Ahmet Erdem

Ahmet Erdem

Ha biraz okusak.. Ha biraz düşünsek ya…

Ha biraz okusak.. Ha biraz düşünsek ya…


Biraz özeleştiri yapalım...

 Yazdıklarımı yanlış anlamayın. Bu işin içine kendimi de dahil ederek bunları yazıyorum.

Allah-ü Teala insanı akıl nimetiyle müşerref kıldı. Bu nimet insanı melekler üstü bir dereceye çıkarttığı gibi, iyi kullanılmadığında hayvanlardan aşağı bir mertebeye de düşürebildi. Ademoğlundan peygamberler geldiği gibi, bu dünya Firavunları, Nemrutları da gördü.

Bu bağlamda dünyadaki en değerli nimet akıldır, fikirdir, izandır. İnsanlar fikirleriyle, düşünceleriyle,  kendini yetiştirdiği miktarca toplum nezdinde itibar görür.

Ama bazı konularda eksiklerimiz var. Hem de oldukça fazla…

En önemlisi okumuyoruz. Okumadığımız için bilinçsizce yaşıyoruz. Zihnin gelişimi için okumak şart. Maalesef insanlar siyaseti, gündemi medyanın ekranlara yansıttığı şekilde, kahvehanelerde lafın dolaştığı ölçüde biliyor ve algılıyor. Toplumun büyük bir kısmı başkalarının fikirleriyle konuşuyor. Bu zaman zaman okuduğu bir yazar, izlediği bir film ya da televizyonda yorum yapan bir akademisyen olabiliyor. Muhakeme ve analiz yapan kişi sayısı kısıtlı olunca, fikirler de belli kalıpların dışına çıkamıyor. Kısır bir döngü içerisinde, aynı şeyleri konuşup duruyoruz.

İnsanların muhakeme yaptığı, farklı fikirlerin ortaya atıldığı, samimi tartışma ortamlarına ihtiyacımız her zamankinden fazla. Ancak bu belli bir donanımı gerektiriyor. Bunun da tek yolu okumak, araştırmak ve muhakeme yaparak yeni fikirler oluşturmak.

Ayrıca tahammülümüz yok. Yeryüzündeki beyin sayısınca fikir olması muhtemeldir. Bu kadar farklı düşünen beynin olduğu yerde insanların farklı düşünceleri, farklı yaşam biçimlerinin olması doğal karşılanmalı. Burada insana düşen en büyük görev, kendisi gibi olmayana saygı göstermektir. Bu ülkenin vatandaşı olan her fert, dini, dili, ırkı ne olursa olsun bizdendir, bizimdir. Ötekileştirmenin, kaos ortamına zemin hazırlamaktan başka hiçbir katkısı olmaz. Beraber aynı ortamlarda yaşamaya tahammül etmemiz gerekiyor.

Belki de en tehlikelisi: kendi ideolojik saplantılarımızı ülke menfaatlerinin önünde tutuyoruz. Bizden olmayanı istemediğimiz için, gerek TV’de gücü yeten yettiğine, gerekse sosyal medyada yaygaralar koparılmaya çalışılarak kime ve neye hizmet ettiği meçhul mahlukların ülkeye verdiği zarar ortada. Uluslar arası medya bizim itibarımızı zedeleyecek yayınlar yapabiliyor. Ancak biz, bizim ülkemize yapılan saldırının faturasını kendimizin ödeyeceğinden bihaber gibi gözüküyoruz. Her fırsatta onlara malzeme vermeyi kutsal bir görev addeden zihniyette insanlar var. Bunların bu ülkenin değerlerine saygı göstermediği gayet açık.

Velhasıl kelam bu memleket alevisi, sünnisi, Türk’ü, Kürt’ü, dindarı, ateisti ile bizimdir. Aynı şeyleri düşünmüyor olabiliriz. Ama ortak bir noktamız var. Aynı ülkenin vatandaşıyız ve aynı sosyal ortamı paylaşıyoruz. Şükretmeliyiz ki böyle bir ülkenin vatandaşıyız. Vatan toprağının kıymetini, vatanı işgal altında olanlar ya da ayak basacakları kadar vatan toprağına hasret olanlar iyi bilir. Türkiye bugünlere kolay gelmedi. 90 yıllık birikim rüzgar tersten eserse 90 günde yerle bir olabilir. Bu istisnasız tüm halk için facia demektir. O gün kafamızı taşlara vursak da çok geç olabilir.

Tarihimizi okuyalım, dersler çıkaralım. Bizi düşmanın hangi cepheden vurmaya çalıştığına dikkat kesilelim. Daha iyi, müreffeh günler için her şey bizim elimizde. Çok mu zor sünninin, alevi kardeşini bağrına basması? Fena mı olur, Kürt’ün Türk’le kucaklaşması? Ölür mü başı kapalı kardeşim, başını örtmeyenle aynı ortamda yaşasa? Ne var farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görsek?

Bu ülke geçmişte çok çekti. Biz o günleri görmedik ancak yansımalarını yaşadık. Bizden sonraki nesil için o günler hiçbir şey ifade etmiyor.  Çünkü ne okuyorlar ne de o günlerin topluma etkilerini gördüler. Gençler bu ayrıntıya daha da dikkat etmeli. Bu ülkede bir zamanlar yüzlerce banka battı. Milyonlarca insan yılların birikimlerini kaybetti. İktidar boşluğundan faydalanan art niyetliler kendi heybelerini doldurdu. Birileri avuçlarını ovuşturdu, diğerleri avuçlarını açıp dilenecek hale geldi.

İşte Allah’ü Teala’nın vermiş olduğu akıl nimetini, muhakeme kabiliyetinizi kullanacağınız zamanlardan biri bugün. Geçmişi ideolojik saplantılarınızdan sıyrılarak okuyun, tahlil edin.  O günlerin sosyal yapısını bir inceleyin bakayım nelerle karşılaşacaksınız? 

Haydin eyvallah…





 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR