İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

“Bana bir gün ayır”

“Bana bir gün ayır”

Esra, altı yaşında minik sarı saçlı mavi gözlü dünyalar tatlısı bir kız. Doğal olarak anne-babasından ilgi ve sevgi bekliyor. Sevilmek, okşanmak, şımartılmak istiyor. Özellikle de babası tarafından. Çünkü babasını neredeyse hiç göremiyor. Babası, Esra uyurken işe gidiyor, akşam yine Esra uyurken işten geliyor. Zaman zaman Esra babasını beklemekten gözleri morarıyor. 

Bir gün dayanamayıp sıkıntısını babasına anlatıyor;

-Babacığım seni hiç göremiyorum, seni çok özlüyorum, seninle oynamak, gülmek, gezmek, eğlenmek istiyorum, ne olur babacığım, bana bir gününü ayır,  diyor.

Babası;

-Kızım iş, ekmek almak için çalışmak zorundayım diyor. 

-Esra;

-Baba sen günde kaç lira alıyorsun?

-Babası;

-50 lira kızım

Esra o günden sonra harçlıklarını biriktirmeye başlıyor. Öyle heyecanlı ki bir an evvel istediği miktara ulaşmak için… Nihayet bir gün; 

-“Baba, al sana 50 lira. BANA BİR GÜNÜNÜ AYIRIR MISIN?

İşte sevgili okurlar, Türkiye’nin en güçlü STK’larından biri olan İç Anadolu Birliği bu anlayıştan yola çıkarak, Sosyal Sorumluluk Projeleri Kapsamında; Ankara’da, çocuklarımızın yanı sıra, bürokrasi, iş ve sanat dünyasının bir araya geldiği, “BANA BİR GÜN AYIR” isimli bir program hazırladı ve sundu. Beş ila on dört yaş aralığındaki çocuklarımızı bir araya getirdi.  

Gün boyunca, kahvaltı ve öğle yemeklerinin yanında, kukla gösterileri, değişik oyunlar, eğlenceli animasyonlar, halk ozanlarının çocuklar için hazırladıkları atışmalar, şiirler ve Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Bilim Uygulama Merkezi Müdüresi Dr. Meltem Hoca ve öğrencileri tarafından maket uçak uygulamaları ve her çocuğa birçok hediyeler. Ve çocuklar gün bittiğinde, sevgiye, ilgiye, gülmeye, oynamaya ve eğlenmeye doymuşlar, her biri farklı mutluluklar yaşamıştı. 

Emeği geçen herkese binlerce kez teşekkürler. 

Klasik bir söz var; “Anlatılmaz Yaşanır” diye. Bu programda, biz büyükler bütün duyguları yaşadık. Şapkamızı bir kez daha önümüze koyup düşündük. “Biz bu kadar mı yanlış yapıyoruz?” Çocuklarımıza ne kadar zaman ayırıyoruz? Onlarla ne kadar ilgileniyoruz? Onların neler yaşadığını hiç anlamaya çalıştık mı? Veya neler istediklerini, neler hissettiklerini hiç düşündük mü? Bırakın bunları onların daha çocuk olduklarını hiç hatırladık mı? Kaç kere kucağımıza alıp saçını okşadık? kaç kere, sımsıkı sarıldık? Kaç kere koynumuzda yatırdık? Onları hayata nasıl hazırlıyoruz? Yoksa bilmeden farkında olmadan onlara hayatlarının en büyük kötülüğünü mü yapıyoruz? Bu soruları çoğaltabiliriz. 

Bir düşünelim! Sadece düşünelim!

Etkinlik alanına başları dik giren anne-babalar gün bitiminde, başları önlerinde eğik gidiyorlardı! Sanıyorum düşünmeye başlamışlardı bile.

Peki ya siz! Hadi onları çağırın yanınıza, alın kucağınıza, konuşun onlarla ne istediklerini ne hissettiklerini sormayın, anlamaya çalışın. İçinizdeki çocuğa sorun; “Ben olsam ailemden ne isterim?” diye.

Boş verin politikayı, siyaseti. Ülke ekonomisini, dövizin ne kadar olduğunu, yeni yılda maaşlara ne kadar zam geleceğini boş verin her şeyi. Ve kafanızı kaldırın çocuklarınızın gözlerine bakın. Bakın orada neler göreceksiniz, neler?

Şayet o çocukların gözlerindeki sevinç parıltısını, yüzlerindeki mutluluk tebessümünü, gülücüklerindeki sevinç çığlığını görseydiniz, başka bir şeye hiç gerek kalmazdı. 

HEPİMİZİN SÖYLEDİĞİ BİR SÖZ VARDIR, “ÇOCUKLAR BİZİM GELECEĞİMİZ”

DOĞRU! ÇOCUKLAR BİZİM GELECEĞİMİZ, HER ŞEYİMİZ.

PEKİ SORALIM KENDİMİZE, 

GELECEĞİMİZE, HER ŞEYİMİZE SAHİP ÇIKIYOR MUYUZ? ÇIKABİLİYOR MUYUZ? VEYA NASIL SAHİP ÇIKIYORUZ?

YOKSA…

BAŞIMIZI ELLERİMİZİN ARASINA ALIP, ŞAKAKLARIMIZ ZONKLAYINCAYA KADAR DÜŞÜNME ZAMANI…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
SON YAZILAR