Alperen Aydın

Alperen Aydın

KÜTÜPHANEMDEN: Onlar da İnsandı...

KÜTÜPHANEMDEN: Onlar da İnsandı...

Cengiz Dağcı bu eserinde bizi, Kırım'ın şirin bir köyüne Kızıltaş'a götürüyor. Bu eserde, aksi mi aksi bir adam Bekir'le, onun cefakar eşi Esma'yla, Kızıltaş'ın Kırım kadar güzel kızı Ayşe'yle, Vatanını namusu bilmiş Enver'le tanışacaksınız. Köy genelde tarlalarda yetiştirdiği mahsulleri Yalta'da satarak geçimini sağlamaktadır. Türk kültürüne bağlı, hoşgörülü ve şirin bu köyün başına neler gelecek? İki Rus, bir Kırım Türk-Tatar köyünde neleri değiştirebilir? Soruları bu kitabın derinliklerinde cevaplanacak... 

Komunizm bir milleti nasıl bitirir,  ne kadar vahşidir? Bugün Çin'in Doğu Türkistan'a yaptıkları dün Komunist Rusya tarafından Kırım'a yapıldı. Mahremiyetine girildi, inançları aşağılandı. Camiiler yıkıldı, minareler devrildi, kilit vuruldu. Bugün de çok farklı değil 2014 den beri Kırım, Rus işgâli altında. O soydaşlarımız hâlâ zulüm görüyor. Biz yine sessiz sadece izliyoruz. Cengiz Dağcının bu eserini okuduğunuzda Türklük bilinciniz artacak, Türk olmanın sorumluluğunu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. 
Soydaşlarımızın iyi niyetinin nasıl suistimal edildiğinin en güzel örneğidir bu roman. Romanı okumanız ve ders almanız dileklerime... Bir gün Kırım Türklüğünün Bayrağının Kırım'da özgürce dalgalanması için çalışmamız duasıyla..
Bir kaç alıntı paylaşayım:
NEDEN KORKACAKTI?!

Neden korkacaktı? Türk yurdunda doğmuştu, Kırım’ın güneşinde büyümüştü: Damarlarında ateş gibi sıcak, kırmızı Türk kanı akmıyor muydu? Nice nice saltanatlar gelip geçmişti. Nice zalimler bu memleketi, bu toprağı kemirmişler, kanlara bulamışlardı, fakat dinden, haktan, namustan doğan bu Türk milletinin ruhunu hiç kimse; vahşi kara, hiçbir kuvvet kıramamıştı; Rus komünizmi de kıramazdı.

Komunizm zulümle geliyor...

Kim atar, kim atar! Otur, bekle, Bekir Ağa, bekle ki yangın bacayı sarsın. Sonra belki inanırsın. Bağlara toprak deviremezler dedin, deviriyorlar. Komolizma köye gelmez dedin, geliyor. Geliyor, hem de nasıl geliyor! Nogaylıktan köylüler bu tarafa kaçıyorlar. Kolhoz’a girmeyenleri türmeye götürüyor, zindana kapıyorlar. Akmescit’in camilerini kapadılar, her cami kapısına bir kilit! İşte Memişin Deresi üstüne de bir türme yaptılar. Ne bileyim, daha neler oluyor, neler? Biz de komunizma gelmez diye uyuklarız serip postumuzu döşeğe!

Tehcir...
- Biz oraya yerleşirsek hükümet, Tatarları ne yapacak?
+ Tuzlayacak, kurutacak, Moskova müzesinde kavanozda saklayacak, üstlerine toz konmasın diye!
- Hohohohohoho!

BİR MİLLETİN HAYKIRIŞI!

- Çıkmam, bu topraktan çıkmam! Bütün Rus ordusu gelse, üzerimden geçse, kemiklerimi kırsa, etimi, beynimi paramparça etse çıkmam bu topraktan! Çıkmam!

Hayvanlara komunist ceza..
- Darılma, Ağam, ben doğruyu söyledim sana! Her tavuk kolhoza on yumurta verecek. Bu zavallı on yumurta yumurtlayamadığı için kendi kendisini astı. Herkes öyle diyor, ben ne bileyim? Git, büyüklerden sor! Onlar öyle söylüyorlar!

Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, İvan'lar, Kostyük'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stepan'lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimi tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!"
Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı!

ALPEREN AYDIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR