Soner Özben

Soner Özben

İşimi Yaparım Maaşımı Alırım

İşimi Yaparım Maaşımı Alırım

Dünya ülkeleri arasındaki yerine baktığımızda eğitim sistemimizin adından söz ettiremediğini, OECD ülkeleri arasında ise kendisine üst sıralarda yer bulamadığını görmekteyiz. Bu durum, her sistemde olduğu gibi, sistemimizin içinde barındırdığı bazı sorunlardan kaynaklanmaktadır. Eğitim sistemimizin başlıca sorunlarından biri görevimi yaparım maaşımı alırım anlayışıdır. Görevimizi yapmanın ne gibi bir olumsuz yanı olabilir ki? Olması gereken bu değil midir zaten? Burada görev tanımı devreye girmektedir. Bu kavramdan ne anlıyoruz: bize tanımlanmış işleri otomatik olarak geleneksel yöntemlere dayalı bir biçimde yerine getirmek mi, yoksa her adımda acaba ben uygulamada nasıl bir fark yaratabilirim ki sisteme yeni bir değer kazandırmanın yolunu açabileyim sorusunun çarelerini aramak mı? Şüphesiz normlara sıkı sıkıya sarılan, burnunu konfor alanının dışına çıkarmaya çekinen tavır azımsanmayacak kadar yaygındır. Bu tartışma diğer bir meseleye kapı aralamaktadır: eğitimde merkeziyetçi sistem. Anadolu’nun dört bir yanındaki yerel eğitim yöneticileri, eğitim planlarını tek bakış açısına ve ülke genelindeki çoğunluğun tercihlerine göre çizmektedir. Ancak yönetimler değişir, insanlar gelir ve gider. Geriye kalacak olan, sapasağlam durması gereken sistemin kendisidir. Elbette bu duruş, ana hatlarıyla vücudun iskelet sistemi gibi eğitimi ayakta tutacak bir bakış açısının geliştirilmesidir. Öte yandan, değişen toplum ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına gerçekleştirilecek yenileşme hareketlerinin öncelikle sağlam bir temel üzerine inşa edildikten sonra sürekli bir devinim halinde bulunması bir zorunluluktur. Eğitimci adaylarının bu bilinçle yetiştirilmeleri, hâlihazırda görevlerine devam etmekte olan eğitimcilerin algıları farkındalık çalışmalarıyla uyandırılmalıdır.

Eğitim sistemimizin öğelerini ve işleyişini klasik görev tanımı kapsamından çıkarıp daha geniş bir açıyla incelemeliyiz. Hepimiz bu konuya teorik çözüm önerisi getirebiliriz. Teoriyi bırakalım, alışkanlıklarımızdan bir türlü kurtulamıyoruz. Modern yöntemlere geçilmeli derken bile düşünmeden söyler olduk artık. Otomatikleştik. Bizzat sistemin canlı parçaları olarak yapıyoruz bunu. Benim her konuda fikrim var mesela. Sizin yok mu? Sağlıkçısınızdır, sağlığı konuşursunuz; politikacısınızdır, politikayı konuşursunuz; eğitimcisinizdir, eğitimi konuşursunuz. Ayrımı iyi yapmak lazım. İşin ehli kişilere söz hakkı verilmeli. Bir yetki verilecekse bu uzman eğitimcilere verilmeli. Akademik çalışmalar yapan, sorgulayan, deneyen yaratıcı insanlara ihtiyaç var. Bu, başta belirttiğim görevimi yaparım anlayışına bağlı kalmaktan ziyade; yönetimiyle, sahasıyla gelişimi hedeflemeyi ve o görevi hedeflenen ideale dönüştürmenin topyekûn gayreti içinde olmayı gerektirir. Yalnız olmadıklarını bilmeye ihtiyacı var eğitimcilerin, eğitimin mevcut durumuyla kaderine terk edilmediğini bilmeye…

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR