Bakan Göktaş: Ailenize, milli kimliğinize, inanç köklerinize sıkı sıkı sarılın

Bakan Göktaş: Ailenize, milli kimliğinize, inanç köklerinize sıkı sıkı sarılın

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Halkbank Gençiz Zirvesi'ne katıldı.

Halkbank 'Gençiz Zirvesi'nde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Ailenize, milli kimliğinize, inanç köklerinize sıkı sıkı sarılın. Kim olduğunuzu unutmayın, hep kendiniz kalın. Biliyorsunuz dünyada her şey bireyselleşmiş. Kimse artık herkes kendini çok özel sanıyor. Herkes çok değerli, herkesin çok şımarık, talepleri var. Herkes her şeyin en iyisini biliyor. Sosyal medya bize dünyayı çok farklı yansıtıyor. Ama unutmayalım ki o elimizdeki o dijital, telefon, tablet bize gerçek dünyayı asla yansıtmıyor. O sanal dünya bizi biz yapmaz. Sadece başkasının sanal hayatını özendirir. O hayat da gerçek değildir. Dolayısıyla şu anda aşırı bireyselleşmiş, bencilleşmiş, yalnızlaşmış bir insan olarak, aile olamayız, millet olamayız. Bizler de dün olduğu gibi, bugün de, yarın da her daim değerlerimize, milletimize, aile bağlarımıza sıkı sıkı sarılalım" dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Halkbank Gençiz Zirvesi'ne katıldı. Çok sayıda öğrencinin katıldığı programda kimlik, aidiyet ve idealler üzerine konuşma yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "İnsanlar hayatında ya okuyarak öğrenir, ya izleyerek öğrenir ya da başkasının hayatından bir şeyler deneyimleyerek öğrenir. İşte ben de sizlere kısaca kendi yaşantımla ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum. Ben 1982'de Brüksel'de doğdum, Belçika'da. Ben orada dedemin marketinde büyüdüm. Benim dedem, Belçika'nın ilk Türk marketçisiydi. Ama tabii marketçi olmadan önce çok farklı hikayeleri var. Ben orada katolik kız okulda, farklı dil ve kültürlerin arasında büyüdüm. Ama farklılıklar içerisinde bir Türk olarak, orada yaşayan Avrupalı, Türk ve Müslüman kimliğimle nasıl yaşadım. Farklılıklar içinde kendi olabilmek gerçekten hiç de kolay değil. Okul yıllarında bir yandan çalışıyordum. Bir yandan üniversitemde hiç Türk öğrenci kulübü yoktu. Üniversitemde ilk kurduğum ortamlardan bir tanesi de Türk Öğrenciler Derneği'ydi. Amacım oradaki liseli gençleri üniversiteye kazandırmaktı. Tabii dedemin ve babamın marketi benim için inanılmaz bir deneyimdi. Çünkü o markette her gün ben her türlü vatandaşla karşılaştım. İnsanlarla karşılaştım, gençlerle, yaşlılarla, okula gidemeyen insanlarla, şiddet gören kadınlarla, işine giden iş insanlarıyla veya okuma yazma bilmeyen annelerin çocuklarını, torunlarını okula götürmesiyle karşılaştım. Dolayısıyla benim de siyasetle ilgi duymam tam o zamanlarda başlamıştı. Üniversite okurken yerel seçimler vardı. Ve yerel seçimlerde herkes bir partiyi, bir düşünceyi savunuyordu. Ben de kendi kimliğime, kendi düşünceme, kendi yaşam tarzıma en uygun olan bir partiye sadece oy kullanmakla kalmadım, aynı zamanda üye oldum o partiye. Ve orada her ay boyunca teşkilat toplantılarına katıldım. Bir sene sonra belediye seçimleri vardı. Bana dediler ki: 'Bize Türk toplumunu temsil eden, genç, eğitimli, mümkünse kadın birine ihtiyacımız var.' Ben de birkaç isim öneriyorum. Dediler ki: Hayır, biz seni listemizde aday görmek istiyoruz. Ve ben hiç beklenmedik şekilde partimde en yüksek oyu alarak, en yüksek oylardan birini alarak Belçika'nın ilk başörtülü belediye meclis üyesi oldum" ifadelerini kullandı.

'AVRUPA'NIN İLK BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ OLDUM'

Bakan Göktaş, "İnsanlar hayatta ya aktördür ya da izleyici. Ben aktör olmak istedim ama aktör olurken, bir değişimin bir parçası olmak isterken, başkasının üzerine çıkarak değil arkadaşlar; katkı sunarak, bir şeyler inşa ederek, başkasının hayatına da destek olacak şekilde bir şeyler yapmak istedim. Bu süre zarfında da 2009 oldu ve ben tekrar aday oldum. Ama bu sefer parti içerisinde büyük direnç oldu. Çünkü dediler ki 2006 yılında 'Bu Avrupa'nın, evet, belediye meclis üyesi, belediye meclisleri küçüktür ama bu kadın seçilirse Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili olur.' dediler. Ve parti içerisinde büyük dirençle karşılaştım. Partim benim medyaya önüme çıkmamı istemiyordu. Özellikle fotoğraflarımı saklıyordu, başörtülü fotoğraflarımı görmezden geliyordu ve her tarafa afiş yapıştırmamı yasaklamıştı. Son sandıkta sevgili gençler ben 122 oy farkla meclise girdim ve Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili oldum. Dolayısıyla burada size tavsiyem şu gençler: Hayatta hiçbir şey boş camda değildir. Hiçbir şey size altın tepside sunulmaz. Engellerle hepimiz karşılaştık, karşılaşmaya da devam edeceğiz. Eğer her şey kolay elde edilseydi, sizler bu azimle ilerleyemezsiniz. Ben engellere aldırmadan hedefime yürüdüm. Ön yargılara rağmen mücadele etmeye karar verdim. Ben yaptıysam siz çok daha iyisini yapabilirsiniz sevgili gençler, yeter ki kendinize güvenin. O dönemde tabii herkes 'yapamazsın, edemezsin', 'kimse sana oy vermez', 'seçilirse de bu kız başını açar' diyen itibarsızlaştırmaya yönelik çok eleştiriler oldu. Aynı zamanda tabii çok yoğun İslamofobi ile mücadele ettim. Zira onların hoşuna gitmiyordu bir başörtülü genç kadının aday olmasına, milletvekili olmasına. Her türlü işte gazetelerde, uluslararası medyada bu tür itibarsızlaştırma oldu. 2015 yılında partim benden ikinci dönemindeyken, sözde Ermeni soykırımını tanımamı istedi. Ben de tanımadım. Partiden ihraç oldum ve haftalarca linçlendim, haftalarca ölümle tehdit edildim. Ben değerlerim uğruna, değerlerim uğruna tabii ki onu tanımadım" dedi.

'CEZAYİR'DEN BİR DEVLET NİŞANI ALDIM, CEZAYİR DEVLETİ İLK DEFA BİR BÜYÜKELÇİYE DEVLET NİŞANI VERDİ'

Göktaş, "Nihayetinde inancıma, kimliğime ve beni ben yapan değerlere sıkı sıkı bağlı kaldım çocuklar. Sizler de ileride nerede olursanız olun. Bakın, nereden geldiğinizi asla unutmayın. Ben hala giderim o markete, o kasiyerliği yaparım. Sizler de nereden geldiğinizi asla unutmayın. Bu sizin hayatınıza çok büyük tecrübeler katacak, çok büyük yeni vizyonlar katacak. Nereden geldiğinizi asla unutmayın. Belki ileride bir CEO olacaksınız, mucit olacaksınız, mühendis, doktor, belki uzaya gideceksiniz ama o geldiğiniz evi, aileyi, ortamı asla unutmayın. Bu sizin kimliğinizi yükseltir, sizi siz yapar. Dolayısıyla pergelin bir ayağını her zaman değerlerinize sabitleyin. Kim olduğunuzu asla unutmayın ve özellikle değerlerinizden hiçbir şekilde vazgeçmeyin. Daha sonrasında 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız beni Cezayir'e atadı ve 1 Ocak 2020'de Türkiye'nin Kuzey Afrika'ya atanan ilk Türk kadın büyükelçisi oldum. 2019 yılında Cezayir'den bir devlet nişanı aldım. Cezayir devleti ilk defa bir büyükelçiye devlet nişanı verdi, o da bizlere nasip oldu çok şükür. Ve Haziran 2023'te Sayın Cumhurbaşkanımız beni buraya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak görevlendirdi. Şunu söylemek istiyorum gençler: Ailenize, milli kimliğinize, inanç köklerinize sıkı sıkı sarılın. Kim olduğunuzu unutmayın, hep kendiniz kalın. Biliyorsunuz dünyada her şey bireyselleşmiş. Kimse artık herkes kendini çok özel sanıyor. Herkes çok değerli, herkesin çok şımarık, talepleri var. Herkes her şeyin en iyisini biliyor. Sosyal medya bize dünyayı çok farklı yansıtıyor. Ama unutmayalım ki o elimizdeki o dijital, telefon, tablet bize gerçek dünyayı asla yansıtmıyor. O sanal dünya bizi biz yapmaz. Sadece başkasının sanal hayatını özendirir. O hayat da gerçek değildir. Dolayısıyla şu anda aşırı bireyselleşmiş, bencilleşmiş, yalnızlaşmış bir insan olarak, aile olamayız, millet olamayız. Bizler de dün olduğu gibi, bugün de, yarın da her daim değerlerimize, milletimize, aile bağlarımıza sıkı sıkı sarılalım" diye konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.