İthal Et Haksız Rekabet Ortamı Oluşturuyor

İthal Et Haksız Rekabet Ortamı Oluşturuyor

Habervaktim’e röportaj veren Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Talat Gözet, son zamanlarda sıkça tartışılan et ve hayvansal üretim hakkında önemli açıklamalar yaptı. Talat Gözet, “İthalatın ülkemiz yetiştiricisi açısından en önemli ol

UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM

 

Son zamanlarda büyük tartışmalar neden olan ithal et hakkında Habervaktim’e konuşan Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Talat Gözet önemli açıklamalar yaptı. İthal et nedeniyle haksız rekabet ortamının oluştuğunu belirten Gözet, “Haksız rekabet yerli üreticinin zarar etmesine ve bunun sonucu üretimden çekilmesine neden olmaktadır” diye konuştu

ÜLKEMİZ İÇİN STRATEJİK ÖNEME SAHİPTİR

Bir veteriner hekim olarak şuanda gündemi sıkça meşgul eden etin önemini nasıl tanımlıyorsunuz?

Et yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmenin temel taşıdır. Bir toplumun gelişmişlik seviyesi fertlerin tükettiği hayvansal gıdaların miktarı ile ölçülmektedir. Özellikle kırmızı et, içerdiği yüksek kaliteli protein, vitamin(B12) ve mineraller (demir, çinko vb) açısından başta çocuklar ve gençler olmak üzere tüm insanlar için vazgeçilmez bir gıda kaynağıdır. Özellikle nüfusunun büyük bölümünü gençlerin ve çocukların oluşturduğu ülkemiz için stratejik öneme sahiptir.

HAYVANSAL ÜRETİMİN GELİŞMESİNİ BEKLEMEK HAYALCİLİK

Dünya’daki ve Türkiye’deki tüketim oranlarını değerlendirdiğimizde Türkiye hayvancılık olarak ne durumda?

Gelişmiş Dünya ülkelerine baktığımızda, (AB ülkeleri ve ABD) tümü kişi başına çok yüksek oranlarda et tükettikleri halde (70–80 kg) aynı zamanda hayvansal ürün ihracatçısı konumundadırlar. Bunun sebebi üretim politikalarıdır. Bu ülkeler, tarım politikalarını belirlerken, hayvansal üretimin de tarım içerisinde yeterli desteği almasını sağlamaktadırlar. Bu ülkelerle karşılaştırma yapıldığında ülkemiz hayvancılık politikaları daha net olarak anlaşılacaktır. Bu ülkelerin hemen tamamında, kullanılabilir tarım arazilerinin en az yüzde 45-50’si ( bazı ülkelerde bu oran yüzde 70’lere kadar çıkmaktadır.) hayvansal üretim amaçlı kullanılmaktadır. Bu oran ülkemizde yüzde 25’ler seviyesindedir. Bununla birlikte meralarımızın bakımsızlığı ve amaç dışı kullanımı, hayvansal üretimin en önemli girdisi olan kaliteli kaba yem açığını had safhaya ulaştırmaktadır. Yine bu ülkelerde, hayvancılık desteklemelerinin tarım destekleri içindeki payı yüzde 50’nin üzerindedir. Ülkemizde ise yüzde 4-5’lerden son yıllarda yüzde 20’ler seviyesine ancak gelebilmiştir. Bu tablodan, ülkemizdeki tarım politikalarının bitkisel üretimden yana belirlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda hayvansal üretimin, gelişmesini, artan talebi karşılamasını beklemek hayalcilik olur.

KOYUN VE KEÇİ ÜRETİMİ DESTEKLENMELİ

Et üretiminin talebi karşılamaması ne gibi olumsuzluklar oluşturur?

Et ve süt arzının, talep doğrultusunda dengeli bir şekilde üretim planlaması çerçevesinde sağlanması gerekir. Aksi halde, ülkemizde sık yaşadığımız, damızlık süt hayvanlarının kesimi gündeme gelmektedir. ABD ve AB ülkelerinde süt arzını dengelemek adına, et ihtiyacının önemli bir bölümü domuz eti ve etçi ırklar ile karşılanmaktadır. Ülkemizde domuz üretiminin mümkün olmaması ve etçi ırkların da ülkemiz açısından ekonomik olmaması nedeniyle, kırmızı et talebi genellikle süt hayvanlarının erkek yavrularının besiye alınması ve bir miktarda koyun ve keçi eti ile karşılanmaktadır. Ancak, süt ırkı hayvanların et verimleri yeterli olmadığından süt arzı artarken yeterli et arzı sağlanamamaktadır. Bunun sonucu, damızlık süt hayvanlarının kesimi gündeme gelmekte, buda üretim kayıplarına neden olmaktadır. Ülkemizde kırmızı et açığının kapatılması, meralarımız için en uygun üretim olan koyun ve keçi üretiminin desteklenerek sayılarının arttırtması ile sağlanmalıdır.

DÜNYADA HALA 50. SIRALARDAYIZ

Hayvanlarda yaşanan salgın hastalıklar sıklıkla gündeme geliyor bu konuda Türkiye’de durum nasıl?

Özellikle ekonomik kayıplara neden olan salgın hastalıklar şap, tüberküloz, bruselloz gibi hastalıklar ülkemizde yaygın olarak görülmektedir. Bu hastalıklar önemli ölçüde verim kayıplarına neden olmakta ve hayvancılığın verimli ve sürdürülebilir olması açısından önemli bir engel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir hayvancılıkta birim hayvandan alınan verim önemlidir. Ülkemizde bu güne kadar önemli mesafeler kat edilmiştir. Yerli ırklarımız hem süt hem de et kapasiteleri yüksek ırklarla melezlenerek et ve süt verimleri arttırılmıştır. Ancak, istenilen seviyelere ulaşılamamıştır. Ülkemiz, et ve süt verim ortalamaları açısından dünyada hala 50. sıralarda yer almaktadır.

YERLİ ÜRETİCİ HAKSIZ REKABETE MARUZ KALMAKTA

Ülkemizde özellikle son zamanlarda et fiyatlarının artması nedeniyle etin yurt dışından ithal edilmesi tartışmalara neden oluyor siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

İthalatın ülkemiz yetiştiricisi açısından en önemli olumsuz etkisi, haksız rekabet ortamının oluşmasıdır. Daha 15 gün önce, Fransa hayvan yetiştiricileri hem Almanya hem de İspanya sınırını kapatarak, hayvan ve hayvansal ürün ithalatını engellediler. Gerekçeleri, Almanya ve İspanya'da göçmenler nedeniyle işçilik ücretlerinin düşük olması ve haksız rekabet ortamı oluşmasıdır. Oysa ülkemiz hayvan yetiştiricisi, hem girdi maliyetleri açısından hem de desteklemeler açısından AB yetiştiricisi karşısında çok daha büyük oranda haksız rekabete maruz kalmaktadır. Bu haksız rekabet yerli üreticinin zarar etmesine ve bunun sonucu üretimden çekilmesine neden olmaktadır.

ULUSAL BİR POLİTİKA ÇERÇEVESİNDE ELE ALINMALI

Bu haksız rekabet ortamına engel olmak ve yerli üreticiye destek için neler yapılmalı?

Yukarıda sıraladığımız hayvancılığımızın önündeki engeller kaldırılmadığı sürece, hayvancılık potansiyeli yüksek olmasına rağmen, ülkemizde yeterli hayvansal üretimin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bunun için acil önlem olarak; ithalatın yerli üretici aleyhine oluşturduğu haksız rekabetin etkilerini ortadan kaldıracak destekleme önlemleri alınmalıdır. Uzun vadede hayvansal üretim, stratejik bir üretim alanı olarak belirlenmeli ve yukarıda belirttiğimiz ilkeler çerçevesinde ulusal bir politika çerçevesinde ele alınmalıdır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.