Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gölge varsa ışık da vardır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3. Uluslararası Yeditepe Bienali'ne katıldı. Erdoğan, konuşmasında kültürel pek çok konuya yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: “Aziz İstanbullular, kültür ve sanat dünyamızın değerli mensupları, kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Klasik Türk Sanatları Vakfı ve Fatih Belediyemizin işbirliğiyle tertip edilen 3. Yeditepe Bienali açılış töreni vesilesiyle sizlerle bir araya gelmenin memnuniyeti içerisindeyim.
Kültür, tarih ve medeniyetimizin şahikalarından İstanbul'umuzda böylesine önemli bir programın yapılmasını son derece kıymetli buluyorum. Türkiye'nin yanı sıra farklı kıtalardan, farklı ülkelerden, farklı şehirlerden bienalimizi teşrif eden sanatçılarımızın her birine hoş geldiniz diyorum. Geleneksel sanatlarımızı tüm zarafetiyle, derinliğiyle, olanca birikimiyle bugünlere taşıyan 3. Yeditepe Bienali'nin düzenlenmesinde emeği geçen tüm kardeşlerime kalpten teşekkür ediyorum.
Artık geleneksel hale gelen Yeditepe Bienali'miz iki ay boyunca 15 ülkeden 263 sanatçının 215 eserine ev sahipliği yapacak. Filistin, İspanya, Endonezya, İran, Irak, Suriye, Pakistan, Rusya, Fransa, Hollanda, Belçika, Özbekistan, Japonya ve Çin'den sanata gönül vermiş usta isimlerin eserleri üç farklı lokasyonda bir araya gelecek. Her biri kendine özgü motifler ve izler taşıyan bu eserler Yedikule Hisarı, Nuruosmaniye Camii Mahzeni ve Sirkeci Garı Ambarları'nda milletimizle buluşacak. Böylelikle kültür ve sanatın evrensel birikimi yerel üslup ve özellikleriyle birlikte İstanbul'da sergilenecek.
Üç kıtanın kalbi, yaza doğru yol aldığımız bu bahar günlerinde farklı ülkelerden gelen eserlerle birlikte daha da renklenecek, inşallah daha da canlanacak. 3. Yeditepe Bienali'nin ülkemiz ve kültür sanat camiamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Birbirinden kıymetli eserleriyle bienale katkı veren tüm sanatçılarımıza, programı organize eden her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. bugün sadece bir kültür sanat etkinliğinin açılışını yapmıyoruz. Medeniyetimizin asırlara sari estetik anlayışını, sanat geleneğini, kültürel hafızasını yeniden yorumlamanın, tekrar gün yüzüne çıkarmanın gururunu da yaşıyoruz. Şunu büyük bir iftiharla ifade etmek istiyorum. Yeditepe Bienali bu coğrafyanın ruhunu taşıyan, klasik Türk sanatlarını günümüzün kültür ve sanat iklimiyle buluşturan çok değerli bir adımdır.
Bu programa ilham veren kültür ve sanat hazineleri bizim kim olduğumuzun, nereden geldiğimizin, nasıl bir maziyi tevarüs ettiğimizin en güzel nişanelerinden biridir. Çünkü biz çini ile konuşan, hatla anlatan, ebru ile dua eden, tezhip ile sabrı resmeden bir milletiz. Bizim sanat anlayışımızda kibir ve özellikle de gösteriş asla yoktur. Bizim sanat felsefemizde Hakk'ın kusursuz eserlerinin izdüşümü, hakikat ışığının yansıması vardır. Bu akisler 3. Yeditepe Bienali'nde gözbebeğimiz İstanbul'un farklı köşelerinde iki ay boyunca inşallah tekrar ihya edilecek, kültür ve sanat hazinemiz farklı veçheleriyle bir kez daha ortaya çıkacaktır.
Bienal kapsamında üç farklı mekanda sergilenecek her bir eser, geçmişle bugün ve gelecek arasında kurulan bir köprü olacak, medeniyetimizin kapılarını ardına kadar açacaktır. Bu kapıdan geçen herkes sadece bir sanat eserine değil, bir hikayeye, bir bütüne, bir anlam dünyasına da adım atmış olacaktır. Üçüncü Yeditepe Bienalimizin temasını 'Gölge varsa ışık da vardır' oluşturuyor. Esasında bu söz, bu iddia, zihnimizde bir yandan aydınlık, karanlık, kırılma gibi birbirinden farklı mefhumları çağrıştırırken diğer yandan çok önemli bir hakikate de işaret etmektedir. İşte o hakikat Nur Suresi'nin 35. ayetinde mahfuzdur. Allah, göklerin ve yerin nurudur. O nur ki yeryüzünde canlı ve cansız tüm varlıkları, cümle tekevvünatı aydınlatır. Hakikatin sonsuz ışığı bizim yaşantımıza farklı kırılımlarla, farklı tonlarla, farklı açılarla düşer. Varlığımıza adeta hulul eder. Sanat eserleri de dahil yapıp ettiklerimiz, fikir ve eylemlerimiz, hayatı algılayış ve yaşayış biçimimiz işte o nurla teşekkül eder. Bizler fıtratımız gereği daima hakikatin, mutlak ve müteali olanın sonsuz güç ve iradenin kaynağının arayışı içinde oluruz. Burada hiç şüphe yok ki bir noktadan sonra da aklın da ötesine geçmemiz, sezgimizi yani muhayyilemizi mihrak kabul etmemiz gerekir. Muhayyileden, duyuşlardan, remiz ve yansımalardan hakikate doğru bir yolculuğa ancak bu şekilde çıkabiliriz.
Üstat Necip Fazıl'ın 'Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış' mısralarında ifade ettiği maveranın, ötelerin marifet ve hakikatin peşinden işte bu imanla koşarız. Bu bakımdan 'Gölge varsa ışık da vardır' sözü, umudu müjdeliyor, mücadeleyi salık veriyor, inanç ve gayreti telkin ediyor. Her gecenin bir sabahı olduğunu, aydınlığın ve inancın küfre mutlaka galip geleceğini işaret ediyor. Merhum Sezai Karakoç'un 'Geceyi onaran bir mimar vardır' dediği o mimarın hikmetine vasıl olmayı Rabbim hepinize, hepimize nasip eylesin diyorum.
Yeditepe Bienali'ni Türkiye'nin kültürel birikimini evrensel bir sahneye taşıyan kıymetli bir platform olarak görüyoruz. Buradaki eserlerin hal dili, dünyaya 'Bizim de söyleyecek sözlerimiz var', 'Yüksek bir estetik anlayışımız', 'İnsanlığın hazinesine katacak eşsiz mücevherlerimiz var' diyor. Hat, tezhip, ebru, minyatür gibi kadim sanatlarımız bu bienal vesilesiyle ülkemizin marka değerine küresel çapta önemli bir katkı sağlıyor. Kültürel diplomasimize dinamizm kazandırıyor. Bugün Türkiye denince zihinlerde sadece siyasi sınırlarımız canlanmıyor. Bunun da ötesinde geniş bir gönül ve kültür coğrafyası akıllara geliyor. Resmi kurumlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz ve daha niceleri gönül coğrafyamızdaki dost ve kardeşlerimizle olan muhabbetimizi günden güne pekiştiriyor.
Kaynak:HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.