İmanın değeri hem dünyada hem ahirette yücedir

Manevi değerler içerisinde en kıymetlisi ise imandır. İslam inancına göre iman, hem dünya hayatında huzurlu bir yaşamın hem de ahirette ebedi kurtuluşun temel şartıdır. Allah katında en değerli vasıf olarak kabul edilen iman, kişinin hayatına yön verir ve davranışlarını şekillendirir.

İMAN KALP İLE TASDİK, DİL İLE İKRARDIR

İslam’da iman, Allah’a ve O’nun bildirdiği esaslara kesin bir şekilde inanmak anlamına gelir. İmanın tarifinde yer alan temel unsurlar, Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed’in (s.a.s) O’nun elçisi olduğu, melekler, kitaplar, ahiret günü, kader ve hayır ile şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır. Bu inanç kalp ile tasdik edilir, dil ile ifade edilir ve İslam’ın temel ibadetleriyle desteklenir. Bu şekilde inanan kişiye mümin denir.

MÜMİN, GÜVEN VEREN VE GÜVENE DAYANAN KİŞİDİR

İman eden kişi, inancından aldığı manevi güçle kendine ve çevresine güven verir. Mümin, yalnızca inanç yönüyle değil, ahlaki tutumu ve toplumsal ilişkileriyle de çevresinde emniyet kaynağıdır. Mümin, hem Allah’a olan güveniyle iç huzura ulaşır hem de çevresindeki insanlara karşı güvenilir bir birey olarak tanımlanır. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde, iman ile güven duygusunun iç içe geçtiği birçok ifade yer alır.

İMANLA YAŞAMAK ANLAMLI BİR HAYATIN KAPISINI ARALAR

Bir mümin, hayatını inandığı değerlere göre şekillendirir. İman, sadece zihinsel bir kabul değil, aynı zamanda ahlaki ve pratik bir yaşam biçimidir. İnancın yaşanması; ibadetler, güzel ahlak ve toplumsal sorumluluklarla bütünleşir. Kişi, imanını güçlendirdikçe iç huzurunu artırır ve yaratıcıya olan bağlılığını daha sağlam bir zemine oturtur. İslam inancında, imanın sürekli tazelenmesi ve korunması gerektiği de vurgulanır. Bu anlayış, müminin hayatı boyunca inancını diri tutmasını sağlar.