Dini sorumluluk günümüz toplumunda yeniden anlam kazanıyor

Dini sorumluluk günümüz toplumunda yeniden anlam kazanıyor

Teknolojinin hızla geliştiği çağda insanların birbirine karşı duyarlılığının azalması, dini sorumluluk bilincinin önemini yeniden gündeme taşıyor.

İletişimin saniyeler içinde gerçekleştiği dijital çağda, bilgiye ulaşmak kolaylaşırken vicdan ve empati duygularının zayıfladığı belirtiliyor. Din, sadece bireyin manevi yönünü değil, sosyal ilişkilerini de şekillendiren bir rehber olarak tanımlanıyor. Kur’an-ı Kerim’de “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” (Mâide, 2) ayetiyle, bireylerin yalnızca Allah’a karşı değil, insanlara ve çevreye karşı da sorumluluk taşıdığı hatırlatılıyor. Bu yaklaşım, dini sorumluluğun ibadet alanının dışına çıkarak, toplumsal yaşamın her yönünde uygulanması gerektiğini ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre, gerçek dindarlık yalnızca ibadet etmekle sınırlı değil; adaletli olmak, kul hakkına dikkat etmek, dürüstlükten ödün vermemek ve çevreyi korumak da dini sorumluluğun bir parçası. Günlük yaşamda iş hayatında haksız kazanç elde eden, trafikte kuralları ihlal eden ya da çevreyi kirleten kişilerin, ibadetlerini yerine getirmelerine rağmen sorumluluk bilincinden uzaklaştığına dikkat çekiliyor. Dini değerlerin sosyal hayatta etkin biçimde yaşanması, hem bireysel huzurun hem de toplumsal barışın güçlenmesini sağlıyor.

GÜNÜMÜZ AÇISIDAN DİNİ SORUMLULUK

Teknoloji çağında yaşıyoruz. Herkesin elinde bir telefon, gözleri ekranda ama kalpler birbirinden kilometrelerce uzakta. Bilgiye saniyeler içinde ulaşıyoruz ama vicdana dokunmakta zorlanıyoruz. İşte tam da bu noktada dini sorumluluk kavramı bize yeniden yol göstermeli. Din, sadece ibadetlerden ibaret değildir. Gerçek dindarlık; dürüst olmak, kul hakkına dikkat etmek, adaleti gözetmek ve topluma fayda sağlamaktır. Ne yazık ki günümüzde ibadetlerini yerine getirip, ticarette haksızlık yapan, trafikte sabırsızlanan, çevresini kirleten insanlar görmek mümkün. Oysa dini sorumluluk, sadece camide değil; sokakta, işte, evde, yani hayatın her alanında geçerlidir. Kur’an’da, İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” (Mâide, 2) buyrularak, sorumluluk bilincinin toplumsal bir görev olduğu hatırlatılır. Yani din, bireyi yalnızca Allah’a karşı değil; insanlara ve çevreye karşı da sorumlu kılar. Bugün dünyada savaşlar, adaletsizlikler, çevre felaketleri yaşanıyorsa, bu biraz da sorumluluk duygusunun zayıflamasındandır. Dini sorumluluk, insanı hem içsel olarak arındırır hem de toplumsal huzura katkı sağlar. Belki de çağımızın en büyük ibadeti, dürüst kalabilmek ve başkalarının hakkını koruyabilmektir. Çünkü din, sadece namazda eğilmek değil; haksızlık karşısında dimdik durabilmektir.

 Yazar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.