Maşita kimdir? Hz. Maşite Kimdir? Hz. Musa'ya İmanı ...

Maşita kimdir? Hz. Maşite Kimdir? Hz. Musa'ya İmanı ...

Maşita kimdir? Hz. Maşite Kimdir? M.Ö 13. yüzyılda yaşamış, Hz. Musa(a.s)a iman eden, eşini ve çocuklarını da İslam uğruna feda eden, imanından dönmeyen, Firavun Ramsesin zulmüne maruz kalan ateşe atılarak, çocuklarıyla birlikte Şehit edilen Maşita'nın

Maşita kimdir? Hz. Maşite Kimdir? M.Ö 13. yüzyılda yaşamış, Hz. Musa(a.s)a iman eden, eşini ve çocuklarını da İslam uğruna feda eden, imanından dönmeyen, Firavun Ramsesin zulmüne maruz kalan ateşe atılarak, çocuklarıyla birlikte Şehit edilen Maşita'nın biyografini haberimizde derledik.

Dünya kurulduğundan bu yana Hak Batılla, İnsan Şeytanla, Aydınlık Karanlıkla, İyiler Kötülerle hep mücadele halinde olmuş, Kıyamet kopuncaya kadarda bu mücadele devam edecektir. Bu Hak mücadele Hz.Adem(a.s)la başlamış son peygamber Hatemül Enbiya Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)la zirveye çıkmış, Cenab-ı Hak dini İslamı Habibiyle tamamlamış, insanlığın kurtuluşu, dünyevi ve uhrevi mutluluğu için İslamı seçmiş ve ona ianıp şuurlu yaşayan mümin ve Müslümanlardan razı olmuştur. Bu fani imtihan dünyasında kimler geldi kimler geçti. İşte bu imtihan dünyasında, Hz.Musa(a.s)a iman eden hak dini seçen eşi ve çocuklarıyla birlikte Firavun Ramsesin sarayında itibarlı bir hayat yaşayan, Müslüman olduğu için, imanını eşiyle birlikte gizledikleri için zalim kafir Firavun tarafından akla hayale gelmedik zulüm ve işkencelere maruz kalarak çocuklarıyla birlikte şehid edilen Mümine Müslüman kadın Maşite sultan.

Kur’an’ı Kerimin “Firavun ailesinin mümin ferdi” olarak andığı kişi, Harbil, firavunun amcası oğlu ve veziridir.

“Harbil” ismindeki vezir ve eşi “Maşite hatun” Hz Musa’ya inanıyor ve diğer müminler gibi imanlarını gizliyorlardı. Eski Mısır’da saç baş yapan berber hanımlar vardır ki onlara “maşita” denirdi.

Maşite hatun, vezirin hanımı olmasına rağmen çok bilgili ve saygın bir hanım olduğu için firavunun isteği üzerine onun kızına bakıyor ve onu eğitiyordu.

İbn-i Abbas(r.a)ın rivayetinde, Peygamber(s.a.v)Efendimiz: “Miraca çıktığım gece, bir yerde çok güzel bir koku aldım. Bu kokunun ne olduğunu Cebrail(a.s)’e sordum.

Dedi ki: “Bu koku Firavun ‘un kızının dadısı, berberi/tarakçısı olan kadının ve çocuklarının kokusudur.”

Bu olayın aslını sorduğumda, Cebrail şöyle dedi: “Bu kadın bir gün Firavun’un kızının saçını tararken, tarak elinden düştü. (onu yerden alırken, gayriihtiyari) Bismillah dedi. Firavun’ un kızı “Babam mı? (onu mu kastediyorsun?)” deyince, kadın: “Hayır! Benim kastettiğim benim de senin de babanın da rabbidir.” diye cevap verdi.

Firavun ’un kızı: “Bunu babama söylerim.” dedi. Kadın da “Evet, söyleyebilirsin.” dedi.

Kızı bunu haber verince, Firavun kadını çağırdı ve: “Kadın! Benden başka senin bir rabbin mi var?” diye sorunca, kadın: “Evet, benim de senin de Rabbin Allah’tır.” diye cevap verdi.

Bunun üzerine Firavun, inek şeklinde bakırdan yapılmış bir heykelin eritilmesini emretti ve heykel eritildi. Sonra kadın ve çocuklarının oraya Fırına (eritilen bakırın içine) atılmasını emretti.

Firavun kadının ihtiyacı, isteğinin ne olduğunu sordu. Kadın: “Benimle çocuklarımın kemiklerini aynı örtüye sarıp bizi birlikte defnetmeni istiyorum.” dedi.

Firavun: “Bu, senin üzerimizdeki hakkındır/bunu yaparım.” dedi.

Firavun’ un emriyle, çocukları bir bir kadının gözleri önünde o ateşte eritilmiş bakır çukuruna atıldılar. Nihayet sıra emzirme çağında olan bebeğe gelince, annesi dayanamadı, oldukça gerildi. Bunu gören bebek (Allah’ın izniyle konuşmaya başladı ve) “Anne korkma, atla! Çünkü dünyanın işkencesi ahiretin işkencesinden daha hafiftir.” dedi ve kadın da atladı.

(Hâkim’in rivayetinde: “Bebek: Anneciğim sabret, şüphesiz sen hak yoldasın, dedi. Ve nihayet kadın bu çocuğuyla birlikte oraya atıldılar." şeklindeki ifadeye yer verilmiştir.)

İbn Abbas (bu hadisi anlattıktan sonra), şu bilgiyi de ekledi: “Dünyada şu dört bebek konuşmuş: Yusuf’un şahidi, Cüreyc’in sahibi, Meryem oğlu İsa ve Firavun’ un kızının berberi/tarakçısının oğlu.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/30-31.Hâkim Müstedrek, 2/538.Beyhaki, Delailu’n-nübüvve, 2/389)

Diğer bir rivayette de: Übey bin Ka’b -radıyallâhu anh-’ın anlattığına göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Mîrac gecesinde çok hoş bir koku duydu ve: “Ey Cibrîl, bu güzel koku da nedir?” diye sordu.

Cebrâîl -aleyhisselâm- da şöyle buyurdu: “Bu, Mâşıta Hâtun’un, iki çocuğunun ve kocasının kabirlerinin kokusudur.” (İbn-i Mâce, Fiten, 23/4030)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.