Engel olunmamalı
Bugün toplumumuzda göz ardı edilen ve her geçen gün karşı karşıya gelerek göz ardı ettiğimiz bir sorundan bahsedeceğim. Yaşadığımız şehir binalar, yollar, kaldırımlar, belediye araçları dışında çoğu toplu taşıma araçları engelli bireylere yardımcı olmak yerine daha çok engel çıkarır. Klasik bir cümle vardır. “Herkes engelli adayıdır” ama toplumdaki insanlar sanki hiç böyle bir durum yokmuş gibi yaşar ve hatta onlara engel olmaya devam eder.
İnsan hayatı çok değişken olup her an her şey olabilir. Derler ya ‘ne oldum değil ne olacağım’ denmeli. Biz gazetecilerde özellikle yerel gazeteler defalarca haberini yapmışızdır. Bozuk kaldırımlar, görme engellilerin olmayan yada bozuk olan sarı çizgileri, çalışmayan metro yada üstgeçit asansör ve yürüyen merdivenleri birçok haber şehirde günlük hayatımızda karşımıza çıkan ama fark etmediğimiz birçok olumsuzluk.
‘Peki, bu engelleri kaldırmak, şehir hayatını kolaylaştırmak bu kadar mı zor?’ değil. Yetkilileri arayıp bildirirsin iş çözülür. Belki de zor olan yapmak değil de yapılanı korumak ya da toplumda diğer insanlara özellikle kendin gibi olmayan insanlara duyulmayan saygı. Belediyelerin yaptığı birçok engelli asansörü, yol çizgisi gibi araçlar teknik hataların dışında genelde bilinçsiz engelli zihniyetler tarafından bozulur. Bu araçları bozan insanlar bir gün onları kendilerinin de kullanabileceği akıllarına bile gelmez. Çünkü o an için ihtiyaçları yoktur. Ama devlet malına zarar vermek hukuken suç olurken dinende günahtır. Çünkü devlet hakkı kamu hakkıdır, yetim hakkıdır ve kul hakkına girer. Unutulmamalı yazının girişinde demiştim klasik bir cümle var “ Herkes engelli adayıdır” bir gün o zarar verilen aracı bozanda kullanmak zorunda kalır.
Ankara’nın neredeyse her sokağında, her caddesinde karşımıza çıkar görme engelliler için olması gereken bozuk ya da olmayan sarı çizgiler. Bir anda yolun ortasına çıkan telefon ya da elektrik direkleri, bozuk ya da olmayan kaldırımlar. Birde bunların yanında şunlar vardır. Kaldırıma çekilen araçlar, yine bilinçsizce engelli rampalarının önüne konulan araçlar, insanlar tarafından kaldırımın ortasına konulan çöp konteynerları, esnafın kaldırıma taşan tezgâhları birçok olumsuz örnek. Kimse başkasını düşünmez sadece kendi işini görmeye bakar.
Sonuç olarak, yerel gazete çalışanları olarak yıllardır biz bu sorunları ele alarak çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bu sorunların kimisi muhatapları tarafından çözülür, kimisi öylece kalır. Bozuk olanı yapmak kolay yetkililere şikâyet edilir sorun çözülür. Belki biz gazetecilerin ve eğitimcilerin eksik yanı toplumda saygı kavramını ve çevrene zarar vermeme olgusunu öğretemememiz. Ne oldum değil ne olacağım demeli ve bu olgunlukla yaşayıp toplumda diğer insanlara saygı gösterilmeliyiz. Gün gelir zarar verdiğimiz şeylere muhtaç olabiliriz. Engel değil yol gösteren olarak, topluma fayda sağlamaya odaklanmalı, toplumsal bilinçle hareket etmeliyiz. Engel olmamalıyız.