Cumhuriyet’in 102. yılı: Bir ulusun küllerinden doğan bağımsızlık destanı

Cumhuriyet’in 102. yılı: Bir ulusun küllerinden doğan bağımsızlık destanı

Mustafa Kemal önderliğinde, 102 yıl önce bugün 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, Türk milletinin bağımsızlık iradesinin simgesi haline geldi.

19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti, askeri, siyasi ve ekonomik açıdan büyük bir çöküş sürecine girmişti. Bir zamanların üç kıtaya hükmeden imparatorluğu, 20. yüzyılın başlarında “hasta adam” olarak anılır hale gelmişti. 1914’te I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında giren Osmanlı, dört yıl süren savaş sonunda büyük bir yenilgiye uğradı.

1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile fiilen Osmanlı Devleti’nin egemenliği sona erdi. Antlaşmanın 7. maddesi, İtilaf Devletleri’ne istedikleri bölgeyi işgal etme hakkı tanıyordu. Bu durum Anadolu’nun dört bir yanında işgallere yol açtı. 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e çıktı, ardından Adana, Antep, Maraş ve Urfa Fransız; Antalya ve Konya İtalyan; İstanbul ve Boğazlar ise İngiliz işgali altına girdi.

Osmanlı hükümeti işgaller karşısında sessiz kalırken, halkın direnişi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde örgütlenmeye başladı.

cumhuriyet-2.jpg

Mustafa Kemal'in Samsun'a doğru yola çıktığı Bandırma Vapuru

SAMSUN’DAN ANKARA’YA: MİLLİ MÜCADELE’NİN DOĞUŞU

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişi olarak Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı. Bu tarih, Türk milletinin yeniden dirilişinin başlangıcı oldu. Ardından Amasya, Erzurum ve Sivas’ta yapılan kongrelerle ulusal egemenlik fikri somutlaştı.

cumhuriyet-3.jpg

Erzurum Kongresi'nden bir görüntü

Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) ile “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesi ortaya kondu. Erzurum (23 Temmuz 1919) ve Sivas (4 Eylül 1919) kongrelerinde ulusal direniş örgütlendi, “Manda ve himaye kabul edilemez” kararı alındı.

Anadolu’daki bu kararlılık, İstanbul’daki işgal yönetimine karşı bağımsızlık iradesinin ilk adımlarını oluşturdu. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa ve heyeti Ankara’ya geldi. Ankara, hem coğrafi hem de stratejik konumuyla Milli Mücadele’nin karargâhı haline geldi.

cumhuriyet-4.jpg

İttihat ve Terakki'nin Ankara'daki yuvası 23 Nisan 1920'de milletin yükselen sesi oldu. 1. TBMM binası

YENİ BİR MECLİS, YENİ BİR DÖNEM

İstanbul’un 16 Mart 1920’de resmen işgale uğramasının ardından Osmanlı Mebusan Meclisi kapatıldı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’da yeni bir meclisin toplanması çağrısında bulundu.

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açıldı. Meclis’in açılış konuşmasında “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi vurgulandı. TBMM, hem yasama hem yürütme yetkilerini elinde bulundurarak Kurtuluş Savaşı’nı yöneten yegâne otorite oldu.

Meclis orduları kısa sürede örgütlenerek işgal kuvvetlerine karşı direnişe geçti. 1921’de I. ve II. İnönü Savaşları, ardından Sakarya Meydan Muharebesi (1921) ve Büyük Taarruz (26 Ağustos - 9 Eylül 1922) zaferleriyle Anadolu düşmandan temizlendi.

cumhuriyet-5.jpg

Mustafa Kemal ve yol arkadaşları Ulus'taki 2. TBMM binasından çıkarken...

SALTANATIN KALDIRILMASI VE CUMHURİYET’E GİDEN YOL

Büyük Taarruz’un ardından 1 Kasım 1922’de TBMM, Saltanatı kaldırma kararı aldı. Böylece Osmanlı Devleti resmen tarihe karıştı. Ancak devletin yeni yönetim biçimi henüz belirlenmemişti. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, meclis içinde yaşanan yönetim krizinin ardından yeni bir düzenin kurulması gerektiğine inandı. Mustafa Kemal, 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü’nde yakın arkadaşlarına dönerek tarihe geçen sözlerini söyledi: “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.”

Ertesi gün, 29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Paşa’nın hazırladığı anayasa değişikliği teklifi Meclis’te oy birliğiyle kabul edildi. Böylece Türkiye’nin yönetim biçimi “Cumhuriyet” olarak ilan edildi. Aynı gün yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

cumhuriyet-6.jpg

CUMHURİYET: AYDINLIK YARINLARIN SİMGESİ

Cumhuriyet’in ilanı, yalnızca bir yönetim değişikliği değil; aynı zamanda çağdaş, laik, demokratik ve halk egemenliğine dayalı bir devlet anlayışının doğuşuydu.

Atatürk, “Cumhuriyet fazilettir” diyerek rejimin temelini halkın iradesine dayandırdı. Ardından hukuk, eğitim, kadın hakları, ekonomi ve kültür alanlarında yapılan inkılaplarla Türkiye modern bir ulus-devlet kimliği kazandı.

Bugün, 29 Ekim 2025’te Türkiye Cumhuriyeti 102. yaşını kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bağımsızlık uğruna verdikleri mücadele; ulusal egemenliğin, özgürlüğün ve çağdaşlığın teminatı olarak yaşamaya devam ediyor. Bayramımız kutlu olsun…

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.