Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Kıbrıs İçin

Kıbrıs İçin

20 Temmuz 1974 tarihinde barış harekatını gerçekleştirenlerden, Kıbrıs gazisi, Kıbrıs sevdalısı, Osmanlı’nın torunu Kıbrıslı ‘Ya Taksim Ya Ölüm’ diyen Kıbrıs mücahidi Işılay ARIKAN’ın hatıralarını hep birlikte okuyalım. 
‘Muhterem hazurun, sevgili gençler

Kıbrıs’ta Rumların Enosis ideallerini gerçekleştirmek için, Kıbrıslı Türklere uyguladıkları sosyal, ekonomik ve silahlı saldırılara karşı Kıbrıslı Türklerin direnişini, kendi hatıralarımı da katarak anlatmaya çalışacağım.

Kıbrıslı Rumlar, Ortodoks Kilisesinin emrinde 1872’den beri, Enosis’i yani adanın Yunanistan’a bağlanmasını kendilerine ideal edinmiş bir halktır. Bu ideali gerçekleştirmek için de yıllarca Osmanlı’nın son devresinde ve İngilizlerin idaresinde Kıbrıslı Türklere her türlü oyunu oynamışlar, gayri insani tutum sergilemişlerdir. 0 devrede Türk işçilerimiz, Rum inşaatlarda çalışmaktaydılar ve Rumların hitap şekli “Bello Türko (deli Türk), Şillo Türko (köpek Türk)” şeklinde aşağılamalardan oluşuyordu. Türk memur ve işçilerini iş ortamından uzaklaştırmak için onlara karşı psikolojik baskılar uyguladılar. Rumlar Enosis idealini her ortamda uygulamaktan çekinmediler.

1943 yılında kurdukları PEO (Kıbrıs İşçi Sendikaları Federasyonu) komünist ideolojiyi benimsemiş bir sendikaydı buna rağmen Enosis’i savunuyordu. PEO işçi sendikası olduğu için, Türk işçiler de bu sendikaya üye olmuşlardı. 1950 yılında Rumların Enosis için yaptıkları halk oylamasında (Plebisit), Türk işçilere bu oylamanın işçi haklarını elde etmek için yapıldığı yalanını söyleyip destek istemişlerdir. Türk işçiler Rumların oyununu anlayınca sendikadan istifa ettiler ve Türk işçi Sendikası’nı kurdular. Bir başka Bizans oyununu da AKEL (Emekçi Halkın İlerici Partisi) siyasi parti oynadı. Komünizmi savunan bu parti yine Enosis istiyordu. Türk halkını komünist-milliyetçi olarak ikiye ayırmak istiyorlardı. Kıbrıs Türkünün almış olduğu tedbirlerle AKEL, gayesine o tarihlerde ulaşamadı.

Rahmetli iş adamı Kemal Deniz’in, Rumların kurduğu Kıbrıs Çiftçiler Birliğinde Enosis gayesini görüp bu birlikten ayrılarak, Türk Çiftçiler birliğini kurması başka bir Enosisçi oyunu önleme örneğidir. Sendika ve birlik kuruluşlarında, Türkleri ikna etmekte başarılı olamayan Rumlar, 1955 tarihinde silahlı yer altı teşkilatı EOKA’yı kurdular. Bu teşkilatı kuran Yunan ordusundan General Grivas idi. Çok iyi hatırlıyorum, 1955 tarihinde, 8-9 yaşlarındaydım. 1 Nisan gecesi, bomba sesleri ile irkildim. EOKA silahlı mücadelesini, bu şekilde ilan etmişti. Türk halkını korku ve endişe almıştı. 

1957- 58 yıllarında çocuktan büyüğe endişe içindeydik. O yıllarda ben henüz 10 -11 yaşında olmama rağmen korkumuzu yenmek için Rum saldırılarına karşı çocuk aklımızla direniş teşkilatı kurmuştuk. Bomba yapmasını tabancaya benzer GUBUR denen silahı yapmıştık. Ekonomik olarak güçlenmemiz gerekiyordu. Abilerimizin başlattıkları “ Türk’ten Türk’e” kampanyasına yardımcı olmak için Türk bakkallarını dolaşıp Rum malı satmamaları için ikaz mektupları yazıyorduk.

Bir gün bir acı haber duyduk. 5 ağabeyimiz bomba yaparlarken şehit olmuşlardı.   Biz çocuklar buna rağmen çalışmalarımızı bırakmadık. Bizim için Şehitlik en yüce mertebeydi. Rumlara karşı ağabeylerimiz direniş teşkilatları kurdular: Karaçete, 9 Eylül, Volkan, Rumlar bağımsızlık adı altında Enosis ideallerini gerçekleştirmek için İngilizlere karşı silahlı mücadele başlatmışlardır. Biz Rumları çok iyi tanırdık. İngilizlerden sonra sıra bize gelecekti. Kurulan küçük teşkilatlar hem silahsız hem de askeri eğitimleri yoktu. Türkiye’ye Liderlerimiz gitti geldiler. Yardım istiyorlardı. Bu sırada bazı Türk köylerine Rumlar silahlı saldırıda bulundular. Şehitler verdik, evler yakıldı. Düzenli disiplinli bir teşkilat gerekirdi ve Türkiye ikna edildi. Ağustos 1958 tarihinde TÜRKJ MUKAVEMET TEŞKILAT kuruldu. TMT’nin gayesi Rumların saldırılarına karşı Türkleri korumak ve savunmaktı. Türk ve Rum anlaşmazlıklarına Rumların Türk köylerini basıp yakıp yıkmasına, masum insanlarımızı öldürmesine dur demek gerekir. Böylece Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Kıbrıs Türk liderlerinden Dr. Fazıl, Küçük ve Rum Ortodoks Başpiskoposu Makarios bir araya geldiler. Uzun görüşmelerden sonra 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Buna rağmen Makarios ve halkı Enosis ideallerinden vazgeçmediler. AKRİTAS KATLİAM PLANINI hazırladılar ve 21 Aralık 1963 tarihinde uygulamaya koydular. Buna biz Kanlı Noel Katliamı diyoruz. Biz gençler öyle saftık ki Rumların bu saldırılarını protesto için protesto yürüyüşü yapmak istedik. Ben o tarihte lise 2. Sınıftaydım. Arkadaşları Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nde toplayıp protesto yürüyüşü yapacaktık. Sınıflara girmedik. Okul müdürümüz TMT’de olduğu için olayları çok iyi biliyordu, protesto hareketimizi önledi. Nitekim Lefkoşa Türk Lisesi’nde Rum Polisi gençlere ateş açmıştı, yaralananlar olmuştu. TMT savunma görevini yaptı fakat sayıları azdı. Ben gönüllü olarak TMT’ci ağabeyleri bulup yardım ettim. Rumların katliamını önlemek için Türk bölgesine giriş yollarına barikat kurmamız gerekiyordu. 4-5 arkadaşımla silahsız olduğumuz halde kum torbalarını, varilleri taş kum doldurarak, kırık kapı masa hepsini barikatlarda kullandık. Ateş altında korkmadan bu barikatları yapmıştık. Halkımızı, çoluk çocuğu korumamız gerekiyordu. Küçük Kaymaklı Mücahitlerinin mermisi bitmiş Rum Yunan Askerleri Küçük Kaymaklı’yı almıştı. Halk korunmak için Lefkoşa’ya göç etti. Biz gençler olarak gelen halkı göç eden halkı sinema salonlarında barındırdık. Rum, Lefkoşa’yı Türklerden almak için bütün gücünü Lefkoşa’ya yığdı. Bu sırada Köşklü Çiftlik’te TMT ve çarpışacak silahlı Türk olmadığı için Rumların katliam yaptıklarını duyduk. Bir evde savunmasız anne ve çocukları kurşunlanıp şehit edilmişlerdi. Bugün bu eve biz Barbarlık Müzesi diyoruz. 

Köylerden yavaş yavaş haberler gelmeye başladı. Birçok kişi hunharca şehit edilmişti. Lefkoşa’ya yakın Türk Köyü Ayvasıl’da küçük büyük yaşlı demeden Türkler canlı canlı toprağa gömülmüştü. Gözyaşlarımıza boğulduk. Şehitlerin defni için arkadaşlarımla birlikte mezar kazmak gerekiyordu. Bugünkü Tekke Bahçesi’nde ilk şehitlik hazırlandı. Mezarları hazırlayıp mevzilere gittik. TMT’ci ağabeylere yardım etmekteydik. Benim gittiğim mevzi Yediler sokağında iki katlı bir evdi. Pencere panjurlarını siper yaptık. Silah azdı. Benimle birlikte 5 mücahit vardı. Sırayla silahları alıp nöbete başladık. Benim elime bir av tüfeği vermişlerdi. Bir de sitengan vardı. Bazen çalışır bazen tutukluk yapardı.
Açlık başlamıştı. Eldeki gıda maddelerini halka dağıttık. Günler sonra Kızılay yardımı geldi ama köylerde durum neydi bilmiyorduk. Lefkoşa’nın Rum saldırılarına direnebilmesi için Girene Dağı’nın mücahitlerin elinde olması gerekirdi. Dağa ben ve bazı liseli arkadaşlar gönüllü olarak gittik. Dağda çarpışmalar yoğundu, civar köylerden gelen yaşlı ve gençler vardı. Rumlar Kurban Bayramı’nın birinci günü dağa saldırdılar. Çok çetin çarpışmalar oldu. Liseli arkadaşlarımın bazıları şehit oldu. 

6 Şubat 1964’te köyüm Arpalık’tan haber geldi. Köy, çetin çarpışmalardan sonra Rumların eline geçmişti. 7 mücahite karşı yüzlerce Rum köylüleri silahlı olarak saldırmışlardı. Akrabam olan 13 yaşında İsmail, sapanla Rumlara karşı çarpışmak istedi ama Rum’un makinalı tüfeği onu Şehit etmişti.

Aylarca Girne Dağı’nda Snthilarion ve Şahinler mevkiinde mücahitlik yaptım. Okula benim yaşıtlarımla gidemedik. 1 yıl direnişle geçti. Türkiye’nin Toros Dağları’na bakarak artık gel Türkiye’m bizi bırakma diyorduk. Rum’un öğrencileri okula giderken eğitimlerini güçlendirirken biz dağda, şehirde, köyde bazen aç nöbet tutardık. Ağustos 1964 tarihinde biz liseli mücahitleri yarım kalan eğitimimizi tamamlamak üzere Lefkoşa’daki okullara gönderdiler. Lefkoşa’da çeşitli mücahit bölüklerinde görev aldık. Gündüzleri okula, öğleden sonra ise bölüklerdeki mevzilerimize giderdik. Bu şartlar altında öğrenciliğimizi yaşayamadık. Direnmek için buna mecburduk. Biliyorduk, Rum bizi ezecek ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayacaktı. Yıllar böyle geçti. Anavatan Türkiye’miz 20 Temmuz 1974 tarihinde mücahitlerle birlikte Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirerek Rum’un Enosis hayalini yıktı. Zulüm bitmiş, huzur gelmişti.

Rumlar Enosis idealini yaşatmak için, yine çeşitli Bizans oyunlarına devam etmektedir. Bizler bu oyuna gelmemeli, hayal içinde olmamalıyız. Türkiyemiz ile birlikte bağımsızlığımızı, hayatımızı devam ettirmeliyiz.’ 

Değerli dava adamı, ülke sevdalısı Işılay ARIKAN’a Kıbrıs anılarını paylaştığı için teşekkür ediyoruz. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR