Kur’an-ı Kerim’in yardımseverlik vurgusu
İslam dini, yardımseverliği sadece erdem değil, aynı zamanda bir sorumluluk olarak tanımlıyor. Kur’an-ı Kerim’de, özellikle zenginlerin mallarında yoksulların hakkı olduğuna dikkat çekiliyor.
Kur’an, iyiliği ve yardımı Allah rızası için, gösterişten uzak bir şekilde yapmayı öğütlüyor. Maddi imkânı olanların, mallarının bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaşması sadece erdemli bir davranış değil, aynı zamanda bir görev olarak değerlendiriliyor. Zâriyât Suresi 51/19 ayeti, zenginlerin malında yoksullar için hak bulunduğunu vurguluyor.
KURANI KERİMDE YARDIMSEVERLİK
Bir elin verdiğini, diğer el bilmemeli derler. İşte İslam’ın özünde yatan yardım anlayışı tam da budur: Gösterişten uzak, içten gelen, Allah rızası için yapılan bir iyilik. Kur’an-ı Kerim, yardımseverliği sadece bir erdem olarak değil, aynı zamanda bir sorumluluk olarak da sunar. Özellikle zenginlerin mallarında, yoksulların hakkı olduğu vurgulanır. Bu anlayış, bireyin malı üzerinde mutlak tasarruf sahibi olmadığını; o malda başkalarının da payı olduğunu öğütler. Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır. Zâriyât, 51/19 Bu ayet açıkça gösteriyor ki, yardım etmek lütuf değil, bir görevdir. Yardımseverlik, bir vicdan refleksi değil, imanla, takvayla iç içe geçmiş bir ibadettir. Kuran’ın birçok yerinde infak (Allah yolunda harcama teşvik edilir. Fakat dikkat çekici olan şu: Kur’an, sadece çok vereni övmez. Az da olsa, gönülden vereni de över. Çünkü önemli olan, verilenin miktarı değil, niyeti ve samimiyetidir. Bugün dünyada milyonlarca insan açlıkla, savaşla, yoksullukla boğuşuyor. Kimisi bir tas çorba, kimisi bir çift ayakkabı, kimisi bir umut bekliyor. Kuran’ın yardım çağrısı hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. (Maide, 5/2)

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.