İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Lahey Adalet Divanı Kararını Nasıl Okumalıyız?

Lahey Adalet Divanı Kararını Nasıl Okumalıyız?

İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını kabul eden Lahey Adalet Divanını kısaca hatırlayacak olursak; Birleşmiş Milletlerin başlıca yargı organı, Uluslararası Lahey Adalet Divanıdır. Bu mahkeme 15 üyeden oluşur. Kendi ülkelerinde adaletliliği, tarafsızlığı, bilgili, becerikli, tecrübeli ve liyakatli olan hukukçulardan tercih edilir. Bir ülke sadece bir üye yollayabilir. Burada ki üyeler, siyasal ve idari herhangi bir görev yapamayacakları gibi mesleki nitelikte bir başka işle de uğraşamazlar. Görev süreleri 9 yıldır. Bir üye tekrar seçilebilir. Görevlerini yaptıkları sırada diplomatik ayrıcalık, bağışıklık ve dokunulmazlıklardan yararlanırlar. Açık celsede tam bir tarafsızlık içerisinde hareket edeceklerini bildirirler. Divan Hollanda’nın Lahey kentinde olup gerek duyulduğu takdirde başka ülkede de Divanı kurabilirler. Divan üyeleri yıllık maaş alırlar. Divan üyeleri her ülkeden seçilebilirler. Davalara sadece ülkeler taraf olabilir. Yargılama usulü yazılı ve sözü yapılır. Aksine bir hüküm olmadıkça oturum açık yapılır. Divan görüşmeleri gizlidir ve gizli kalır. Karar oy çokluğu ile alınır. Eşitlik halinde Başkanın oyu üstün sayılır. Divanın hükmü kesindir ve bağlayıcıdır.

Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını ve cezalandırılması gerektiği konusunda dava açmış, mahkeme, İsrail’in soykırım yaptığını kabul etmiş, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’de kararın taraflar için bağlayıcı olduğunu ifade etmiş olmasına rağmen, İsrail ara vermeksizin soykırıma devam etmektedir.

Şimdi kafamızdaki soruları soralım;

- Neden Hıristiyan bir ülke dava açtı da Müslüman bir ülke dava açmadı?

- Mahkeme üyelerinin tamamı Hıristiyan olmalarına rağmen Müslümanların haklarını savunurken, neden Müslüman ülkeler, Müslüman Gazze halkının haklarını gerektiği gibi savunamamaktadırlar?

- Bu kararın yaptırım gücü ne olacak?

Öncelikle öne çıkan, cevap bulmakta güçlük çektiğimiz sorular bence bunlar.

İlk iki soruya baktığımızda Müslüman ülkelerin verdikleri bütün sınavları kaybettiğini, kendilerini mutlak sorgulamaları gerektiğini görmelidirler. Hatta maalesef bunlar arasında S. Arabistan, BAE, Bahreyn ve Fas, İsrail’e karşı yaptırım uygulanmasına bile karşı çıkmışlardır. İslam ülkelerini daha birçok sorularla sorgulayabilir, kimlerin emir ve talimatları ile hareket ettiklerini saatlerce anlatabiliriz. Ancak bunun boş yere vakit kaybı olacağını düşünüyorum. Malumun ilanı diyelim. Yani adına Müslüman ülkeleri denilen Arap Ülkeleri, Gazze halkını satmışlardır.

İşte tam da burada İsrail’in neden Lahey Adalet Divanının kararlarını umursamadığı, soykırıma kaldığı yerden devam ettiğinin sorusunun da cevabını vermiş oluyoruz.

Elbette durum bu olunca da mahkemenin kararlarının uygulanması ve yaptırım gücü ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yani daimî beş üyenin oyları ile mümkün. Bunlardan birisi hayır dediğinde ki ABD’nin hayır diyeceği kesin, bu karar yine hayata geçmeyecek.

O halde mahkemenin bu kararının hiçbir anlamı olmamış mı oluyor?

Bence bütün bu olanlara rağmen mahkemenin kararı son derece anlamlı ve önemli. Soykırıma uğrayan bir halkın, soykırım yaptığı gerçeğini bütün dünya kabul etmiştir. Çünkü Lahey Adalet Divanı kararları bütün ülkeler için bağlayıcıdır. İsrail’in adı bundan böyle, “Soykırım yapan ülke” olarak anılacaktır. Bu utanç, bu itibarsızlık İsrail halkına vurulmuş en büyük çirkin bir damgadır.

Yine bu karar, kendilerine İslam ülkeleri denilen ama İslam ile uzaktan yakından alakası olmayan ülkeler için de bir utanç vesikasıdır.

Bir kez daha bu kararın son derece önemli olduğunu vurgulamakla birlikte, açlıkla, hastalıklarla, sefaletle ve soykırımcı İsrail ile savaşan Gazze halkına fiili olarak bir faydası olacak mı? Kısa vadede olmasa bile orta vadede olacağını düşünüyorum. İsrail’e dünya kamuoyu baskısı daha da artacak, iki devletli bir çözümü kabul edecektir. İki yüzlülüğü, sahtekarlığı, alçaklığı tescillenmiş bir terörist, haydut devletin umurunda bile olmayarak olanca gücüyle katliamlarına devam etmesi bu gerçeği değiştirmez.

Her ne kadar maddi ve manevi anlamda Türkiye tek başına elinden gelen bütün desteği vermiş olmasına rağmen, bu yeterli olmamakta, üç maymunu oynayan Arap Ülkeleri, bana göre bu soykırımın sorumlularındandır.

Bu soykırımı durduracak şu an ki tek güç Hamas mücahitleridir.

O halde, dinimiz, dilimiz, ırkımız, mezhebimiz ne olursa olsun, insan olduğunu iddia eden herkes bu soykırımın durdurulması için elinden geleni yapmalı, her türlü desteği vermelidir.

Özgür dünya! Bu soykırımı canlı yayınlarda izlemeye devam ettiği sürece, hiçbir ülke ne özgürlüklerden ne demokrasiden ne de insan haklarından, hukuktan, adaletten bahsedemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR