İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

“Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim!”

“Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim!”

14 Mayıs’ta ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmasında, bebek katili, insanlığın yüz karası,  İsrail tarafından katledilen 64 civarında Filistinli kardeşimiz şehit edildi. Şehitlerimize Allahtan rahmet, mekânları cennet olsun diyorum. Yaralanan dört bine yakın kardeşimize de Allah ‘tan acil şifalar diliyorum.
İsrail’in bugüne kadar yaptığı katliamlarla ilgili olarak, İsrail hükümet sözcüsü skandal bir açıklama yaparak baklayı ağzından çıkardı. İrlanda kanalı RTE'ye konuşan İsrail Hükümet Sözcüsü Michal Maayan, Muhabirin 'Neden Gazzellileri vuruyorsunuz?' sorusuna, "Bu kadar çok insanı hapse atamayız." Diyerek gerçek yüzlerini sergilemiştir. Ve bu demeci veren bir kadın. Kadınları bu halde olan katiller topluluğunun, diğerlerini siz düşünün.
İsrail, “Sana Ülke Diyenin Yüzüne Tüküreyim”
İsrail 14 Mayıs 1948 yılında Birleşmiş Milletlerin Kararı ile, Filistin topraklarında kurulduğundan bugüne kadar, bölgede, kan, gözyaşı ve zulüm hiç eksik olmadı. Onun içinde bugüne, “Nekbe” yani Büyük Felaket denildi. Başta Filistin toprakları olmak üzere bölgeye atılan bu Ölümcül Zehirli “Tohum” önce Filistin topraklarını ele geçirdi, sonra da başta İslam Ülkeleri olmak üzere bütün dünyanın başına bela oldu.
Öyle bir bela ki hiçbir şekilde ne insani ne de Uluslararası Hukuk kuralları umurlarında değil. Ben yaptım oldu, kabul edip etmeyenler, kabul edilmiştir mantığı 70 yıldır geçerli oldu ve hala da olmakta. ABD bölgede ne yapılmasını istiyorsa, İsrail eliyle yaptırdığı için, İsrail’in her türlü alçaklığına göz yumuyor.
Öyle ki, İsrail’e hangi yakıştırmayı veya hangi suçlamayı yaparsanız yapın,  büyük bir pişkinlikle, sırıtarak umursamaz bir tavır sergilemekte.
İsrail’e “şımarık” veya ABD’nin “Gayri Meşru Çocuğu” demek bile onlara iltifat gelir. Dünyanın en küçük ülkelerinden biri olmasına rağmen, ABD’nin, ekonomik, askeri ve siyasi gücünü kullanarak, Körfez de ve Orta Doğuda yok edici bir virüs haline gelen İsrail, kuruluşundan bu yana 70 yılda on kat nüfusu artmış ve 8,5 milyonu bulmasına rağmen hızla göç almaya ve çoğalmaya devam etmektedir. Öyle ki doğurganlık oranı OECD ülkelerinin iki katıdır.
Aslında İsrail’in bu kadar, “Ölümcül Virüs” haline gelmesinin asıl nedeni ne ABD ne de arkasındaki illegal uluslararası güçlerdir. Başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere, ABD nin kucağını oturmuş Arap ülkeleridir. İsraillin bugüne kadar yapmış olduğu katliamlara, Filistinlilere yöneltilmiş haksız tecavüzlere göz yumulmuş, birkaç kınama mesajından öteye gidilememiştir. Son noktada da tepki bile göstermekten vaz geçmişlerdir. Arap Ülkeleri, kendi aralarında ki sorunları çözmede aslan, dışardaki sorunları çözmede kedi oluyorlar.
Bir önceki yazımızda, Fransa’nın Kuran Ayetleri ile ilgili çıkışını, “Müslümanların tepkisini ölçüyorlar, sonra baktılar ki birkaç kınamadan öte geçmiyor, saldırının dozajını artırarak devam ediyorlar” demiştik. İsrail de aynı taktiği uyguluyor. Her eyleminden sonra dozajı arttırarak bir adım daha ileri gidiyor. Çocuk, ihtiyar, kadın demeden katlede katlede bugüne gelen İsrail, ABD’nin son hamlesi ile iyice işi çığırından çıkarmış, Kudüs’ü doğu batı ayrımı yapmadan, “Başkent” ilan etmiştir.
İsrail biliyor ki, kınama ve hiçbir şey ifade etmeyen tepkilerden sonra ülkeler bunu da kabulleneceklerdir. Peki, bu işin sonu nereye varacak?
Sırada Mekke ve Medine var. İçinizden, “o kadar da değil” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Aynen o kadar. Kim engelleyecek? Suudi Arabistan mı? İslam Ülkeleri mi ? Hangi İslam Ülkeleri? Başta Suud olmak üzere, körfez ülkeleri, Katar’a gösterdikleri tepkileri ve yaptırımların kaçta kaçını İsrail’e gösterebildiler. “HİÇ” Hala tek bir ciddi tepki yok! “Kedi oldular sustular”
Dünyanın en kanlı coğrafyası olan İslam Coğrafyasında yer alan İsrail, iki nedenden dolayı genişlemek zorunda. Sürekli çoğalan Nüfus ve İdeolojik ideal. Kendi toprakları olmadığına göre, çevresindeki ülkelerin topraklarını işgal edecek. İşgal ederken de, oluk oluk Müslüman kanı akacak, katliamlar bir birini izleyecek. Acımasızlıkta, gaddarlıkta ve zulüm de sınır tanımayacak. Bunu yaparken de ABD her zaman olduğu gibi tam destek verecek ve kimse sesini çıkaramayacak.
Peki, buna kim engel olacak?
Sadece ve sadece Türkiye. Engel olabilir mi? Bunun için, “Küresel Güç^ olmak zorunda. Aksi halde Türkiye, İsrail’in yayılmacı politikasını engelleyemediği gibi, kendi topraklarını da kaybetme durumu söz konusu. Çünkü İsrail’in tarihsel ve İdeolojik Hedefini asla aklımızdan çıkarmamız gerekir.
İsrail, 1948’e kadar hiç olmayan, bugün nükleer silahlarla donatılmış devasa bir güç. Tevrat’ta bahsi geçen Vaat Edilmiş Topraklar, Fırat’tan Nil’e kadar olan bölgede bir vatan kurulmasına destek veren,  fikri, siyasi, sosyolojik ve ideolojik bir topluluktan bahsediyoruz. İnsanlığı yok etme pahasına da olsa bunu gerçekleştirmek için her yolu deneyecek olan, katiller sürüsünden bahsediyoruz.
Kudüs, Müslümanların ortak değeridir.  İsrail işgal etti, el koydu. Haydutluğunu, eşkıyalığını resmen ilan etti. Hem de, Rusya’nın, AB’nin, uluslararası toplumun gözlerinin içine baka baka. Zayıf, cılız birkaç tepkinin ötesinde kimse bir şey demedi veya diyemedi. Arap Birliğinin veya İslam İktisadi İş Birliğinin eyleme geçmesi mümkün mü? Önce bölünen, sonra parçalanan,  şimdide de lokma lokma yutulan Arap ülkelerinden ciddi bir eylem planı olacağını sanmıyorum.
İslam İktisadi İş Birliği toplantısı sonuç bildirgesi yayımlandı. Türkiye’nin olağanüstü gayretleri ile, harekete geçirilmeye çalışılan Arap Dünyasının bundan sonra neler yapacağı merak konusu.
Türkiye umuttu, görevi ağırdı. Şimdi çok daha fazla sorumluluğu arttı. Türk İnsanının hassasiyetlerine hiçbir güç kulaklarını tıkayamaz. Bu bilindiği içinde, Türkiye’ye operasyon üzerine operasyon düzenleniyor. Buna rağmen Türkiye, korkusuzca bütün saldırılara göğüs gererek, bütün dünyaya kafa tutuyor. İslam İktisadi İş Birliği Toplantısını düzenleyip,  ciddi sonuçlar doğuracak bildirgenin onaylanması bunun en güzel örneğidir. 
Topyekûn mücadeleye hazır olalım. Emanet bir canımız var, vermeye hazır olalım, gelecek nesillere mücadele ruhunu miras olarak bırakalım.
Necip Fazıl, kan emici vampir, insanlıktan nasibini almayan İsrail için ne güzel söylemiş; 
“YIKILASIN İSRAİL ENKAZINI GÖREYİM! 
SANA ÜLKE DİYENİN YÜZÜNE TÜKÜREYİM…”
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
SON YAZILAR