Gönüllerin rehberi Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
13. yüzyılda Anadolu’da yaşayan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, tasavvuf düşüncesi, eserleri ve insanlığa bıraktığı mesajlarla yüzyıllardır etkisini sürdüren önemli bir mutasavvıf, ilahiyatçı ve şair olarak anılıyor.
Asıl adı Celâleddîn Muhammed olan Mevlânâ, 1207 yılında Horasan bölgesinin önemli kültür merkezlerinden Belh’te dünyaya geldi. Babası, dönemin tanınmış âlimlerinden Bahaeddin Veled’di. Ailesiyle birlikte siyasi ve toplumsal gelişmeler nedeniyle Belh’ten ayrılan Mevlânâ, uzun bir yolculuğun ardından Anadolu’ya ulaştı. Yolculuk sırasında farklı ilim merkezlerini tanıma fırsatı bulan Mevlânâ, genç yaşlardan itibaren dinî ilimler, felsefe ve tasavvuf alanlarında eğitim aldı. Aile, Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’ya yerleşti ve Mevlânâ’nın hayatının büyük bölümü burada geçti.

İLİMDEN TASAVVUFA YÖNELİŞ
Mevlânâ, babasının vefatının ardından Konya’da medrese faaliyetleriyle tanındı ve ilmi yönüyle öne çıktı. Dönüm noktası ise Şems-i Tebrizî ile tanışması oldu. Şems’in etkisiyle Mevlânâ, zahiri ilimlerin ötesine yönelerek tasavvufi düşünceyi merkeze alan bir anlayış benimsedi. Bu süreç, Mevlânâ’nın şiirlerinde ve sohbetlerinde belirgin şekilde hissedildi. Aşk, insan, hoşgörü ve birlik kavramları Mevlânâ düşüncesinin temel unsurları hâline geldi.

ESERLERİYLE EVRENSEL BİR MİRAS
Mevlânâ’nın en önemli eserleri arasında Mesnevî, Divân-ı Kebîr, Fîhi Mâ Fîh, Mecâlis-i Seb’a ve Mektûbât yer aldı. Mesnevî, tasavvuf edebiyatının temel kaynaklarından biri olarak kabul edildi ve asırlar boyunca birçok dile çevrildi. Eserlerinde Farsça dili ağırlıklı olarak kullanan Mevlânâ, anlatımında hikâyeler ve semboller aracılığıyla insanın iç dünyasına seslendi.

ŞEB-İ ARÛS VE SONSUZLUĞA UĞURLANIŞ
Mevlânâ, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya’da vefat etti. Ölüm günü, Mevlânâ tarafından “düğün gecesi” anlamına gelen Şeb-i Arûs olarak adlandırıldı. Mevlânâ öğretisinde ölüm, ayrılık değil; sevgiliye kavuşma olarak tanımlandı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, bıraktığı eserler ve düşünce sistemiyle yalnızca yaşadığı dönemi değil, çağlar ötesini etkileyen bir irfan mirası bıraktı.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.