Ferit Atmaca

Ferit Atmaca

“Yoksulsan iyi eğitim senin neyine?”

“Yoksulsan iyi eğitim senin neyine?”

Okullar açılıyor.

Çocukların tonla ihtiyacı var.

Kılık kıyafet, kitap defter ve diğer kırtasiye malzemeleri…

Ancak daha bunlara sıra gelmeden önce “kayıt işi” var…

Veli çocuğunuzu, ikamet adresine göre kaydının gözüktüğü okula kaydettirebildi mi acaba?

Kontenjanın dolmuş olması gibi nedenlerle kaydettiremeyenler var.

Ne yapıyor bu aileler?

Bölgelerinde başka devlet okulu da bulunmuyorsa mecburen adları “kolej” olan ancak gerek kadro gerekse fiziki koşulları çok da iyi olmayan ve ücretleri buna mukabil düşük olan “özel okullar”a yönelebiliyorlar. 

Maddi imkanı yoksa bile, kredi çekerek vesaire…

Geçen bir haber vardı gazetelerde; son dönemde bankalardan eğitim kredisi çekenlerin sayısında ciddi artış varmış.
Kredi için veli çocuğunun okul kayıt belgesini ya da okul ücretini gösteren bir belgenin yanı sıra gelir belgesi, kimlik fotokopisi, fatura gibi adres gösterir belgelerle müracaat ediyor, bankalar da faiz oranında kısmi bir indirim yapıyormuş. 

Örneğin 10 bin TL’ye yüzde 1,29 faiz uygulanıyor; 364 TL taksitle 36 ay sonunda banka veliden toplamda 13 bin 169 TL alıyormuş. Çekilen kredi miktarı arttıkça faiz oranı da artıyormuş. 

Devlet okulunu kontenjan olmayışı veya yetersiz gördüğü için çocuğunu mecburen özel okula gönderenlerden önemli bir bölümünün durumu böyle. 

Bir de çocuğunu isteyerek veya istemeyerek devlet okuluna kaydettirebilen aileler var…

Onlar da kılık kıyafet, defter kitaptan önce ilk başta “kayıt parası” ile karşılaşıyorlar. 

Devlet yetkililerimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da her ne kadar “kayıt parası mecburi değil” dese de, okullarda müdürlerin velilere başka bir seçenek bırakmadıkları bir gerçek.

İster adı “kayıt parası” olsun ister adı “bağış” olsun…

Bunları ailelerin binde biridir, gönlünce veren.

Gerisi mecbur hissettirildiğinden, “çocuğuma farklı bir muamele mi yapılır” endişesinden veriyor bağışı, kayıt parasını.

Kimi okullarda “Kayıt parası verecek paramız yok, anlamıyor musunuz” diyen ailelerden “çocuğunuz için o zaman şunu getirin, o zaman bunu getirin” şeklinde başlayan cümlelerle, toplu A4 kağıdı, temizlik malzemesi gibi şeyler istendiği de hepimizin malumu.

***
Evet, “kayıt işi” bu ve benzeri şekillerde hallolduktan sonra başlıyor kılık kıyafet, defter kitap, diğer kırtasiye malzemelerinin alınması faslı…

Ve daha önemlisi, okul yürüme mesafesinde değilse ortaya çıkan getir-götür işi veya servis ihtiyacı.

Özellikle büyükşehirlerdeki okullarda servis ihtiyacı önemli oranda hissediliyor.

Merak edip araştırdım, nedir servis ücretleri diye.

O da zamlanmış. (Şaşırmadım elbet.)

Ankara’da geçen yıla oranla yüzde 11 ila 13 arasında artmış okul servis ücretleri. 

Geçen yıl 1818 lira olan 0-3 kilometrelerdeki servis ücreti 2 bin 30 liraya, 

1989 lira olan 3-6 kilometrelerdeki ücret 2 bin 250 liraya, 

2 bin 340 lira olan 6-10 kilometrelerdeki ücret 2 bin 613 liraya, 2 bin 718 lira olan 10-15 kilometrelerdeki ücret ise 3 bin 36 liraya yükselmiş. (Hayırlı uğurlu olsun.)

Tabi bu rakamlar minimum rakamlar. 

Okul servis ücretlerinin özellikle özel okullarda bu rakamların üzerinde olduğu bir gerçek.

Örneğin 3-6 kilometre için belirlenen zamlı rakam 2 bin 250 TL iken, bu mesafe için komşumdan aylık 375 TL istendiğini biliyorum.

Bu durumda 375 TL’den 9 ayın sonunda ödenen rakam 3 bin 375 TL eder ki, açıklanan rakamdan yüzde 50 daha fazla.

***
Neticede tüm bu hesap kitaplar dar ve orta gelirli aileleri ilgilendiriyor. 

Zengin için bunlar da dert mi? 

Onlar çocuklarını en pahalı okullarda çok rahat okutabiliyorlar.

Yeter ki çocuk okula gitsin, masrafı sorun mu onlar için?..

İlle yurt içi de olması gerekmez… 

Dedim ya, bastırır parayı en iyi öğretmen, en kaliteli eğitim, en lüks fiziki koşul, en güzel yemek, en konforlu servis nerde ise oraya gönderir. Yetmedi mi özel öğretmenler tutar. Üniversite de sorun değil; istediği özel üniversitenin istediği bölümüne kolayca girebilir, para olduktan sonra. 

Tablo bu iken, 

Devletimiz asli görevlerinden olan eğitim hizmetinde, hem kaliteden hem de ücretsiz oluşundan taviz üstüne taviz veriyorsa bu, “parası olmayanın iyi eğitimden mahrum kalması” anlamına gelir.

Yani, paran kadar eğitim?.. 

Yani, “yoksulsan iyi eğitim senin neyine” durumu…

Bu asla kabul edilemez.

Devletimizin eğitim politikalarını acilen gözden geçirmesi temennisiyle, yeni eğitim öğretim yılında tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR