Arabesk Müziğin kralı Müslüm Gürses bugün doğdu

Asıl adı Müslüm Akbaş olan ve yaşamı boyunca binlerce esere yorumuyla can veren Müslüm Gürses, zorluklarla dolu hayat hikâyesi ve benzersiz yorumuyla müzikseverlerin kalbinde özel bir yere sahip oldu. 3 Mart 2013'te hayata gözlerini yuman sanatçının ardından geçen 12 yıla rağmen, eserleri ve hatırası hâlâ tazeliğini koruyor.

ZORLU BİR ÇOCUKLUK DÖNEMİ

7 Mayıs 1953 tarihinde Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközü Mahallesi'nde dünyaya gelen Müslüm Gürses, küçük yaşta ailesinin Adana'ya göç etmesiyle birlikte yoksulluk ve zorlukların gölgesinde bir çocukluk geçirdi. Babası Mehmet Akbaş'ın şiddet eğilimi, aile içi dengeleri derinden sarsan bir etkendi. Bu zorlu ortamda büyüyen Gürses'in hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri, henüz 13 yaşındayken babasının annesini öldürmesi oldu.

Olay sonrasında babası hapse girdi, kendisi ve kardeşleri ise kimsesiz kaldı. Küçük yaşta pamuk tarlalarında çalışarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışan Müslüm, akrabalarının desteğiyle hayata tutunmaya çalıştı.

MÜZİĞE İLK ADIMLAR VE YÜKSELİŞ DÖNEMİ

Müslüm Gürses'in müzikle tanışması da Adana'da gerçekleşti. Henüz çocuk yaşta iken sesi fark edilen Gürses, bir yandan çeşitli işlerde çalışırken diğer yandan da yerel radyolarda şarkı söylemeye başladı. 1967 yılında Adana'da düzenlenen bir ses yarışmasında birinci olması, onun müzik kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu.

1968 yılında "Emmioğlu/Ovada Taşa Basma" isimli ilk plağını çıkaran sanatçı, İstanbul'a yerleşerek profesyonel müzik hayatına adım attı. 1970'li yılların başında çıkardığı "Sevda Yüklü Kervanlar" ve "Gitme" gibi eserlerle geniş kitlelere ulaşmayı başardı.

1978 yılında geçirdiği trafik kazası, Gürses'in hayatında yeni bir dönüm noktası oldu. Kazada ağır yaralanan sanatçı, beyninin bir bölümünü kaybetti ve uzun süre hafıza problemleri yaşadı. Bu kaza sonrası sesindeki tını değişti ve kendine has yorumuyla daha da geniş kitlelere ulaşmaya başladı.

"MÜSLÜM BABA" FENOMENİ VE HAYRAN KİTLESİ

1980'li yıllar, Müslüm Gürses'in "Müslüm Baba" lakabını aldığı ve arabesk müziğin zirvesine yerleştiği dönem oldu. Özellikle konserlerinde hayranlarının jilet atma, kendilerine zarar verme gibi aşırı davranışları, "Müslümcüler" olarak anılan fanatik bir hayran kitlesinin oluşmasına neden oldu.

Sanatçı, bu tür davranışları her zaman kınadı ve hayranlarından kendilerine zarar vermemelerini istedi. Ancak acı dolu hayat hikâyesi ve şarkılarındaki derin hüzün, özellikle toplumun dezavantajlı kesimlerinde güçlü bir duygusal bağ oluşturdu.

EVLİLİK HAYATI VE MUHTEREM NUR İLE AŞK HİKÂYESİ

Müslüm Gürses'in özel hayatındaki en önemli isim, 1986 yılında evlendiği Türk sinemasının unutulmaz oyuncularından Muhterem Nur oldu. İkili arasında başlayan büyük aşk, onların 27 yıl sürecek bir evlilik yaşamasına vesile oldu.

Muhterem Nur, Gürses'in hayatını düzene sokan ve onu uyuşturucu bağımlılığından kurtaran kişi olarak bilinir. Sanatçının son nefesine kadar yanında olan Nur, eşinin vefatından sonra da onun mirasını yaşatmak için çaba gösterdi.

MÜZİKAL DÖNÜŞÜM VE SON DÖNEMLERİ

1990'lı yıllarda Müslüm Gürses, müzikal anlamda cesur adımlar attı. Özellikle 2000'li yılların başında "Aşk Tesadüfleri Sever" albümüyle pop, rock ve alternatif müzik alanlarından eserleri kendine has yorumuyla seslendirerek genç kuşaklarla da güçlü bir bağ kurdu.

Murathan Mungan, Şebnem Ferah, Teoman gibi farklı müzik akımlarının temsilcileriyle çalışan Gürses, "Kaç Kadeh Kırıldı", "Bir Günah Gibi", "İsyancı" gibi eserlere getirdiği yorumlarla müzik otoritelerinden de büyük övgü aldı.

ARDINDA BIRAKTIĞI MİRAS

3 Mart 2013'te kalp yetmezliği sonucu İstanbul'da hayata veda eden Müslüm Gürses, ardında 300'ün üzerinde albüm ve binlerce şarkıdan oluşan zengin bir müzikal miras bıraktı. Ölümünün ardından, hayat hikâyesi "Müslüm" adlı sinema filmine konu oldu ve film, milyonlarca izleyiciye ulaştı.