Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Medeniyet Dediğin

Medeniyet Dediğin

 

 

Medeniyetler prensip ve kurallar üzerine inşa edilir.

 

Her an, her vaziyete göre değişen kural ve prensipler üzerine değil, sağlam, güvenilir, değişmez kural ve prensipler üzerine.

 

Mesela bir milletin fertleri, ne şart altında olursa olsun yalan söylememeyi bir haysiyet meselesi yapıyorsa; vaziyet şöyleyse küçüğünden pembe yalanlar söylenebilir, böyleyse kuyrukluları uydurulabilir gibi aptalca mazeretlerle kendi prensiplerinin altını oymuyorsa; o millet bir medeniyet kurma yoluna çıkmıştır denebilir.

 

Prensiplere uymanın ağır faturalar çıkarttığı zamanlar vardır.

 

İşte ancak o zamanlarda test edilir insanların samimiyetleri.

 

Mesela bir baba için, çalışanlarının alternatifsizliğini istismar eden bir maden ocağı patronuna kızmak, sövmek kolaydır. O çok zengin maden ocağı patronu, kızına talip olup, hem kızına hem ailesine ömür boyu lüks bir hayat vaadettiğinde onun zalimliğini hatırlayıp “hayır” diyebilmek ise zor.

 

Mesela rüşvet yiyen memurlara beddualar etmek, hatta belki onları ihbar etmek tek başına bir adamın rüşvet denen ahlaksızlığın karşısında olduğunu göstermez. Eğer o adam, milyar dolarlık bir ihalede basit bir imzası karşılığı, kanun adamlarının asla takip edemeyeceği yollardan verilecek yüzde birlik “hediyeyi” teklif edenin suratına fırlatıp, ardından gelen sürgün tehdidini bir tebessümle karşılıyorsa, yani benimsediği prensibi çiğnemenin faturasını ödemeye hazır olduğunu lisan-ı haliyle ahlaksız teklifi yapanın yüzüne haykırıyorsa, işte o zaman “prensip sahibi” demektir.

 

Mesela akrabalarını kayırıp, hak etmedikleri halde devlet kadrolarına yerleştiren adamların yaptıkları haksızlıklardan nefret ettiğinizi her vesileyle dile getiriyorsanız, okulu zorla bitirmiş, çalışmaya niyeti olmayan oğlunuzu bir devlet işine sokmak için torpil yapıverecek amcasına “hayır, benim oğlum diğer insanlarla eşit şartlarda, bileğinin hakıyla memur olabiliyorsa olsun; başka türlüsü ahlaksızlık olur” diyebiliyorsanız “ahlaklı” bir kimse sıfatını haketmişsiniz demektir.

 

Mesela en nefret ettiği siyasi görüşün en hararetli savunucusunu ameliyat eden doktor Hipokrat yeminini hatırlayıp elinden gelenin en iyisini yapmıyorsa ona doktor değil cahil ve ahlaksız bir militan demek daha doğru düşer.

 

Mesela ıssız bir dağ karakolunda silah arkadaşlarını şehit etmiş bir teröristi canlı olarak yakalayan bir komutan, o teröriste hukuk emrettiği gibi davranmıyor; “bu kuş uçmaz kervan geçmez dağ başında şu alçağa cezasını ben vereyim” diyerek işkence ediyorsa ona da asker değil terörist demek daha doğru düşer.

 

Mazeretimiz ne olursa olsun prensiplerimizi esnetmememiz, kendi kurallarımızı kendimizce aklileştirmelerle ihlal etmememiz gerekir.

 

Bir zamanlar devletin en tepesindeki makyavelistliği ile nam salmış bir siyasetçimiz, “devlet bazen rutinin dışına çıkar” diye bahsettiğim ilkesizliği savunabilmişti.

 

Gencecik çocukların devlet görevlilerince, devlete ait arabalarla kaçırılıp öldürüldüğü, köylerin yakıldığı, insanların zorla evlerinden çıkartıldığı, devlet eliyle topluma dehşet salındığı o günlerde bu yapılanlara  “devletin rutinin dışına çıkması” ismi takılmıştı.

 

Akli ve ahlaki gelişimini tamamlayamamış hastalıklı tipler, devletin en tepesindeki siyasetçiyi bile “bazı durumlarda rutinin dışına çıkılabileceğine” ikna edebilmişlerdi.

 

Bu yüzden o yıllarda bir devletten ziyade orman kanunlarına göre yaşayan vahşi bir kabileye benzemiştik.

 

Haklının güçlü değil, güçlünün haklı sayıldığı, kanunsuzluğun kanun olduğu yılları yaşadık.

 

Böyle bir tablodan medeniyet değil ancak vahşet çıkabilirdi.

 

Nitekim de öyle oldu.

 

O günkü hukuksuzluğun açtığı derin yaralar bu zamana kadar kapanmadı.

 

Bugün de bir “medeniyeti yeniden ihya” hayali peşinde koşanların en başta dikkat etmeleri gereken husus budur.

 

Toz pembe hayallerin pembesi gidip tozu kalsın istenmiyorsa yapılan haksızlıklara göz yummamak, aldırmak ve hakkı tutup kaldırmak gerekir.

 

Merhum şairimiz Mehmet Akif'in müthiş sözleri sadece hamasi nutuk malzemesi değildir:

 

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

 

Twitter: @salihcenap

Salih Cenap Baydar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR