İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Türkiye İtibarsızlaştırılmak İsteniyor

Türkiye İtibarsızlaştırılmak İsteniyor

     Defalarca söyledim yine söylüyorum; Türk halkı, siyasilerimizden fersah fersah önde, özellikle de milli konularda. Siyasiler maalesef Türkiye için değil, kendi ikbal, ihtiras ve çıkarları için tavır alıyorlar. 

    Son günlerde iki önemli olayda siyasiler yine halkın beklediği tepkiyi gösteremeyerek benim önceliklerim, benim siyasi çıkarlarım mesajını verdiler. Ve siyasilerimiz başarılı olmak için içeride mücadele ederek siyaseten bir yere gelmek var iken, dışarıdan gelen müdahalelere bel bağlıyorlar.

    Hiçbir siyasi kaygı taşımadan, büyük resme bakarak olayları çıplak bir şekilde ortaya koyalım; kendilerini dünyanın hâkimi veya efendisi olarak gören küresel güçler, ülkelere roller biçiyorlar. O rolleri oynamayan veya yerine getirmeyen ülkelere, duruma göre işgalden tutunda, ekonomik buhrana kadar her yol denenerek o ülke onlara göre tabiri caizse “hizaya” getiriliyor. 

    Türkiye’ye de bir rol biçildi. Özetle, küresel güçlerin çıkar ve menfaatleri doğrultusunda hareket etmek. Oysa Türkiye kendine biçilen rol yerine kendi çıkar ve menfaatlerini koruma yolunu seçti ve yaptırımlar, baskılar, tehditler, şantajlar peş peşe gelmeye başladı. 

    Çünkü Mavi Vatan da, Kıbrıs’ta, Orta Doğu da özellikle Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Afrika’da, Karabağ’da, Azerbaycan’da ve savunma sanayinde ayaklarına, damarlarına, bam tellerine bastık. Bir milyar dört yüz milyon dolarımızı söke söke alırız dedik. Almayın dedikleri silahları aldık, bizim pazarımızda silah satmayın dediler laf dinlemedik!

    Ve Türkiye dünya da ciddi bir şekilde itibar kazandı. Ama hızlı bir şekilde Türkiye itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
    Türkiye, 1989 yılında G-7 Paris Zirvesi sonrası kurulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından “Gri Liste” ye alındı. Yani Türkiye’ye dediler ki; kara para aklama ve terörizmin finansmanı konusunda görev ve yükümlülüklerini yerine getirmiyorsun! Bizi, Suriye, Myanmar, Yemen, Güney Sudan, Uganda, Senegal, Burkina Faso, Zimbabve, Nikaragua, Kamboçya, Haiti, Cayman Adaları gibi ülkelerle aynı kefeye koydular. 

    Hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun, gerçekten biz bu ülkelerle aynı kefeye konacak ülke miyiz? Bu suçlamanın adı itibarsızlaştırmak değil de nedir? Gri listeye alınmamız; kredi bulunmasından tutunda, yabancı yatırımların engellenmesine varıncaya kadar birçok olumsuz ekonomik karşılığı ve milyarlarca dolar kaybımız olacaktır. 

    Oysaki Türkiye MASAK’ı yeniden yapılandırmış, terörizmin finansmanını engellemek için yasa çıkarmış, ulusal strateji belgesini yürürlüğe sokmuş, terörizmle mücadele konusunda dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline gelmesine rağmen, böylesine ağır ithamlar ancak Türkiye’ye “Ayar vermek, hizaya getirmek” ile açıklanabilir. 
     Diğer taraftan PKK, Avrupa’nın ortasında, milyarlarca dolarlık uyuşturucu organizasyonu yapıyor,( Bunu kendileri itiraf ediyorlar)buradan gelen para ile de terör finansa ediliyor, uyuşturucu paraları aklanıyor. Peki, hangi ülkelerin eliyle? Bunu yapan ülkelerin kaç tanesi gri listede? Hemen hemen hiç yok. Suçladıkları Türkiye ise, Suriye’de her türlü terör faaliyeti yürüten Avrupalıları uçaklara koyup ülkelerine gönderdi, terörle ilişkili şirketlerin mal varlıkları donduruldu, PKK ve yandaş terör örgütlerine aman vermedi, terörle mücadelede çok büyük bedeller ödeyerek inanılmaz başarılar kazandı. Ama Türkiye gri listede!!!

    Bu da yetmedi, on tane ülkenin büyük elçisi ( ki ben bunlara müzikte ilk on, ilk yirmi anlamına gelen TOP ON, TOP YİRMİ denildiği gibi ben de bunlara “TOP ON” diyorum. Çünkü bunlar dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında) hadlerini aşarak, bütün diplomatik teamülleri, Viyana Sözleşmesin de belirtilen büyükelçilerin görev, yetki ve sorumluluklarını, uluslar arası hukuku yok sayarak, Kırmızı Soros denilen, başta gezi eylemleri ve 15 Temmuz hain darbe girişimini planlayıcıları arasında yer alan, tutuklu bulunan, küresel güçlerin bir numaralı adamı, uluslar arası terörist, Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı…

    Bütün bu olanlardan sonra açıkçası Türk Halkı bütün siyasilerden, aynı şiddetle sert bir tepki bekledi. Milli konularda tek ses görmek istedi. Ama her zaman olduğu gibi uluslar arası karar vericileri küstürmemek adına cılız sesler veya susmayı tercih ettiler. Hatta bazı siyasiler, Demirtaş ve Kavala’nın serbest bırakılmasını istediler. 
     Şayet biz onurlu, itibarlı bir ülkeysek, bedeli ne olursa olsun itibarsızlaştırılmamıza asla izin verilmemeli. Bugün uydurulan bahaneler, yarın bir başka gerçek dışı olaylarla üzerimize geleceklerdir. Ta ki, “Emredin Efendim” diye söyleyinceye kadar.

    Bu hadsiz elçilerin istenmeyen adam ilan edilmesi, şantaja, tehdide boyun eğilmemesi son derece isabetli bir karardır. Güçlü, itibarlı bir devletin yapması gerekendir. Komplekslerimizden kurtulup, kendi gücümüzü fark ederek hareket etme zamanı çoktan geçmiştir. Batı korkaklığının, Batı hayranlığının sonu gelmeli.
    Peki, bizim bazı siyasilerimiz ne yaptı? Avrupa ne der? Ekonomik ambargo uygularlar, kötü olan ekonomi batar, sırası mıydı? Vs. 

    Oysaki siz ne yaparsanız yapın onların birer eyaleti olmadığınız, her türlü isteklerini yerine getirmediğiniz sürece onlar yapacaklarını zaten yapacaklar. Bunun için bahane gerekiyordu onu da bir şekilde kılıfına uydurmaya çalışıyorlar. Uymasa da!
    Bütün siyasi ve ideolojik farklılıklarımıza rağmen, milli konular söz konusu olduğunda, tek ses, tek yürek olup milli birlik ve beraberlik sağlamamız, bizim bu vatanın gerçek evlatları olduğumuzun bir nişanesi olacaktır.

    İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı 
    Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR