Türkülerle yaşayan bir efsane: Ali Ekber Çiçek
Türk Halk Müziği'nin usta ismi Ali Ekber Çiçek, vefatının 19. yılında eserleriyle anılmaya devam ediyor.
1935 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Ulucak köyünde dünyaya gelen Ali Ekber Çiçek, küçük yaşlarda hem yaşamın zorluklarıyla hem de müziğin büyüsüyle tanıştı. Henüz üç yaşındayken annesini kaybeden sanatçının çocukluğu, babasının onu İstanbul’a götürmesiyle bambaşka bir yönde şekillendi. İstanbul’da ilkokul eğitimini tamamlayan Çiçek, bir yandan da geçim sıkıntılarıyla baş etmeye çalışırken, diğer yandan müzikle olan bağını derinleştirmeye başladı.
Daha genç yaşlarda bağlama çalmaya başlayan Ali Ekber Çiçek, bu enstrümanı sadece bir çalgı değil, aynı zamanda bir anlatım aracı olarak görüyordu. Halk müziğine olan ilgisi, onu zamanla Anadolu’nun dört bir yanındaki ezgileri derlemeye, halk hikâyelerini ve inançlarını melodilere dönüştürmeye yöneltti.
TRT YILLARI VE GENİŞ KİTLELERE ULAŞAN TÜRKÜLER
1950’li yıllarda İstanbul Radyosu’nda açılan sınavı kazanan Ali Ekber Çiçek, buradaki göreviyle birlikte halk müziğini daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı yakaladı. TRT’de uzun yıllar görev yapan sanatçı, burada derlediği türküleri seslendirmenin yanı sıra, Anadolu’nun zengin kültürel mirasını radyo aracılığıyla tüm Türkiye'ye taşıdı.
Sadece bir icracı değil, aynı zamanda bir halk müziği arşivcisi olan Çiçek, binin üzerinde türkü derledi. Bu türküler arasında unutulmaz eserler, derin sözler ve halkın içinden gelen yaşanmışlıklar vardı. Onun sesinden çıkan her ezgi, Anadolu’nun ruhunu ve halkın yaşanmışlıklarını yansıtıyordu.
“HAYDAR HAYDAR” VE USTALIĞIN ZİRVESİ
Ali Ekber Çiçek denilince akla ilk gelen eserlerden biri şüphesiz “Haydar Haydar”dır. Bu nefes, sadece bir türkü değil, aynı zamanda onun müzikte ulaştığı derinliğin ve maneviyatın bir yansımasıdır. “Haydar Haydar”, bağlama düzeni, vokal yorumu ve ruhani havasıyla Ali Ekber Çiçek’in müzikal yeteneğinin zirvesini ortaya koyar.
Bu eseriyle hem Alevi-Bektaşi geleneğini modern yorumla buluşturmuş, hem de halk müziğinin sınırlarını genişletmiştir. Kendi geliştirdiği “çoksesli bağlama tekniği” ile türkülerine benzersiz bir ruh katmış ve sonraki kuşaklara ilham kaynağı olmuştur.
HALKIN SANATÇISI OLARAK BİR ÖMÜR
Ali Ekber Çiçek, yaşamı boyunca halk müziğinden hiç kopmadı. Onun için sanat, sadece nota ve sözlerden ibaret değil; aynı zamanda halkın derdiyle dertlenmek, sevinciyle sevinmekti. Türkülerini sadece söylemekle kalmadı; onları yaşadı, yaşattı. Alevi kültüründen beslenen derin bir inanç ve insan sevgisiyle yoğrulmuş eserleri, onu sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir kültür elçisi haline getirdi. Yüzlerce öğrenciye ders verdi, birçok müzisyenin yetişmesine öncülük etti.
19 YIL GEÇSE DE UNUTULMAYAN BİR MİRAS
Ali Ekber Çiçek, 26 Nisan 2006 tarihinde hayata veda etti. Ancak aradan geçen 19 yıla rağmen onun sesi, sazı ve sözü hâlâ kulaklarda çınlıyor. Özellikle genç kuşaklar arasında halk müziğine olan ilginin artmasında onun eserlerinin büyük payı bulunuyor.
Bugün “Haydar Haydar”, “Derdim Çoktur Hangisine Yanayım”, “Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece” gibi türküler hâlâ birçok sanatçı tarafından seslendiriliyor, konserlerde dinleyicilerle buluşuyor. Her bir eseri, kültürel mirasımızın bir parçası olarak yaşatılmaya devam ediyor.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.