Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

İslam’da Milli Hâkimiyet ve İrade

İslam’da Milli Hâkimiyet ve İrade

    İslam’da Hakk’ın hâkimiyeti esas olmakla birlikte, bu hâkimiyeti kurmak ve yaşamak isteyen şuurlu ve mümin bir halkın bulunması gerekmektedir.  Bu halk Hakk’ı hâkim kılmak için milli iradesini ortaya koyabilmelidir. Bu nedenle, idarecisini seçerek ve ona vekâlet vererek milli hâkimiyeti tesis etmelidir.
    Müslümanlıkta bir siyaset-i amme makamı vardır. Bu makam bazı ulema tarafından, din ve dünya işlerinde umumi başkanlık olarak tarif etmişlerdir. Bu makama gelen kişiye veliyyül’emr  (devlet başkanı, umumi başkan) denmiş, bunlar kamu üzerindeki yetkiyi yine kamudan almışlardır. Yani kamunun bir vekili veya elçisi demektir. 
    Umumi başkan, milletin vekâletine mazhar olmuş ve emanete hıyaneti düşünmeyen kimse olmak zorundadır. O, devamlı iyiliği emreden, kötülükten sakındıran milli vicdanın kontrolü altındadır. Aksi halde, müvekkil, vekilini dilediği zaman vekâletten azledebilir. Çünkü vekâlet, müvekkilin hakkıdır.
     İslam’da devlet başkanı, halkın vekili ve elçisi durumunda olduğu için, onun işleri, kararları hep kamu adınadır. Zira ona bu yetkiyi millet vermiştir. Ancak, onun icraat ve fiillerinde keyfilik ve baskı olamaz, o,  milletin iradesi ile Hakk’ın hâkimiyetini nizam kılmaya memur edilmiştir. Bu açıdandır ki, kendilerinin vefatı ile veya görevden alınmasıyla tayin etmiş oldukları makam ve mevkiler görevden alınamazlar. 
   Devlet başkanı, elçi ve vekil rütbesinde oldukça, onun fiili, icraatı ve davranışları, kamunun da fiili, icraatı ve davranışı demektir.  Bütün Müslümanların velayetleri ise devlet başkanının vefatı veya azli halinde de kalıcıdır. Velhasıl bütün bu meseleler, bu hükümler, Müslümanlıkta halk hâkimiyetinin meşru bir suretle mevcudiyetinden ileri gelmiş bulunmaktadır.
      Görüyoruz ki, İslam devlet sisteminde, başkanlık müessesi önemli bir yer tutmaktadır. Hatta denebilir ki, İslam devleti, başkanlık sistemi üzerinde oturmaktadır. Ancak bu başkan, her türlü aşırılıktan uzak olan orta yol (sırat-ı müstakim)  üzerine yürümek şartı ile yetkisini halktan almıştır. İslam’da seçim yolu Ashabın toplu kararı ile müesseseleşmiştir.  Nitekim korunmuştur. Anacak unutulmamalıdır ki, İslam dünyasında,  zaruret halinden dolayı seçimsiz olarak iş başına gelmiş sultanlar dahi, asla birer kral gibi hareket etmemişler ve yasal denetimden kaçamamışlardır. Halkın rey ve eğilimlerine ağırlık vermek, ulemanın ikazlarına değer vermek zorunda kalmışlar yahut bunu samimiyetle istemişlerdir. 
    Gerçekten de insanlar, Hak ve hakikate gönül vermiş halkın iradesine dayanan, adil ve merhametli bir iradeye muhtaçtırlar. Hakk’a teslimiyet şuuru içinde gerçekleşen Milli Hâkimiyet ilkesi namuslu kadrolar elinde huzura, istikrara, gelişmeye ve yücelmeye vesile olur. Aksi halde, batıl ilkelere şartlanmış ve milleti esir almaya çalışan hırslı kadrolar elinde toplum kahrolur.
Selametle…         
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR