Kamuoyunun tartıştığı THK uçakları satışa çıkarıldı

Türk Hava Kurumu'na ait ve uzun süredir kamuoyunda tartışma konusu olan yangın söndürme uçakları, satış listesine alındı. 8 adet CL-215 tipi amfibik uçak, UYAP E-Satış Portalı üzerinden açık artırma usulüyle yeni sahiplerini bekliyor. Geçmiş yıllarda büyük orman yangınlarında kullanılmadıkları gerekçesiyle sert şekilde eleştirilen bu uçaklar için toplam 1 milyar 457 milyon 715 bin 800 TL değer biçildi.

Ankara Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğu tarafından yürütülen işlem, Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesi Lojistik A.Ş. adına kayıtlı uçaklar üzerinden gerçekleştiriliyor. Açık artırmanın elektronik ortamda yapılacağı ve şu ana kadar herhangi bir teklifin verilmediği bildirildi.

ÜÇ UÇAK HÂLÂ UÇABİLİR DURUMDA

Satış ilanında dikkat çeken detaylardan biri, uçaklardan üçünün faal durumda olması. 1983, 1987 ve 1969 model bu üç uçağın herhangi bir bakım masrafı bulunmadığı ifade ediliyor. Uçakların tahmini dolar bazlı değerleri sırasıyla şu şekilde:

• TC-TKZ (1983): 6 milyon 425 bin dolar
• TC-TKT (1987): 7 milyon 810 bin dolar
• TC-TKM (1969): 1 milyon 900 bin dolar

Kalan beş uçağın üretim tarihleri ise 1969 ile 1989 arasında değişiyor. Tüm uçaklar için belirlenen toplam değer, KDV hariç 37 milyon 685 bin dolara karşılık geliyor. İhaleye katılmak isteyenlerden ise 145 milyon 765 bin TL teminat talep ediliyor.

"HURDA UÇAMAZ" TARTIŞMASI GÜNDEMDEKİ YERİNİ KORUYOR

THK uçaklarının yıllardır aktif olarak kullanılmaması, geçmişte birçok tartışmaya neden olmuştu. Özellikle dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, “Bu uçaklar hurda, uçamaz” sözleri kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Pakdemirli, bu uçakların teknik yeterliliğe sahip olmadığını, yedek parça temininde sıkıntı yaşandığını ve yangın söndürme operasyonlarında etkin şekilde kullanılamadığını savunmuştu. Hatta uçakların durumunu ironik bir dille, “Vizontele’de vardı ya, kaputu açıyorlar, motor yok; işte öyle” şeklinde anlatmıştı.

Tarım ve Orman Bakanlığı da benzer şekilde, bu uçakların ikmal sorunları nedeniyle operasyonel açıdan yetersiz olduğunu ve yerlerine daha modern ekipmanlar kullanılmasının tercih edildiğini açıklamıştı.