Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

Devlet ve devletlerin otorite buhranı

Devlet ve devletlerin otorite buhranı

      Geçen hafta otorite buhranı olan anarşiden bahsettik.  Bu hafta ise devlet ve devletin otoritesinin girdiği buhranı ele alacağız.     

Devlet, bir milletin örgütlenmesi teşkilâtlanması demektir. Bu, toplumların kargaşa içerisinde kalmış, kaotik bir yığın olmaktan kurtararak, düzenli ve istikrarlı bir yaşama geçmeleri sağlar. Andre Maurois’nın “Sokak Devleti” isimli makalesinde, trafiği düzenleyen görevli polis memuruna istisnasız herkesin itaat ettiği bir şehirde, vasıtaların düzenli bir akış içinde olacağından ve yayaların rahatça hareket edebileceğinden bahseder. Trafik kural ve kaidelerini, samimiyet ve titizlikle uygulayan trafik görevlisinin otoritesi semboliktir. Bu görevliye uymakla kimsenin ne hürriyeti kısıtlanır, ne de haysiyet ve onuru zedelenir. Tam tersine, hürriyet ve haklar düzen içerisinde korunmuş olur. Fakat gel gör ki, toplumda kural ve kaidelere uymamak, onları çiğnemek bir cesaret örneği görülüp, özellikle genç nüfus da bir hayranlık vesilesidir.
      Şimdi konuyu dağıtmadan devam edelim. Bu görevlinin görevini yerine getirmediğini, kural ve kaideleri bir kenara atıp keyfi kararlar verdiğini, temsil ettiği otorite ve makamı kötüye kullandığını, yanlış ve haksız kararlarla yaya ve şoförleri tedirgin ettiğini düşünelim. Yahut tam tersi bir durum olarak, yayaların ve şoförlerin trafik polisini kaideye almadığını, kendilerini makam veya sosyal sınıf ve statü olarak kendilerini trafik polisinden üstün görüp kurallarını çiğnediğini ele alalım. Hiç şüphe yok ki, Andre Maurois’in Sokak Devleti buhrana girip yıkılır. Otorite kalmaz, büyük bir kargaşa ortamı oluşur, kazalar ve ölümler artar.    

Bu örnekle şunu anlatmak istiyorum: toplumsal (içtimaî) nizam, herkesin severek itaat edeceği kanun, prensip ve kaidelerle ve de bunları samimiyetle temsil edeceği görevli kadrolar ile kurulabilir. Burada ki önemli nokta, bu kanun, prensip ve kaidelerin toplumların vicdanın da mukaddes bir değer halinde bulunması ve görevli kadro olan idarecilerin bu toplumsal normları sadakat ve samimiyetle temsil edip uygulamalarıdır. Bildiğimiz üzere,  “İslâm Nizamı”, ayet ve hadislerden kaynaklanmış ve desteklenmiş mukaddes ölçülerin birey ve toplum vicdanında bir iman haline gelmesini ister. Bu nedenle, bu ulvî değerler etrafında kenetlenen toplum ve idareci kadrolar kendi vazife ve görevlerini kural, prensip ve kaidelere uyarak yerine getirirler. Birey ve toplumlar, idarecilerin bunlara sadık kaldığı müddetçe kural, prensip ve kaidelere uymak zorundadır. Şanlı Peygamber Efendimiz, böyle davranan idarecilere itaat etmemizi emreder. İdarecinin, rengi, kalıbı, adı değil temsil ettiği makam önemlidir. 
       Günümüz de,  bütün dünyada, hem idare edenler hem de idare edilenler, anarşi, düzensizlik ve huzursuzluktan bahsediyorlar. Devleti birer zulüm aracı, hükümetleri de birer diktatorya yolu olmasında şikâyetçi oluyorlar. İdareci kadrolar, toplumların sevk ve idaresinin güçleşmesinden, idare edilenler de makam ve mevkileri, kendi çıkar ve kaprisleri uğruna kullananlardan ıstırap çektiklerini dile getiriyorlar. Bunlar, toplumları nizama getirecek, toplumların vicdanını cezbedecek ve insanları iman ederek bağlanacakları bir anayasa, kanun ve prensiplerin, hem yönetici kadro hem de yönetilenler nezdinde gittikçe zayıflamakta olması demektir.   

Çeşitli sebep ve süreçlerden dolayı insanlar bu hale gelmiş oluyor. Artık toplumlar kendilerini mutlu kılacak, bütün bireysel, toplumsal, milli ve beşeri ihtiyaçlara cevap verecek, insanları hem hür, hem de tok kılacak, diğer taraftan yönetici kadro ve yönetilen toplumların vicdanlarını yeni baştan inşa edecek, onların iman ve aşk ile kavrayıp kabul edecekleri âlemşümul (üniversal) bir anayasa ihtiyacı içinde kıvranıyorlar. Bizim iddiamız şudur ki: insanlık bir otorite buhranı ve vicdanları etkilemeyen bir anayasa keşmekeşesi içindedir ve çıkış yolunu aramaktadır. Türk-İslâm neferleri bu çıkış yolunu keşfetmiş ve biz Allah’tan niyaz ediyoruz ki elbet onlar bunu bütün beşeriyete gösterecektir. 
Selametle… 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR