Vefatının 32. Yılında Milli Mücadele’nin genç kahramanı Nezahat Onbaşı
12 yaşında asker üniforması giyerek Milli Mücadele’ye katılan Nezahat Onbaşı, babasıyla birlikte birçok cephede savaştı. Kahraman kadın, vefatının 32. yılında saygıyla anılıyor.
Osmanlı'nın son dönemi ile Milli Mücadele sırasında kurulan cephede savaşan Türk kadınları arasında öne çıkan Nezahat Onbaşı, küçük yaşına rağmen sergilediği cesaretle tarihe geçti. Şerife Bacı, Kara Fatma ile Halime Çavuş gibi isimlerle birlikte Kurtuluş Savaşı'nın kadın kahramanları olarak tarihteki yerini aldı.
1908 yılında İskeçe'de dünyaya gelen Nezahat'ın annesi Hadiye Hanım o henüz 9 yaşındayken verem nedeniyle yaşamını yitirdi. Babası, 70. Alay Komutanı Albay Hafız Halit Bey, İstanbul'un işgal altında olduğu dönemde küçük kızını bırakacak kimsesi olmadığı için onu da cepheye götürdü.
Çanakkale Savaşı sonrasında askeri talimlere katılan Nezahat, burada ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrendi. İlk asker üniformasını 1920 yılında giyen Nezahat, Milli Mücadele boyunca babasının katıldığı tüm muharebelere iştirak etti.
Geyve, Konya, Birinci ve İkinci İnönü, Sakarya ve Gediz muharebelerinde yer alarak 70. Alay'ın sembol ismi haline gelen Nezahat'a Gediz Muharebesi sonrası gösterdiği kahramanlık nedeniyle 11. Tümen Komutanı Derviş Ahmet Paşa tarafından "onbaşı" rütbesi verildi.
Nezahat Onbaşı, bir teftiş sırasında karşılaştığı Mustafa Kemal Paşa'nın ne yapabildiğini sorması üzerine, "Ben silah atabilirim. Atım ve silahım var. Acemi eratla talim terbiye gördüm. Askerin kalesiyim, ben dönmeden askerler dönmez." cevabını verdi. Bu sözleriyle Mustafa Kemal Paşa'nın takdirini kazanan, cesareti ise TBMM'ye kadar ulaşan Nezahat Onbaşı'ya 30 Ocak 1921 tarihli oturumda İstiklal Madalyası verilmesine karar verildi.
Kararda, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaset-i Celilesine muhtelif harp cephelerinde bilhassa Gediz ve İnönü Meydan muhaberelerinde bilfiil müsademata iştirak ve her an efrat ve hatta zabıtani teşci eden 70. Alay Kumandanı Hafız Halit Bey’in kerimesi 12 yaşlarındaki Nezahat Hanım'a İstiklal Madalyası’nın itasını teklif ve teklif-i vakıın Heyet-i Umumiye'nin tasdikine arz edilmesini rica ederim." ifadelerine yer verildi.
Ancak karar alınmasına rağmen madalya uzun yıllar boyunca kendisine ulaştırılamadı. Savaş sonrası eğitim hayatına devam eden Nezahat Baysel, Bursa Amerikan Kız Koleji'nin ardından İstanbul'daki Fransız Jeanne D'Arc Enstitüsü'nde eğitim aldı. İstiklal Madalyası sahibi Yüzbaşı Mehmet Rıfat Bey'le 1931 yılında evlenerek, "Baysel" soyadını aldı ve iki kız çocuk sahibi oldu.
İSTİKLAL MADALYASI 92 YIL SONRA TORUNUNA VERİLDİ
Subay eşiyle birlikte Tokat, Amasya, Bursa, Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde yaşamını sürdüren Baysel, madalyanın verilmemesinden ötürü üzgün olmasına rağmen Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği davette bu konuyu gündeme getirmedi. İnönü ve Menderes dönemlerinde de konuşulan madalya konusu sonuçsuz kaldı. Ancak 1986 yılında, dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından 78 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı'nda Baysel'e şükran plaketi verildi.
Nezahat Baysel, 24 Eylül 1993'te hayata gözlerini yumdu. Cenazesi, Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi. Aradan geçen 92 yılın ardından, 2013 yılında dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis kararına dayanarak İstiklal Madalyası'nı torunu Gizem Ünaldı'ya takdim etti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.