Selçuk  YILDIRIM

Selçuk YILDIRIM

Ne oluyor bize?

Ne oluyor bize?

Efendim bu haftaki konumuz hepinizin malumu karaborsacılık. Neden bu konuya kafa yorduğuma geçmeden isterseniz karaborsanın tam anlamına bir göz atalım gerçi kavram kendi kendini zaten sıfatıyla ele verse dahi yine de hatırlamakta yarar var.
Kara piyasa ya da karaborsa, malların veya hizmetlerin yasa dışı işlem gördüğü piyasadır. Yani bir malın genelde işlem görmesi gereken fiyattan çok daha yükseğe daha açık ifadeyle fahiş fiyattan işlem görmesidir.
Karaborsa, birçok toplumda etik olmayan bir iş sayılmıştır. Hemen hemen her devlet, karaborsacılığı yasaklamış, bunun için kanunlarında müeyyideler koymuştur. Ülkelerin iktisat sistemini bozan, iktisâdî tedbirlerini geçersiz hâle getiren ve halkı dara sokan karaborsa, hayatın çekilmez hâle gelmesine sebep olur. Genelde de kapital ekonomilerde sözüm ona serbest piyasa adı altında sinsice ilerlemesini sürdürür. Artık hiç kimse o serbest piyasa lafına kanacak kadar saf değil ama büyük şehirlerde yaşadığı içi maalesef mecbur olukları bir alış-veriş olmakta.
 Gelelim bu konuya neden kafa yorduğumuza, malumuz gazetemizden okumuş, televizyon haberlerinden izlemişsinizdir Şubat Ayı’nın 17 itibari ile ilaçlara zam yapıldı. Yapılan zamma karşı çıkmıyoruz ancak zam öncesi yapılan karaborsacılığa çok kızıyorum.

Özellikle fiyatı zamdan önce de pahalı olan ilaçların zamla birlikte iyice fiyatlanmasını bekleyen ilaç firmaları, ilaç depoları, eczaneler bu işi hanginiz yaptıysa siz birer karaborsacısınız. Ben şimdi bunlara karaborsacı deyince biraz alınıp karşı çıkan olur belki diye umut ediyorum.

Niye mi çünkü bunların birkaçı zamdan önce ulusal medya organlarında boy gösterip, gazetelere demeçler verdiler (… isimli ilaç yok ) diye, eğer bu ilaçlar yoksa (ilaç firmalarında, ecza depolarında veya eczanelerde)  zammın hemen ardından bu ayın içinde zamlı fiyatlarıyla nasıl bulunur hale geliyor o zaman? Arkadaş birileri ışınlanmayı buldu da bizim mi haberimiz yok, ya da saniyeler içinde üretim var da bundan da mı bihaberiz? Madem bu kadar hızlı üretilebiliyor ise neden zamdan önce üretilmedi? Lütfen insanları muhtaç diye aptal yerine koymaktan vazgeçin.  
Bunların ötesinde beni esas üzen ise biraz önce de bahsettiğim üzere bu gibi durumlara serbest piyasa diye adlandırıp bunu savunanların sayısının çokluğu. 
Efendim konu derin lakin ilaç konusu henüz sıcakken onun üzerinden konuya giriş yaptım lakin bu karaborsacılık maalesef birçok sektörde kendini gösteriyor. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ında bir hayli kızdığı sebze, meyve fiyatlarındaki karaborsacılık nerdeyse artık kanıksanır hale geldi. Tarladan sofralarımıza gelene kadar birkaç el değiştiren ürünler üzerinde bir hayli fiyat farkı meydana geliyor. Gerçi sebze, meyve eğer spekülasyona uğramazsa ve mevsiminde tüketildiğinde makul denecek fiyatlardan elimize ulaşıyor. Sıkıntı mevsim dışı tüketmeye kalktığımızda cereyan ediyor. Bunun çözümü kolay aslında o ürünü mevsiminde tüketelim en azından makul seviyeleri görebiliriz. 
Peki tamam sebze, meyvede çözümü bulduk ama yumurtada ne yapacağız.  Yine malumunuz çevre ülkelerde kuş gribi vesilesiyle yumurta sıkıntısı yaşandı ve halen de devam ediyor. Ülkemizdeki üreticiler de bu sayede daha fazla ihracat yapma fırsatı yakalıyor.

Bu ülkemiz adına sevindirici bir durum ancak, çevremizde yaşanan sıkıntı sebebiyle ülkemizde de bir yumurta azlığı belki yaşatmış olabilir lakin bunun müsebbibi biz tüketiciler değiliz. Ayrıca zaten dışarıya mal satıyor olman bizlere de mal sıkıntısını bahane edip fahiş fiyattan yumurta verme durumunu açıklamaz. Eğer yumurta az ise kimseye satacak mal bulamaman lazım. Yok satacak mal buluyorsan nasıl oluyor da bir gecede malın fiyatı iki katından raflarda yerini buluyor?  Tavuklar bir gece ansızı ağız birliği yapıp yumurtlamaktan mı vazgeçti?  1 yumurtayı bir gecede iki kattan daha fazlaya satmak için nasıl bir gerekçe sunacaksın çok merak ediyorum. Tabii ürünün az olmasından başka sunacak bahanen yok. Bu durumda seni karaborsacı ilan etmekten başka çıkar yol kalmamaktadır.

Çünkü elindeki az olduğunu iddia ettiğin ürünü fiyatının üstüne %100 zam ile tüketicilere satman akla ve mantığa terstir bu da seni açgözlü ve fırsatçı olmaktan  ileriye götüremez. Halbuki böyle yalanlar ortaya atıp tüketiciyi kazıklamak yerine dürüstçe fiyatları makul ölçüde zamlandırıp satma hakkına zaten sahipsin.
Ne oluyor bize böyle ticaret ahlakı diye bir kavramın olduğunu ne ara unuttuk. Halbuki biz Fatih Sultan Mehmed Han’ın hepinizin aşikar olduğu şu hikayeyle büyüdük:  Fatih Sultan Mehmed Han bir gün yiyecek maddelerinin kalitesini ve narh durumunu kontrol etmek gayesiyle kıyafet değiştirip çarşıya çıkar. Bir dükkâna girip selam verdik ten sonra; “yarım batman yağ, yarım batman peynir ve yarım batman bal veresiz!” dedi. Dükkan sahibi yarım batman yağı tartıp parasını hesap ettikten sonra; “Ağam, sair isteklerinizi de karşı komşudan alasız.

Zira onun malı hem daha yeğdir, hem de siftah etmedi” dedi. Padişah ikinci dükkana varıp oradan da yarım batman peynir alınca, bu dükkan sahibi de; “Allah’a şükürler olsun siftahımı ettim. Hem de çocuklarımın nafakasını çıkardım. Bundan sonrası kârdır. Diğer isteklerinizi de komşumdan alasız.

O daha siftah etmedi” deyince Fatih Sultan Mehmed Han; bu milletteki ahlâkî istikamet yok mu, ona dünyaları fethettirir. Milletin ahlâk-ı sâfiyetine halel getirenleri Allah kahretsin” dedi. Hikayenin gerçekliği tartışılır olsa dahi bize anlatmak istediği durumu ya bizler hiç anlamadık ya da anlamamak için elimizden geleni yapıyoruz.
Ey ülkemin değerli insanları bizleri güden güne, içten içe yiyip bitiren kapitalizmin, bu açgözlü canavarın esaretinden kurtulmanın vakti geldi de geçiyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR