İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Kimse Bu Milleti Aptal Yerine Koymasın!

Kimse Bu Milleti Aptal Yerine Koymasın!

 Türkiye siyaseten on şiddetinde bir deprem yaşıyor! İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener; “Ben Başbakanlığa Adayım” çıkışı ile Türk Siyasetinde kartlar yeniden karılmaya başlandı. Başlandı başlanmasına da taraf veya taraf olmayan herkeste çok büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Çünkü her parti liderinin tek bir hedefi olmalı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanı olmak. Bu hedefinizden vazgeçtiğiniz anda kendi varlık nedeninizi inkâr etmiş, sizi seven ve sizin peşinizden gidenleri de hayal kırıklığına uğratmış olursunuz. Bu insanlar bunu hak ediyorlar mı etmiyorlar mı bunu zaman gösterecek. 

    Bu söylemi birileri, müthiş bir taktik! Harika bir siyasi strateji, onlarca puan kazandıracak bir çıkış, inanılmaz bir siyasi söylem olarak değerlendirebilir.
    Peki, öylemi hep birlikte bakalım;
    Diyelim ki, (öyle olur veya olmaz ) Millet İttifakı yüzde elli küsurla seçimi kazandı, Cumhurbaşkanı adayları Cumhurbaşkanı oldu! Anlaşmaya veya söylemlere göre, seçilmiş Cumhurbaşkanı güçlendirilmiş parlamenter sisteme (içi bir türlü doldurulamadı) geçmek için geçici bir hükümet kuracak. Sıra Anayasayı değiştirmeye gelecek. Anayasaya göre Anayasanın değiştirilmesi, (fazla teknik detaya girmeden) ya 360 milletvekili ile referanduma götürmek (referandumdan da “Evet” çıkması gerekiyor) ya da 400 milletvekili ile direk değiştirmek. Yani bu senaryonun gerçekleşmesi için de Cumhur İttifakı 600 milletvekilinden 239 ve aşağısını çıkarması gerekiyor. 
    Kısaca özetle teknik olarak Anayasanın değiştirilme şartı bu.
    Peki, sizce teknik olarak da olsa böyle bir tablo mümkün mü? Şu anki Cumhur İttifakını en kötü şekilde gösteren anketlerde bile bu mümkün gözükmüyor.
    Hadi diyelim ki milyarda bir ihtimalle böyle bir şey mümkün oldu. Yani Cumhur İttifakı 239 ve altı milletvekili çıkardı, referandumdan da “evet” çıktı. Milletin oyları çantada keklik veya istediğiniz zaman istediğiniz oyu da alıyorsunuz ya! Peki, Başbakanlığı nasıl garanti ediyorsunuz? O da mı çantada keklik? Tekrar seçime gidilecek, parlamenter sistem olduğu için ittifaklarda olmayacak. Her parti kendi başına seçime girecek. İyi Parti de birinci parti olacak Sayın Meral Akşener’de Başbakan olacak! Tabi bu duruma göre Cumhurbaşkanı da yeniden seçilecek. 

     Bu senaryoya aklı yatan veya ya evet olabilir diyen var mı?
     Şimdi siz bir partinin lideri olsanız, olma ihtimali son derece zayıfın ötesinde bir durum için kendinizi sözleriniz ile bağlar mısınız? Üstelik oy oranınız ciddi bir boyutta yükselme eğilimindeyken, hatta ikinci parti olma ihtimaliniz varken, düzgün, doğru bir strateji ile halkın gönlünü kazanmak durumundayken, neden kendinizi oyundan alıyorsunuz, topu taca atıyorsunuz? Bu PKK nın yanında konumlandırdığınız HDP yi oyuna sokmak anlamına gelmiyor mu? Size inanan insanları hayal kırıklığına uğratmak olmuyor mu? Buna hakkınız var mı? Sormazlar mı ; “Sayın Akşener siz MHP den HDP ve PKK ile daha etkili mücadele etmek için ayrılmadınız mı? HDP yi meşru göstererek dolayısı ile PKK yı da meşru göstermiş olmuyor musunuz? (HDP çözüm adresi İmralı’yı gösterirken)
    Sayın Akşener’in böyle son derece önemli bir kararı tek başına alamayacağı kesinken, İyi Parti kurmayları neden kafalarına sıktı? Elbette birileri Sayın Akşener’i bu çıkışından dolayı bilinçli olarak göklere çıkaracak, madalyalar takacak, methiyeler düzecektir. Ama kazın ayağının böyle olmadığını, fanatizmden, partizanlıktan ve önyargıdan uzak herkes bunu görüyor, biliyor, hayretler ve şaşkınlık içinde izliyorlar. 

    İyi Parti frene basmıştır, gelişimini durdurmuştur. Kendisine umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratmıştır. Ne yazık ki buradan dönüş çok ama çok zordur. İddiasını kaybetmiş bir siyasi partinin yeri bellidir. Sudaki bir balık durumunda olan Başbakanlık makamına talip olmak hangi aklın ürünü, neyin nesi “Bir bilen” varsa anlatsın bizde öğrenelim.
    İyi Partili arkadaşlarım bana kızabilirler ama unutmasınlar ki, “Güneş balçıkla sıvanmaz”
    Yine, Sayın Akşener’e sormak lazım; “Elbette Cumhurbaşkanı olmak isterim” söyleminden, “Başbakanlığa adayım” sudaki balık söylemine (oy oranınız yükselme eğilimindeyken)  size bu söylemi söyleten nedir? 
    Açık yüreklilik ile bunu açıklamak zorundasınız? Ben Türkiye’nin önünde engel olmam, sıkıntı yaratmam, gibi afakî sözlerinize kimse inanmıyor artık. Hele hele İBB Başkanına düzdüğünüz maksadını aşan methiyelerden sonra. Açık açık Cumhurbaşkanı adayım İmamoğlu demediğiniz kaldı.
    Bu milleti kimse “aptal!”yerine koymasın. Türk Halkının sorgulayan, analiz yapan, siyaseti çok iyi okuyan bir halk olduğunu kimse unutmasın.
    Ve kimse Türk Halkının oylarını çantada keklik sanmasın. “Ben istediğim oyu istediğim zaman alırım” anlayışı tarihin çöp sepetine atıldı. Bu durum Cumhur İttifakı dahil bütün partiler için geçerli. 
    Diğer taraftan, Sayın Akşener Allah aşkına HDP yi nasıl meşru bir parti olarak gösterirsiniz? Siz değilmisiniz, HDP yi PKK nın yanında konumlandıran. Her hukuka uygun olanın meşru olmadığını siz herkesten iyi bilirsiniz. Hele hele HDP muhatap olarak İmralı’yı gösterirken. Bu durum da PKK yıda meşru göstermiş olmuyor musunuz? Kendiniz ile çelişmiyor musunuz?
    Bunları ne adına, kimin adına veya ne uğruna yapıyorsunuz bilmiyorum. Bildiğim bir tek şey varsa o da yüz binlerce insanın umuduna hançer soktunuz. 
    Konuşmalarınızı tekrar gözden geçirip, yanlıştan dönmenin erdem olduğunu hatırlatmak isterim.
    Ne HDP yi dolayısı ile PKK yı meşru gösterme ne de olmayan bir Başbakanlığa talip olma hakkınız var!
    Not: Bu yazı kaleme alındığında 27 Eylül Pazartesi HDP henüz açıklama yapmamıştı...

    İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
    Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR