Yusuf Sağlam

Yusuf Sağlam

İmam-ı Gazali Bunca İlme Nasıl Sahip Oldu?

İmam-ı Gazali Bunca İlme Nasıl Sahip Oldu?

İmam Gazalî için ilim yolculuğu babasının tavsiyesi ve hamisinin doğru yönlendirmesiyle böyle başladı.
İmam Gazzalî’nin tam adı, Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b.Muhammed b. Muhammed  b. Ahmed el-Gazzâlî et-Tûsî’dir.

Lakabı, “Hüccetü’l-İslam”dır; “hüccet”, delildir, burhandır. Hicretin beşinci asrında dinin hakiki hüviyetini örtmeye çalışan şüphecilik bulutları onun ilmi ve kalemi sayesinde dağılmış, hakikatler olduğu gibi herkese görünmeye başlamıştır. Bu yönüyle o hakikaten bir hüccettir.

Künyesi Ebû Hâmid el-Gazâli’dir. Ebu Hâmid, “Hamid’in babası” anlamındadır. Ancak İmam Gazzalî’nin “Hamid” diye bilinen bir oğlu yoktur. Ya böyle bir oğlu çok küçükken ahirete intikal etti. Ya da o çağda Tus yöresinde çocuklara bir künye verme geleneği vardı. Özellikle erkek çocukları; nesillerini sürdürecek bir oğulları olsun diye bir erkek evlat ismiyle künye sahibi edilirdi.

Künyedeki Gazalî’ye gelince bir rivayete göre o Gazal adlı bir köyde doğdu. Bunun için Gazal köyünden olan anlamında “Gazalî” dendi ona. Daha güçlü rivayete göre, ünvanı Farsçada “yün eğirici, iplikçi”  anlamına gelen, baba mesleği “Gazzal”dan gelir. O dönemde kişilerin meslekleri ile adlandırılmaları yaygındı. Babasına da Gazzalî dendi ve bu onun künyesine de geçti.

Hicri 450’de (Miladi 1058’de) doğdu. Hicrî 505’te (Miladi 1111’de), 55 yaşında iken ahirete intikal etti.
Hayatını değiştiren kervan hadisesi

İmam Gazzalî, insanlığın tanıdığı en zeki insanlardan biriydi. Medresede hızla ilerledi, çok notlar tuttu. Ancak bir gün bir ticaret kervanı ile birlikte bir yere ilim maksadı ile yolculuk yaparken yolları kesildi.

Yol kesici eşkıyalar, tüccarların malları ile birlikte İmam’ın ders notlarının içinde bulunduğu torbayı da almışlardı.
“İmam Esâd el-Muhayni şöyle anlatır: Gazâli’den bizzat dinledim: “Cürcan’dan memleketime dönerken yolda haramiler yolumuzu kesmişti. Birlikte bulunduğumuz kafilede ne varsa hepsini aldılar. Hiç olmazsa gasp edilen kitaplarımı almak için arkalarından yürüdüm. Reisleri bana dönerek ‘Geriye dön, yoksa seni öldürürüz!’ dedi. Reise yalvarıp kendisinden Allah rızası için mallarımı geri vermesini rica ettim. Onların işlerine yaramayacağını söyledim. Bana şöyle dedi:
– Malların neler?
– Şu torbada bulunan kitaplar. O kitapları dinlemek, öğrenmek ve yazmak için diyarı gurbete gittim. Bu sözlere katıla katıla güldü ve dedi ki:
– Sen nasıl oluyor da ‘Bu kitaplarda bulunanı öğrendim’ diyebiliyorsun? Kitapları aldığımız için bütün bilgilerin kayboldu. Kitapların yok olduğu için ilmin de yok olmuş. Bunları söyledikten sonra arkadaşlarına, kitapları bana vermelerini söyledi. Bu çete reisini, beni irşad etmesi için Allah konuşturmuştu. Tûs’a döndüğüm zaman üç sene durmadan çalışıp hocamdan öğrendiklerimi ve kitabımın kenarına yazdıklarını tamamen ezberledim. Öyle bir hale gelmiştim ki, artık biri yolumu keser de kitaplarımı alırsa, ilimsiz kalmayacaktım.”

Yüce Allah’ın menfi bir vakadan dahi büyük bir ders çıkarmasını sağlayacak bir zekâ bahşettiği İmam Gazzalî kuddise sirruhu, Nişabur’a gitti, İmam-i Harameyn Abdülmelik el-Cüveyni’nin derslerine katıldı, fıkıh, kelam gibi zahir ilimlerde yükseldi. Öyle ki hocası Cüveynî dahi onun makamına özendi. Bir rivayete göre “el-Menhûl” adlı eserini yazdığında eseri hocasına götürdü. Hocası onun çıktığı makamı “Beni sağken mezara gömdün; ölümümü bekleyemez miydin?” diyerek takdir etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR