Çırak YETİŞMİYOR ÇÜNKÜ…

Çırak YETİŞMİYOR ÇÜNKÜ…

Cebeci Bayındır Han’da 25 yıldır ayakkabı tamirciliği yapan Mahmut Arslan, ayakkabı sektöründeki kalitesizliğe dikkat çekerken, insanların artık eski değil yeni aldıkları ayakkabıları tamire getirdiklerini söyledi

 

Cebeci Bayındır Han’da 25 yıldır ayakkabı tamirciliği yapan Mahmut Arslan’la sektörü ve geleceğini konuştuk. 
Ayakkabı tamiri işinin yavaş yavaş bitmek üzere olduğunun altını çizen ayakkabı tamircisi Mahmut Arslan, sektördeki kalitesizliğe dikkat çekerken, insanların artık eski ayakkabılarını değil yeni aldıkları 5 günlük, bir haftalık ayakkabılarını tamire getirdiğini belirtti. Ayakkabı tamiri yapan zanaatçıların ağır vergi yükü altında ezildiğini savunan  Arslan, devletin ayakkabı tamircilerini ayakta tutması için bu ücretlerden vazgeçmesini istedi.   

SANATIMIZ BİTME NOKTASINA GELDİ
Ayakkabı tamirciliğinin son demlerini yaşadığını aktaran Mahmut Arslan, “Şuanda ayakkabı imalatı yapmıyoruz, seri üretim olmayınca işler bitti. Önceden hep el emeğiyle yapardık, haftada 20 çift ayakkabıyı 2 kişi zor çıkarırdık. Ama şimdi makineleşti, hazır malzemeler arttı, artık bir kişi günde tek başına 100-200 ayakkabı çıkarabiliyor. Onun için sanatımız yavaş yavaş bitme noktasına geliyor, hele tamirat daha çok bitme noktasına geldi. Eski ayakkabı tamir etmiyoruz artık yeni ayakkabıları tamir ediyoruz.

Adam yeni ayakkabıyı alıyor, 1 hafta giyiyor, bir yeri açılıyor onu yaptırmaya geliyor. Eski ayakkabıyı yaptıran yok onun için bizim mesleğimiz de bitme noktasına geldi. Ayakkabı tamirciliğinin son temsilcileri biziz, bizden sonra bu mesleği yapan fazla kişi olacağını sanmıyorum” dedi. 

ÇIRAKLAR MAAŞ TALEP EDİYOR
Meslekte çırağın da yetişmediğini ifade eden Arslan, “Meslekte çırak da yetişmiyor, ben ilk mesleğe başladığımda babam verdi beni imalathaneye para filan talep etmedi. Ama şimdi çalışmak isteyen çıraklara gel çalış işi öğren diyoruz, kaç para vereceğimizi soruyorlar. Zaten biz doğru düzgün kazanamıyoruz ki ne vereceksin çırağa, anca kendini idame ettiriyorsun. İşi bilmiş olsa bana para kazandırıyor diyerek maaş verirsin ama bana kazandırmayan adama niye maaş vereyim” şeklinde konuştu.

EMEKLİ OLMAYI BEKLİYORUM
“El yapımı ayakkabıcılık zaten bitti artık çok nadir el yapımı ayakkabı imalatı oluyor” diyen Arslam, “Ben el yapımı sattığımda 30 lira kazanıyorum, hazır ürün sattığımda da aynı parayı kazanıyorum. Niye ben el yapımı ürünle uğraşayım bana bir katkısı yok. Bu saatten sonra mesleği bırakamayız yaş 42 oldu, emekli olmak üzereyiz. Bundan sonra kendimi idame ettirmeye çalışıp emekliliği bekleyeceğim. Ben bir şekilde kendimi geçindiririm ama bundan sonra bu iş yapılmaz, çünkü öğrenilmiyor yapacak adamda yok” ifadelerini kullandı.

HAZIR CİLALI BOYA KULLANMAYIN 
Ayakkabı boyasının cilalı olmasının hem sağlığa hem de ayakkabıya zarar verdiğini de söyleyen Mahmut Arslan şöyle devam etti: “Deri ve köseli ayakkabıda kanserojen olmaz doğal oldukları için, katkı maddeleri bulunan ayakkabılarda kanserojen maddeler bulunuyor. Kanserojen olan ayakkabılar genelde deri olmayan ayakkabılar. Vatandaşlar hazır cilalı boyaları kullanmasın, cilası ve parlatıcısı ayrı olan boyaların kullanılmasında fayda var. Cilalı boyalar hem ayakkabı derisine zarar hem de sağlığa zarar. Bu boylar başta parlak ve güzel görüntü veriyor ama bir süre sonra ayakkabı kırılıyor.

En iyi ayakkabı boyası cilasıyla beraber olmayan boyadır. Uğraş vermen gerekiyor ayakkabıyı boyamak için, insanlar uğraş vermemek için cilalı boyları kullanıyor o da ayakkabıya büyük zarar veriyor.”

YÜKÜMÜZ AĞIR
Yılların ayakkabı tamircisi Mahmut Arslan, şimdiki aklı olsa bu işi yapmayacağını da belirterek, şunları kaydetti: “Çünkü bizim mesleğimiz diğer mesleklere göre daha değersiz meslek. Ben iyi bir ustayım akşama kadar iş gelse kazanacağım para en fazla 100 TL ama bir araba tamircisi 10 dakika arabayla uğraşıyor, alıyor 150- 200 lira. 5-10 lirayla ne kazanacaksın akşama kadar 10 tane iş gelse 100 lira para kazanırsın. Devlet bize destek olması gerekirken vergiye tabi tutuyor, zaten ben ne kazanıyorum ki benden vergi alıyorsun. Elektrik, su faturasında zaten her türlü vergiyi veriyoruz.

Birde her ay bana muhasebe tutturup muhasebe parası, dernek parası yükünü yüklüyorlar. Bu ücretler bizim gibi esnafları bitiriyor. Esnaf kefarete üye oluyorsun bir, para ticarete üye oluyorsun bir para belediye ayrı bir para, benim zanaatkâr belgem varsa bana destek olunması lazım hatta teşvik edilmesi lazım ama maalesef bunlar olmuyor.” 

  UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.