Hz. Muhammed’in hayatı: Davet, doğruluk ve nezaketin örneği

Hz. Muhammed’in hayatı: Davet, doğruluk ve nezaketin örneği

Hz. Muhammed, hem Allah’ın elçisi olarak tebliğ görevini büyük bir özveriyle yerine getirmiş hem de doğruluk ve nezaketiyle insanlara örnek olmuştur. Tüm insanlığa hitap eden evrensel mesajıyla, her davranışıyla İslam ahlakını yansıtmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın elçisi olarak tanımlanan Hz. Muhammed, İslam’ı insanlara tebliğ etmek, onları uyarmak ve müjdelemekle görevlendirilmiştir. Bu görevini önce en yakın çevresinden başlayarak Arap Yarımadası’na, oradan da tüm insanlığa taşıyan Hz. Peygamber, büyük bir azim ve kararlılıkla davet görevini sürdürmüştür. Hayatının her anında doğruluğu ilke edinen Hz. Muhammed, sözleriyle olduğu kadar davranışlarıyla da bu erdemi ümmetine aşılamaya çalışmıştır. İçtenliği, tutarlılığı ve dürüstlüğü ile çevresindekilere güven vermiştir.

HZ PEYGAMBERİN İSLAM’A DAVETİ

Kuran’ı Kerim’de Hz Peygamber Allah’ın davetçisi olarak vasıflandırılmış ona yüklenen görevler öğüt ver davet et tebliğ et gibi emirle ifade edilmiştir. Kendisini uyarma ve ikaz etme müjdeleme görevi verilmiş, uyaran uyarıcı ve müjdeci olarak nitelendirilmiştir. Bütün insanlara müjdece ve uyarıcı olarak gönderildiği, dolayısıyla peygamberliğinin evrensel niteliğe sahip olduğu belirtilmiştir. Hz Peygamber en yakınlarından başlayarak daha sonra Arap yarım adasını kaplayan daha sonrada yarım adasını açan büyük faaliyetlerde bulundu ve bu konuda büyük başarılar elde edildi. Onun uyguladığı doğru yerinde metotlar çok önemli ve mantıklı işler olduğunu göstermiştir. Bu sistem tutarlı, mantıklı, sistemli, gerçekçi ve başarıya götürücü özelliğe sahiptir. Allah’ın elçisi sıfatıyla komşu ülkelere davet mektupları göndermiştir ve bu konuda da başarılı olmuştur. Hz Peygamber’in başarıya ulaşmasının çeşitli, etkenleri vardır. Bunların başında, bizzat kendisinin, davet ettiği dine samimiyetle bağlanması ve bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamış olması gelmektedir. Rasullullah İslam’ın insanlara yüklediği yükümlüklerin hepsini kendisinden ayrı tutmamıştır. Farzları önce kendisi uygulamış, yasaklara önce kendisi uymuş ve en yakın çevresine söylemiştir.

HZ PEYGAMBERİN DOĞRULUĞU

Hz Peygamber bir doğruluk abidesi idi. Aynı zamanda doğru insanlardan oluşan bir toplum oluşturmak onun en büyük hedefiydi. Bu bakımdan önce kendisi doğruluk abidesiydi. Bu bakımdan önce kendisi doğruluk örneği olmuştur. Gerçekten doğruluk, onun hayatının her safhasından görülen bir haslettir. Onun içi ile dışı, özü ile sözü birdi. Bir başka deyimle olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olurdu. Söyledikleri ile yaptıkları arasında uyumsuzluk yoktu. Doğruluğu ile insanlara örnek olduğu gibi bu konudaki sözleriyle ümmetini doğruluğa sevk etmeye gayret göstermiştir. Kaynaklarda onun doğrulukla doğruluğun faziletiyle ilgili birçok yerde belirtmiştir. Peygamber efendimiz doğruluk hakkında şöyle söylemiştir; Doğru olunuz doğruluğa yöneltiniz Ya Rasululullah İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç kimseye sormayayım. Diyen bir kişiye Allah’a inandım de, sonrada dosdoğru ol. Demiştir. Doğruluğun zıttı olan ikiyüzlülük, yalancılık, sahtekârlık gibi kötü huylar bireyler arasında sağlıklı ilişkiler kurma imkânı ortadan kaldırır. Hz Peygamberde daima, insanlara bu huylardan şiddetle kaçınmalarını söylemiştir.

HZ PEYGAMBERİN DEĞİŞİK DAVRANIŞLAR KARŞISINDA TUTUMU

Hz Peygamber, tabiatları gereği bazı kimselerin sergilediği kaba ve lüzumsuz davranışlardan hoşlanmazdı. Müslümanlar Bedir Savaşına giderken yolda bir bedeviye rastlarlar ondan bilgi almak isterler fakat adamda bilgi olmadığını görürler. Peygambere selam vermesini isterler adam içinizde peygamber vardı diye sorar evet derler selam verir. Eğer sem peygamber isen bu devenin karnındakini bana bildir der. Bunu duyan sahabeler ve Peygamber Efendimiz bu konuşmalardan hoşlanmazdı. Hz Peygamber ‘in lüzumsuz davranışlardan hoşlanmadığını ortaya koyduğu gibi, bazı sahabelerin Hz Peygamber karşısında son derece serbest davrandığını Hz Peygamberin de onları kırmadan ser davranmadan cevaplar verdiğini göstermektedir. Birinci olay cahiliye Arabının peygamber anlayışının ve bir peygamberden beklentisini ortaya koyması açısından Da ayrıca dikkat çekicidir. Peygamber efendimiz boş konuşmaktan ve gıybet etmekten de ümmetini uyarmıştır. Her zaman insanlar arasında iyiliğin çoğalmasını emretmiştir. Doğru sözlü olmak yalan konuşmamak Müslüman ümmet için en önemli etkendir. Çevremize, akrabaya büyük ve küçüğe karşı her zaman düzgün ve adaletli davranmalıyız. Peygamber efendimizin emir buyurduğu gibi hareket etmeliyiz yanlışlardan sıyrılıp dürüst davranmalıyız ve her anlamda bunu başarmalıyız.

HZ PEYGAMBERİN NEZAKETİ

Hz Peygamber nazik ve kibar bir kimse idi bu niteliğini hayatı boyunca aile fertlerine diğer Müslümanlara Medine’de kendisini ziyarete gelen heyetlere davette bulunduğu şahıslara ve mektup gönderdiği kimselere karşı davranışlarında görmek mümkün olduğu gibi bunun dışında müşriklere karşı davranışlarında müşahede etmekte mümkündür. Sözgelimi Umretül Kaza esnasında üç günlük müddet dolunca Hz Peygamber Ebtah mevkiine kurulmuş olan deri çadırında ensardan Sad b Ubade ile birlikte otururken Kureyş Müşriklerinden Süheyl B Amr ile Huveytıb b Abdüluzza onun yanına gelirler. Antlaşmaya göre üç günün dolduğunu hatırlatarak Mekkeden çıkmasını isterler o esnada Sad b Ubade Süheyl b Amra kızar ve ona şu sözleri söyler; Burası ne senin ve nede babanın toprağıdır. Rasululllah buradan ancak antlaşmaya uyarak gönül rızası ile çıkar Bunun üzerine Peygamberimiz tebessüm eder Sada dönerek Konak yerimizde bizi ziyarete gelenleri incitme buyurur ve sahabeye hareket emri verir.

 Yazar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.