Kültür mirasçısı Ekrem Demirbaş 44 yıldır üretime devam ediyor
Somut Olmayan Kültürel Miras Sanatçısı Ekrem Demirbaş 44 yıldır çocuk oyuncağı topacı üreterek gelecek nesillere aktarıyor. Demirbaş’ın yaptığı topaçlar aynı zamanda kişileri çocukluk anılarına döndürüyor.
Osmaniye’de yaşayan Ekrem Demirbaş, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel çocuk oyuncağını yaşatmak için 44 yıldır el emeğiyle topaç üretiyor. 18 yaşında başladığı mesleğinde, dört farklı topaç türü yapan Demirbaş, çocukların neşesini geçmişin izleriyle harmanlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Somut Olmayan Kültürel Miras Sanatçısı” unvanına sahip olan usta, Türkiye’nin dört bir yanında fuar ve festivallerde topaç çeviriyor. Ekrem ustanın yaptığı topaçlar, sadece dönmekle kalmıyor, aynı zamanda vatandaşların çocukluk anılarını da döndürüyor. “En iyisini yapmanın telaşındayım” diyen Demirbaş, sağlığı el verdikçe topaç üretmeye devam edeceğini belirtiyor. “Topacı öğretmeden bırakmam” diyen Demirbaş, son kuşak ustalardan biri olarak mesleğini tutkuyla sürdürüyor.
“EN İYİSİNİ YAPMANIN TELAŞINDAYIM”
44 yıldır çocukların neşesi olan geleneksel oyuncağı nesiller boyu devam ettirmeye çalışan Topaç çevirme ustası Ekrem Demirbaş, Osmaniye’deki atölyesinde el işçiliğiyle topaç üretiyor. Topaç oyuncağını sürdürmek için elinden geleni yaptığını ifade eden Demirbaş, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“18 yaşında kendi dükkânımı açtım. Atölyede mobilya ayağı yapıyordum. İşler kötü gidince araştırma yaparken Kahramanmaraşlı bir arkadaşımın önerisiyle topaç yapmaya başladım. Yaptığımız işler çok tutulunca, bize daha değişik topaç siparişleri gelmeye başladı. Bir topaçla başladım; zamanla dört farklı topaç çeşidine ulaştım. Topaç yapımında çam, portakal ve demircik gibi ağaç türlerini kullanıyorum. Böyle böyle, bu işe gönül vererek devam ettim. Ben de o günden beri bu işi devam ettiriyorum. İşimi severek yapıyorum. Hâlâ ‘İşimi daha iyi nasıl yaparım?’ arayışı içindeyim. Hâlâ daha en iyisini yapmanın telaşındayım.”
TOPACIN PEŞİNDE TÜRKİYE’Yİ DOLAŞIYOR
Demirbaş, elindeki tornasıyla yalnızca Osmaniye’de değil, Türkiye’nin dört bir yanında tanınıyor. Demirbaş, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “Somut Olmayan Kültürel Miras Sanatçı Kartı” ile fuarlara, müzelere, festivallere davet edildiğini ifade etti. Edirne’den Konya’ya, Ankara’dan Türkmenistan’a kadar birçok şehirde topacını çevirerek seyirciyle buluşan Demirbaş, “İnsanlar tornanın sesini duyunca geliyor. Nasıl yapıldığını canlı canlı izliyorlar. O an topacı yeniden hatırlıyorlar ve gülümsüyorlar. O gülümseme bana yetiyor” diye konuştu.
DÖRT FARKLI TOPAÇ ÜRETİYOR
Yıllarını topaca adayan Demirbaş, el emeğiyle ürettiği topaçlara sadece şekil değil, anlam da yüklüyor. “Her topacın kendine has bir öyküsü, geçmişten bugüne uzanan bir izi var” diyen Demirbaş, çocukluk hatıralarından ilham alarak her modelde bir dönemi yansıtıyor. Topacın 4 türünü yapan Demirbaş, şunları aktardı:
“Nostalji Topaç, klasik formuyla geçmişe selam duruyor. Gösteri alanlarında ve fuarlarda en çok ilgi gören modellerden biri olarak öne çıkıyor. Baby Led Topaç ise güvenlik ve eğlenceyi bir arada sunuyor. Bu model içe dönük yapısıyla çevreye zarar vermiyor. Çocuklar için eğlenceli, aileler için gönül rahatlığı oluşturuyor. Modern çağın temposuna ayak uyduran Fırıldak modeli ise stresle başa çıkmak isteyenler için birebir. Stres topacı olarak bilinir. Hem eğlendirir hem de rahatlatır. Kültürel köklerle bağlantı kuran Cin Ali Topaç ise, İç Anadolu’ya özgü bir tasarım. İple döndürülen ve kırbaçla hız kazanan bu topaç, Cinali kitaplarındaki figürlerden esinlenmiş.”
ÇOCUKLARDAN ÇOK YETİŞKİNLER SEVİYOR
Demirbaş, teknolojinin hayatı çevrelediği bu dönemde, topaç gibi geleneksel oyuncaklara çocukların ilgisinin azaldığını kaydetti. Bu durumun kendisini yıldırmadığını söyleyen Demirbaş, “Günümüzde çocuklar kapalı alanda, ekran başında vakit geçiriyor. Bu tarz oyuncuklara karşı, çocukların ilgisi yok denecek kadar az. Topaç, çoğunlukla yetişkinlerin dikkatini çekiyor. ‘Biz çocukken çok çevirirdik’ diyerek geliyorlar. Topacı çevirdiğimi gören yetişkinlerin ayakları mutluluktan adeta yerden kesiliyor. Sonra çocuklarına da çevirmeyi öğrettiriyorlar. Bu nesilden nesile aktarılan anılar, onun için en büyük ödül. Çünkü bir kültürü yaşatmanın yolu, hafızayı taze tutmaktan geçiyor” şeklinde konuştu.
TOPAÇ DEĞİL, MUTLULUK DA ÇEVİRİYOR
Son topaç çevirme ustalarından olan Demirbaş, yıllardır bu geleneği yaşatmak için çabaladığını ifade etti. Bu mesleğin artık unutulmaya yüz tutmuş bir zanaat olduğunu sözlerine ekleyen Demirbaş, “Bizden sonra bu işi sürdürecek kimse kalmadı. Bu zanaatı yapan son kuşağız. Kendi çocuklarım bile devam etmedi, okumayı tercih ettiler. Topaç yapıp satarak onları okuttum ama içlerinden bu mesleği sahiplenen olmadı. Elimden geldiğince, sağlığım yettikçe devam edeceğim” diyerek mesleğin son zamanlarını yaşadığını belirtti. Tezgâhının başında hâlâ ilk günkü heyecanla çalıştığını dile getiren Demirbaş, “Birini çeviremeyince görürsem, çalışıyor olsam bile makineyi kapatırım, öğretirim. Öğretmeden bırakmam” diyerek zanaatına olan tutkusunu dile getirdi. “Onlar mutlu olunca, ben de mutlu oluyorum” diyen Demirbaş, topaçlarla birlikte adeta yılların içinden gelen bir huzuru çeviriyor.
Kaynak:Ulus gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.