Ankaralı Değil Ankaracı Vekil

Ankaralı Değil Ankaracı Vekil

AK Parti Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan Habervaktim’e verdiği röportajda Ankara’yı değerlendirdi. Ankara’nın genel manada sahipsiz bir şehir olduğunu belirten Nevzat Ceylan “Ankaralı vekilden ziyade biz Ankaracı vekil istiyoruz” dedi.

HİZMET EDERSEN BAŞ TACI

Ankara’dan seçilen milletvekillerinin Ankara’ya hizmette eksik kaldığını belirten Ceylan,  “Ankaralı vekilden ziyade biz Ankaracı vekil istiyoruz. Yani nereli olduğu önemli değil, eğer Ankara’dan seçilmişse Ankara’ya, İstanbul’dan seçilmişse İstanbul’a veya hangi vilayetten seçilirse seçilsin hizmet etmeli bulunduğu yere. Biz bunun peşindeyiz, onun için Ankaralı vekil demiyorum, Ankaracı vekil diyorum. “Biz Ankaralı değil miyiz” diye tepki geliyor, kimse sana Ankara değilsin demiyor, vatandaş hizmet edersen baş tacı yapıyor, hizmet etmezsen bizden değil diyor” ifadelerini kullandı.

GENEL MANADA SAHİPSİZ ŞEHİR

Ankara’dan seçilen vekillerin ilk olarak kendi memleketlerine hizmet götürmek için uğraştığını söyleyen Ceylan “Ankara’nın şöyle bir eksikliği var, Ankara nüfusunun birçoğu göç alarak gelmiştir. Herkesin her yörenin derneği, vakfı vardır, hemşeri dayanışmaları devam eder buda güzel bir şey. Ve hepsinin çabası kendi memleketlerine kendi hemşerilerine hizmet etmektir. Ankara’yla ilgili hiç kimsenin tasarrufu yoktur, projeleri de yoktur. Herkesin Ankara’nın dışında yaşadığı yerle ilgili projeleri, düşünceleri vardır. Dolayısıyla Ankara genel manada söylüyorum tam bir sahipsiz şehirdir” diye konuştu.

 

UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM

 

Habervaktim’e konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan Ankara hakkında önemli açıklamalar yaptı. “Ankaralı vekilden ziyade biz Ankaracı vekil istiyoruz” diyen Nevzat Ceylan, “Nereli olduğu önemli değil, eğer Ankara’dan seçilmişse Ankara’ya, İstanbul’dan seçilmişse İstanbul’a veya hangi vilayetten seçilirse seçilsin hizmet etmeli bulunduğu yere” dedi.

AK PARTİ’YE İNTİSAP ETTİK

Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ankara Nallıhan doğumluyum, geçmiş dönemde Milli Parklar Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Doğru Yol Partisi Ankara İl Başkanlığı görevi yaptım. Demokrat Parti’de Genel Başkan Yardımcılığı yaptım. 2010 yılında 12 Eylül’de yapılan anayasa reformunda evet demek için bütün Türkiye’yi Süleyman Soylu’yla birlikte gezdik. 2012 yılında eylül ayında yapılan olağan kongrede alınan kararla AK Parti’ye intisap ettik. AK Partide Merkez Kurul Üyesi oldum, Genel Merkez ARGE Genel Başkan Yardımcılığı yaptım. Daha sonra teşkilat başkan yardımcılığı görevinde bulundum. 7 Haziran’da Ankara Milletvekili seçildim, 1 Kasım’da tekrar Ankara Milletvekili seçildim. Doğa Koruma Vakfı Başkanıyım, diğer taraftan Tüketici, Çevre ve Eğitim Vakfı yönetici kurul üyesiyim, bir taraftan da Başkent Ankara Meclisi Başkanıyım.

ANKARA SAHİPSİZ ŞEHİRDİR

Başkent Ankara Meclisi Başkanı olduğunuzu söylediniz bu meclisin amacı nedir?

Ankara’nın şöyle bir eksikliği var, Ankara nüfusunun birçoğu göç alarak gelmiştir. Herkesin her yörenin derneği, vakfı vardır, hemşeri dayanışmaları devam eder buda güzel bir şey. Ve hepsinin çabası kendi memleketlerine kendi hemşerilerine hizmet etmektir. Ankara’yla ilgili hiç kimsenin tasarrufu yoktur, projeleri de yoktur. Herkesin Ankara’nın dışında yaşadığı yerle ilgili projeleri, düşünceleri vardır. Buda çok doğru ve isabetli bir çalışmadır ama kimsenin Ankara’yla ilgili çalışması ve bir derdi yoktur. Dolayısıyla Ankara genel manada söylüyorum tam bir sahipsiz şehirdir. Bürokratı kendi memleketine hizmet eder, siyasetçisi kendi memleketine hizmet eder, diğer taraftan Ankara’da yaşayan iş adamları parasını Ankara’da kazanır yatırımını başka yere yapar. Genel olarak söylüyorum bunları tabi özelinde hizmet edenler, çalışanlar var. İşte bu eksikliği gördüğümüz için biz Başkent Ankara Meclisini kurduk ve Başkent Ankara Meclisinin kuruluşunda 25 hemşeri derneği federasyonu var. Biz onlara dedik ki; tamam kendi hemşerilerinize, memleketinize sahip çıkın amma yaşadığınız kente de bir bakın. Burada yaşıyorsunuz artık, çocuklarınız burada doğdu, buradan ekmek yiyorsunuz, çocuklarınız burada okuyor. Biz meclisi kurarken Ankara’yı sahiplenmek, Ankara’yla ilgili bir proje üretmeyi sağlamak istedik. İşçi federasyonları da üye, 70’den fazla sivil toplum kuruluşu üye oldu. Başkent Ankara Meclisi, federasyonların ve konfederasyonların üstünde bir kuruluş. O yüzden biz meclis olarak adlandırdık ve resmiyete kavuşturmak içinde dernek statüsüne soktuk. Şuanda şunu iddia edebilirim Ankara’nın en büyük STK’larından biri durumundayız. Ankara’da yaşayanlara yaşadığınız kente sahip çıkın diyoruz.

HİZMET ETMEKTEN KEYİF ALIYORUM

Yıllardır siyasetle uğraşıyorsunuz ve kültürel alanda birçok projeniz var, siyasetçi olmak zor mu?

Siyaseti ben şunun için seviyorum, yıllardan beride içerisindeyim. İnsanlara hizmet etmekten keyif alıyorum, yarın bir insan “Allah razı olsun benim işimi gördün” dediği zaman keyif alıyorum. İnsanların gözündeki pırıltı ben çok keyiflendiriyor. Zaten başka türlü yapılacak bir şey değil siyaset, çok zordur. Diğer taraftan yaşadığın kente hizmet etmek, oraya yeni projeler üretmek bunlardan da keyif alıyorum. Mesela Nallıhan Kuş Cenneti’nde 4. Foto Safari etkinliğini düzenledik, bunun 4’ünüde ben yaptım. 1997 yılında birincisini yaptık, 2005 yılında 2’cisini yaptık, 2012 yılında 3’cüsünü yaptık, şimdi 2016 yılında 4’cüsünü yaptık. Bu tür faaliyetlerin karşılıklı tanışma, proje üretme konusunda çok büyük faydaları var, ben aynı zamanda iyi bir sivil toplumcuyum.

DARBELER STK’LARIN ÖNÜNÜ KESTİ

Sivil toplumcu bir siyasetçi olduğunuzu vurguladınız toplumlar için STK’ların önemi nedir?

Demokrasinin temeli sivil toplumdan geçer, sivil toplum örgütleri kesenlikle çoğaltılmalı, toplumun her kesiminin örgütlü olması lazım. Sadece bir derneğe bir vakfa üye olmak değil, kendini ilgilendiren her konuda aktif olması lazım. Gelişmiş demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarına üyelik oranı çok yüksektir. Türkiye’de sivil toplum örgütlerine üyelik yüzde 4 civarlarında. Yani üyeliklerin gecikmesi, yapılmaması zihniyetinin temelinde darbe zihniyeti var. Darbeciler Türkiye’de 60 darbesi, 71 muhtırası, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat’la toplumu sivil toplum kuruluşlarından kopardı. Çünkü darbecilerin ilk yaptığı iş sivil toplum kuruluşlarını kapatmak oldu. İnsanların o travmasından dolayı sivil toplum gelişemedi. Siyasilerin muhatap olacağı ilk kesim vatandaşlardan önce sivil toplum temsilcileridir. Onlar vatandaşları yönlendirmeli, önünü açmalı. Eğer bir kanun yapılacaksa onlara danışılması lazım, siyasilerin onlardan bilgi alması lazım. Ama siz bunları öldürürseniz, ben yaptım oldu derseniz bir sürü eksiğiniz çıkar, ondan sonra çıkar tekrar düzeltmeye çalışırsınız. Darbe zihniyeti insanları ürküttü, korkuttu ve özellikle belli yaş grubu 80 yıllarından sonra doğan çocuklara aileler şunları öğütledi. Aman karışma, hiçbir yere üye olma, aman zarar gelir diye tamamen toplumdan koparılan, kendi içine kapanan bir gençlik oluştu. Bu sosyal medyayla birlikte iyice içine kapandı. İnsani ilişkiler, akraba ilişkileri, arkadaşlık-dostluk ilişkileri azaldı. Darbelerin toplumu ne kadar etkilediğini hep birlikte yaşadık.

ANKARA’NIN LOBİSİ YOK

Vatandaşlar Ankara’dan seçilen vekillerin Ankara’ya yeteri kadar hizmet etmediğini düşünüyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ankaralı vekilden ziyade biz Ankaracı vekil istiyoruz. Yani nereli olduğu önemli değil, eğer Ankara’dan seçilmişse, İstanbul’dan seçilmişse veya hangi vilayetten seçilirse seçilsin hizmet etmeli bulunduğu yere. Biz bunun peşindeyiz, onun için Ankaralı vekil demiyorum, Ankaracı vekil diyorum. Biz Ankaralı değil miyiz diye tepki geliyor, kimse sana Ankara değilsin demiyor, hizmet edersen baş tacı yapıyor, hizmet etmezsen bizden değil diyor. Bizim Ankaralı insanımız şuralıymış, buralıymış diye bakmaz, hangisine daha rahat gidiyorsa onu bağrına basar. Ankara’nın lobisi yok, siyasetçiyi, bürokratı projelerde harekete geçirecek bir lobi yok Ankara’da.   

ÖZ MİMARİMİZİ TERK ETMİŞİZ

Ankara devamlı gelişen bir Başkent, şehirleşme alanında yeni projelerle adından söz ettiriyor, siz Ankara’nın şehirleşmesini nasıl buluyorsunuz? 

Türkiye’deki şehirlerde şehirleşme filan yok. Uzun vadeli gelişim planları yok, günü birlik 3-5 yıllık planlarla şehirleşme yapılıyor. Onun için doğru dürüst aradığınız yeri bulamazsınız, doğru dürüst caddesi yoktur, sokağı yoktur. Günü birlik çözümlerle çözmeye çalışırsanız çarpık şehirleşme kaçınılmaz olur. Mimari yapıda da aynı şey dünyanın her tarafında kendi yöresel mimarilerini ön plana çıkarır ülkeler. Türkiye’nin her tarafında ne olduğu belli olmayan, hangi şehre gittiğinizin belli olamayan şehirleşmeyle karşı karşıyasınız. Aynı binalar, aynı projeler hiç özgünlük yok. Aslında Anadolu mimarisi o kadar gelişmiştir ki, her yörenin iklimine, malzemesine uygun mimari kullanılmıştır. Kimi yerde ağaçtan yapılar, kimi yerde taştan yapılar, kimi yerde kerpiç ağırlıklı yapılar bulunur. Sen bunları atmışsın sıradan her yeri beton yapıyorsun ve o kutu gibi yerlere insanları hapsetmişsin, insanları doğadan, topraktan koparmışsın. İster istemez insanların ruhsal durumuna da yansıyor bu. Bu şehirleşmeyi ben eleştiriyorum herkes kendine ne isterse pay alabilir, bu Ankara’da olabilir, İstanbul’da olabilir, Kütahya’da olabilir neresi olursa olsun. Sen Erzurum’daki aynı binayı Antalya’ya kurarsan olmaz. Böyle yapılıyor, aynı malzeme kullanılıyor biri 10 ay kalorifer yakıyor biri hiç yakmıyor. Bizim atalarımız geçmişte böyle yapmamış, her yerin iklimine, koşullarına göre inşa etmiş evleri. Biz kendi öz mimarimizi terk etmişiz ve şehirlerimiz nefes alan şehirleşmeden çok uzak hale gelmiş durumda.

1992’DEN BERİ MİLLİ MAÇ OYNANMIYOR

Anka Park ve Tarihi Ulus Meydanı projeleri hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce Ankara’nın en eksik yönleri neler? 

Anka Parkı önemsiyorum ve benimsiyorum. Olması gereken bir yer, Ankara dünyada en az turist alan başkent. Biz bir şekilde gerek yerli turist gerek yabancı turisti Ankara’ya çekmeliyiz. Yerli turisti Ankara’ya çekme konusunda Anka Parkın önemli bir yer icra edeceğini düşünüyorum. Tarihi Ulus projesi çok gecikti, tabi bu tür projelerin hızlandırılması son derece zor, hukuki olarak epey bir süreçten geçiyor. Ama takip ettiğim kadarıyla hızlandırıldığını görüyoruz. Ankara’da raylı sistem biraz gecikmesine rağmen şuan hızlı bir şekilde devam ediyor. Yenimahalle-Şentepe’ye yapılan teleferik çok hızlı yapıldı, orası da müthiş. Diğer taraftan Havalimanına yapılması planlanan raylı sistemin temeli atılacak noktaya geldi. Ama Ankara’nın en büyük birinci sorunu 1992 yılından beri milli maç oynanmıyor. Ankara’nın milli maç oynanacak sahası yok, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durum yok. Başka vilayetlere özeniyorum, kıskanıyorum devasa stadyumlar var ama Ankara’da yok. Yani 5 milyondan fazla nüfusun bulunduğu bir şehirde büyük bir stadyum olmaz mı. 2’cisi Ankara’nın doğru dürüst müzesi yok, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne bakın büyük bir villadan ibaret, Etnografya Müzesi küçük bir villadan ibaret. Artık bu müzelerden büyük evler var Ankara’nın etrafında. Mevcut eserlerin yüzde 95’i sergilenemiyor, böyle başkent olur mu? Öyle bir kültür merkezi kurulmalı ki müzelerle beraber bir gün içinde gezilememeli.

ANKARALI ETRAFINI TANIMIYOR

Ankaralılar Başkent’te fazla yeşil alan olmadığından dert yanıyor ve AVM sayısı her geçen gün artıyor siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ankaralı etrafını tanımıyor, Ankara’da AVM kültürü oluştu. AVM sayısı en fazla olan, metre kareye en çok AVM düşen şehir Ankara, İstanbul’dan fazla. Elbette alışveriş merkezine de ihtiyaç var ama AVM merkezli bir kültür yapısına oturtursanız insanları AVM kültürüne uygun nesiller yetişir. Doğadan anlamaz, sıkılırlar niye görmemiş çocuklar doğayı. Hâlbuki Ankara’nın 20 kilometre, 30 kilometre dışına çıkarsanız etraftaki güzellikleri görebilirsiniz. Hem tanıtım eksikliği var hem de sahiplenme eksikliği ben her şeyin başında sahiplenme eksikliğini görüyorum.      

SEÇKİNLERİN PARTİSİ DEĞİLİZ

Ankara’nın siyasi yapısı size göre nasıl, vatandaşlar oy kullanırken neye dikkat ediyor?

Ankara nüfusu İç Anadolu yapısından oluşuyor. İç Anadolu’daki illerde alınan oy neyse Ankara’ya yansıyor, burada seçkin bir topluluk var oda Çankaya’da. Seçkin, elit, kendini toplumun üstünde gören tek grup Çankaya’da. Ona da nüfuz etmeniz pek mümkün değil, çünkü biz seçkin değiliz. Yani seçkinlerin partisi değiliz, biz halkın partisiyiz. Dolayısıyla yüzde 50 oyu bu nedenden alıyoruz. Çankaya’da bulunanlar ideolojik olarak oyunu kullanıyor. Hiç hizmet gelip gelmediği önemli değil ki. Hemen Çankaya Belediyesi’nin yanındaki belediyelerin hizmetine bakın birde Çankaya Belediyesi’nin hizmetine bakın farkı göreceksiniz.   

                               

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.