Unutulan zafer Kutü'l Amare Zaferi'nin 109. yılı
29 Nisan 1916'da Osmanlı ordusunun İngiliz kuvvetlerine karşı kazandığı Kutü'l Amare Zaferi'nin üzerinden tam 109 yıl geçti.
Çanakkale Zaferi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde kazandığı en büyük askeri başarı olarak nitelendirilen bu zafer, I. Dünya Savaşı sırasındaki nadir başarılardan biri olarak tarihe geçti. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde kazanılan en parlak zaferlerden biri olan Kutü'l Amare, bugünkü Irak topraklarında yaşanan ve İngiliz emperyalizmine karşı kazanılan önemli bir direniş olarak tarihimizde özel bir yere sahip. 29 Nisan 1916'da, Osmanlı ordusunun İngilizlere karşı elde ettiği bu zafer, askerlerimizin kahramanlığını, stratejik dehasını ve vatanseverliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
KUŞATMANIN BAŞLANGICI
Birinci Dünya Savaşı sırasında, İngilizler Mezopotamya cephesinde ilerlemeye başladıklarında, Bağdat'ı ele geçirmek ve bölgedeki petrol kaynaklarını kontrol altına almak amacındaydılar. General Charles Townshend komutasındaki İngiliz 6. Hint Tümeni, Basra'dan kuzeye doğru ilerleyerek Bağdat'ı ele geçirmeyi hedefliyordu. Ancak Selman-ı Pak'ta yaşanan çatışmalarda, Nurettin Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleri tarafından ağır bir yenilgiye uğratıldı.
Bu yenilginin ardından İngiliz kuvvetleri, Dicle Nehri kıyısındaki Kutü'l Amare kasabasına çekilmek zorunda kaldı. Halil Kut Paşa (Halil Paşa) komutasındaki Osmanlı birlikleri, 7 Aralık 1915'te kasabayı kuşatma altına aldı. Böylece, yaklaşık beş ay sürecek olan ve dünya savaş tarihinin en etkileyici kuşatmalarından biri başlamış oldu.
KUŞATMA SIRASINDA YAŞANANLAR
İngiliz kuvvetleri, kuşatma altında olduklarını fark ettiklerinde, hem yiyecek ve mühimmat sıkıntısı çekmeye başladılar hem de hastalıklarla mücadele etmek zorunda kaldılar. General Townshend, birliklerini kurtarmak için birçok girişimde bulundu. İngiliz yardım kuvvetleri üç kez Osmanlı kuşatmasını kırmaya çalıştı ancak her seferinde Osmanlı savunması tarafından püskürtüldüler.
Kuşatma süresince İngiliz kuvvetleri havadan ikmal almaya çalışsa da, bu çabalar yetersiz kaldı. Osmanlı askerleri çöl koşullarında, kısıtlı imkânlara rağmen kuşatmayı sıkı tuttu. Dicle Nehri kıyısında sürdürülen bu mücadelede, Osmanlı askerleri hem doğa koşullarına hem de düşmana karşı büyük bir direnç gösterdi.
ZAFERİN KAZANILMASI
Kuşatmanın 143. gününde, 29 Nisan 1916'da, İngiliz General Townshend artık daha fazla dayanamayacağını anlayarak teslim olmak zorunda kaldı. Sonuçta, 13.300 İngiliz askeri esir alındı. Bu, o zamana kadar İngiliz ordusunun maruz kaldığı en büyük teslimiyet olayıydı. Osmanlı komutanı Halil Paşa'nın İngiliz generaline söylediği "Ben, ordumu ve silahlarını teslim alan Halil" sözü, bu büyük zaferin simgesi haline geldi.
ZAFERİN ÖNEMİ VE YANKISI
Kutü'l Amare Zaferi, I. Dünya Savaşı'nın en zorlu dönemlerinde kazanılmış bir zaferdi. Bu başarı, İngilizlerin Bağdat'ı ele geçirme planlarını yaklaşık bir yıl geciktirdi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde kazanılan nadir zaferlerden biri olarak tarihe geçti. Zafer, İstanbul'da ve İmparatorluğun her yerinde büyük bir sevinçle karşılandı.
İngiltere'de ise büyük bir şok etkisi yarattı. Dönemin İngiliz Başbakanı Herbert Henry Asquith, bu yenilgi sonrası istifa etmek zorunda kaldı. The Times gazetesi, "Britanya tarihinin en büyük teslimiyeti" başlığını attı. Kutü'l Amare, İngiliz emperyalizmine vurulan ciddi bir darbe olarak görülüyordu.
UNUTULAN ZAFER
Ne yazık ki, I. Dünya Savaşı'nın sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilmesi ve sonrasında yaşanan Kurtuluş Savaşı sürecinde, Kutü'l Amare Zaferi hak ettiği yeri uzun süre alamadı. Çanakkale Zaferi kadar bilinir olmasa da, son yıllarda bu önemli zaferin hatırlanması ve öğretilmesi konusunda önemli adımlar atılıyor.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.