Tefekkür, irade ve toplumsal destek üzerine derin bir bakış

Tefekkür, irade ve toplumsal destek üzerine derin bir bakış

Zamanın hızla akıp geçtiği modern dünyada, bireyin anlam arayışı ve psikolojik dengeyi koruma çabası hiç olmadığı kadar önem kazandı.

İçinde yaşadığımız çağ, zamanın adeta su gibi aktığı, günlük hayatın sıradanlaştığı ve bireylerin hızla yalnızlaştığı bir dönem olarak tanımlanıyor. Bu koşullarda ruhsal çöküntüye ve amaçsızlığa sürüklenen bireyler için çalışmanın verdiği haz, hayata yeniden tutunmanın en etkili yollarından biri haline geliyor. Günümüzde zamanını boşa harcayan, üretkenlikten uzaklaşan bireyler geçmişe dönüp baktıklarında derin bir pişmanlıkla karşı karşıya kalıyor. Oysaki bir işin ucundan tutmak, sorumluluk almak ve üretmek, insanı hem zihinsel hem de duygusal olarak tatmin ediyor.

Toplumdan bağımsız bir birey düşünmek neredeyse imkânsız. Ailemizden başlayarak mahalle, ilçe ve ülke çapında çevremiz, irademizi şekillendiren en güçlü faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Kişisel çaba kadar, çevreden alınan manevi destek de başarıya ulaşmada büyük rol oynuyor. Ancak modern hayatın bireyci yapısı, çoğu zaman bu toplumsal desteği görünmez kılıyor.

ÇALIŞMANIN VERDİĞİ GÜZEL HİS

Zamanın hızlıca akıp gitmesi ne kadar da üzücüdür. Saatleri, günleri ayları, yılları hissederiz. Bu muhtemel bir olaydır bu döngü yüzyıllar boyu devam etmesidir. Bu hızın bizi yavaş yavaş ölüme götürdüğünü düşünürüz. Vaktini boş işlerde harcayanlar yaş kemale erince geriye baktıklarında görüp bir buruk olurlar. Yıllar boşa geçmiştir. Hayatın boşa gittiği düşünceye yerleşir geçmiş nafile bir rüya gibi görünür. Yavaş yavaş hayattan bir beklentiniz kalmadığında hayat koşulları gücünün limitlerini zorlamaya, günlük hayat monotonlaşmaya başlayınca gelecek daha da hızlanır ve insan geçmişin bir rüya olduğunu içten içe düşünür. İçinde bulunduğu gün de anlamını yitirmeye başlar. İnsan doğasında tembelliğin önüne geçemeyenler, kendilerine sosyal hayatın, gidişatın akışına bırakanlar çaresizlik duygusuna batarlar. İsteksizlikten istenmeyen bir trenle tutsak gibidirler. Tamamen tembel insan çok azdır. Bir atasözü derki şeytan tembellerden beslenir. Meşguliyeti olmayan beyin kısa zaman sonra gereksiz şeylerle ilgilenmeye başlar. Boşluğun yerini şeytan vesveseleriyle doldurur.

TOPLUMSAL GÖREVLER

İrademiz konusunda toplum desteğini göz ardı edemeyiz. İradenin terbiyesi mücadelesinde sadece iç kaynaklarımızı kullanmakla kaldıysak silahı teslim etmemiz gerekir, zira irade özünde kişisel. Çabamıza bağlı olmakta birlikte sosyal çevremizindi güçlü desteğine ihtiyaç duyar. İşin aslı hiçbir zaman tek başımıza toplumdan uzak değiliz. Ailemiz yakın çevremiz, ahali, ilçe halkı, ilçe halkı başarımızı takdir ederek, çabalarımızı yüreklendirerek bize Manevi anlamda destek verir. Çaba vermeden toplumun manevi gücünü yanına almadan büyük işleri başarmak kolay değildir. Toplumun desteğini almadan iddia edenler toplumun genelini etkileyecek gücü olan bir azınlıkla birlikte olmalıdır. Modern toplumumuzda özgürlüğünü kazanmak veya hayatını garantiye almak için değil de lüks ve özenti dolu bir hayat için çalıştıkları ortamda, bankada, fabrikada, şirketlerde insanların birbirlerinin üzerine basarak döndürdükleri iğrençlikler bilindik bir durumdur. Çevremizdeki insanlar yelkeni şişiren bir rüzgâr gibidir. Sadece şişirmekle kalmaz üstelik bizi pasif bırakma pahasına teknemizde yönetir.

TEFEKKÜR NEDİR NASIL YAPILIR

Tefekkür etmenin kendimizi aşmadaki büyük rolünün nasıl yapıldığını araştırmada yarar var. Diğer bir deyişle işimize yarayacak materyalleri incelemek, psikoloji kuramlarını ve faydalı tecrübeleri bilmek önemlidir. Derin tefekkür’ün amacı ruhumuzdaki nefret veya şefkat duygularını harekete geçirmek, davranışlarımıza düzen getirmek, kendimizi karar almaya itmek, iç ve dış kaynaklı fırtınalı ruh hallerinden kurtulmak olmalıdır. Verimli bir şekilde düşünmenin ve tefekkür etmenin genel kuralı düşüncenin yapısını tahlil etmesinden geçmektedir. Kelimelerle düşünürüz. Düşünebilmek için hakikatin ağırlığından kurtulmak gerekir. Hayatın gerçekleri yorucu olmaları nedeniyle zihni işgal etmekten başka bir işe yaramaz. Yerine daha pratik, kısa akılda rahat kalabilecek aktarımında kolay olan kısa göstergeler koymalıyız. Bu kısa göstergeler umumi kelimelerdir. Bu göstergeler birtakım kavramlarla ilintilidir. Karışıklıktan uzak olmak, tefekkür etmek iç sesimizi dinlemek, yararlı kitaplar okumak, notlarımızı tekrar tekrar okumak ve hangi davranışın nasıl tehlike yaratabileceğini somut olarak derinlemesine düşünmek akıl yürütürken bize yardımcı olacak en önemli adımdır.

DÜŞÜNCEMİZDE İRADEMİZİN ROLÜ

Eğer psikolojimizi oluşturan unsurlar basit olsaydı, nefse hâkim olma yolundaki tehlikeleri incelemek de çok zor olmazdı fakat bu unsurların kendi aralarında bağ hatta birlik kurması nedeniyle detaylı analiz yapabilmek hassaslaşıyor. Bununla birlikte psikolojimiz oluşturan unsurları üç başlıkta toplamak mümkün. Düşüncelerimiz, duygusal durumumuz ve eylemlerimiz. Düşünce kelimesi farklı anlamları barındırır. İrade ile zekâ arasındaki ilişkiyi araştıran bir psikolog düşüncelerimizi dâhili fikirlerimiz ve hariçten gelen fikirlerimiz olarak ikiye ayrılmalı. Düşüncelerimizin çoğu bize dışarıdan gelir. Hafızayı bu düşüncelere karşı sadece bir depo gibi kullanırız. Onlar orda düzensiz halde durur. Hepimiz beynimizde okuduklarımızdan sohbetlerimizden ve hatta rüyalarımızdan gelen düşünceler barındırırız. Tembellimiz de dürtülerimizde bu depoda kendilerine dayanarak ararlar. Bu tür düşüncelere bazen hükmederiz, onları keyfimize göre geliştirir ve kullanırız fakat her fikir üzerinde istediğimiz üstünlüğe sahip değiliz. Düşüncelerimizi kontrol etmek amacıyla kaslarımız üzerinde güç kullanabiliriz. Konuşma ve duyu organlarımıza hükmetmemiz mümkün.

 Yazar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.