutmam. Ecevit, gerçekten bambaşka bir kültüre sahip bir insandı.”

nurettin-cebeci.jpg

“GENÇLİĞİMDE GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIM”

Başarı hikâyesinin arkasında yatan en büyük sırrı çalışkanlığı olarak gören Cebeci, “Gençliğimde gece gündüz çalıştım. ‘Bir şeyler biriksin, bir işim olsun’ diye uğraştım” dedi. Televizyonlardan röportaja gelenlerin ‘Her zaman bu kadar şık mısınız?’ diye sorduklarını kaydeden Cebeci, “Ben de diyorum ki: ‘Gençliğimde gece gündüz çalıştım; şimdi o yılların emeğini giyimime özen göstererek çıkarıyorum.’ Fakirlikten geldiğim için giyime özel bir ilgim var. Haftalık olarak ne giyeceğimi planlarım, hava durumuna göre gömlekten çoraba kadar düşünürüm” şeklinde konuştu.

ruveyda-asliipek.jpg

“ESKİSİ GİBİ USTA KALMADI”

Cebeci, yıllar içerisinde yüzlerce çırak yetiştirdiğini kaydetti. Günümüzde mesleğin geldiği noktaya dair konuşan Cebeci, “Artık A’dan Z’ye bir ayakkabıyı tek başına yapabilen usta yetişmiyor. 42 yıl yanımda çalışan Mustafa Akın bu işi en iyi bilen ustalardandı. Ondan sonra gelenlerden aynı randımanı alamadım” diye konuştu. Gerçek ustalığın sabır, sevgi ve el emeği olduğunu ifade eden Cebeci, “Bugün ben yeniden tezgâha otursam, yanımda çıraklık yapanlar o tempoya dayanamaz. Eskisi gibi usta kalmadı” diyerek cümlelerini noktaladı.

Kaynak:Ulus gazetesi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.