İslam Peygamberi'nin savaş esirlerine yaklaşımı ve Medine’deki Yahudi topluluklarıyla ilişkiler

İslam Peygamberi'nin savaş esirlerine yaklaşımı ve Medine’deki Yahudi topluluklarıyla ilişkiler

Hz. Muhammed'in savaş esirlerine yönelik tutumu ve Medine'deki Yahudi kabileleriyle yaşanan gerilimler ile bu toplulukların şehirden uzaklaştırılması tarihi kayıtlara geçti. Mekke döneminde bazı Yahudi gruplarının varlığına dair işaretler de bulunuyor.

İslamiyet'in ilk yıllarında, Hz. Muhammed'in liderliğindeki Müslümanlar, Kureyş müşrikleriyle önemli bir mücadele verdi. Bedir Savaşı'nda zafer kazanan Müslümanların bu başarısı, Medine'deki Yahudi topluluklarında endişeye yol açtı. Daha önce anlaşma yapmış olmalarına rağmen Kaynuka Yahudileri ilk ihaneti gerçekleştirdi. Öte yandan, Mekke'nin fethiyle birlikte putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilirken, Mekke döneminde Yahudi varlığına dair bazı tarihi izler de bulunuyor.

PEYGAMBERİMİZİN ESİRLER HAKKINDAKİ TUTUMU

Kureyş, ummadıkları bir bozguna uğramışlardı. Çünkü bu işte haksızdılar. Onlar kervanı kurtarmak için harekete geçmişlerdi. Kervan kurtulmuştu. Ebu Süfyan kendilerine haber göndermiş ben sapa yollardan kervanı kurtardım, geri dönün demişti. Buna rağmen Ebu Cehil böyle bir çatışmadan vazgeçmemişti. Müslümanlar ise hak davası yolunda idiler. Müslümanlar Medine’’ye zaferle döndüler. Alınan esirleri, kurtuluş akçesi karşılığı, serbest bıraktılar. Bu parayı bulamayanlar Müslümanlardan 10 kişiye okuma yazma öğretmek şartıyla serbest bırakıldı. Peygamber Efendimiz esirlere iyi muamele yapılmasını ashabına tembih etti. Mekkeliler bu bozgun haberine inanamadılar. Bir avuç Müslüman’ın koca bir orduyu yeneceğini müşrikler hiç düşünmemişlerdi. Ancak ilahi güç ve yardım Allahın izniyle Müslümanların yanındaydı. Ebu Leheb üzüntüsünden öldü. Kadınlar siyahlara bürünerek yas tutmağa başladılar. Ebu Süfyan da aynı şekilde Müslümanlara olan hırsını artırdı. Ve böylece Uhud harbine hazırlandılar.

KAYNUKA YAHUDİLERİN MEDİNEDEN ÇIKARILMASI

Bedir zaferi Medine’deki Yahudileri kuşkulandırdı. Müslümanların gücü onların gözüne battı. Müslümanların aleyhine fırsat kollamaya başladılar. Yahudiler Müslümanlarla daha önce analaşma yapmışlardı. Fakat şimdi sözlerinden dönüyorlardı. İlk dönen de Kaynuka Yahudileri oldu. Bunlar savaşçı idiler, kendilerine güveniyorlardı. Müslümanlara Muharebenin ne olduğunu bilmeyen Mekkelilerle karşılaşmaya aldanmayın, eğer bizimle harb ederseniz, harbin tadını alırsınız, diyorlardı. Onun için Müslümanlar, Yahudilerin üzerine yürüdüler. Onlar kalelerine çekildi. Nihayet teslim oldular. ve bunlar Medine’den çıkarılıp Şam tarafına sürgün edildiler. Böylece Medine’den bir bela sürgün edilmiş oldular. Müslümanlar bir kadının Kaynuka pazarında hakarete uğraması bu kabile ile Müslümanlar arasında bardağı taşıran son damla olmuştur. Kaynukalıların yaptığı çirkin bir hakaretten dolayı Peygamber efendimiz endişelenmeye başladı. Yahudi kabilesinin hem okul, hem de, mahkeme olarak kullandığı Beytül midras’ın önünde onları İslam’a davet etti. Ancak Kaynukalılar bu çağrıyı olumsuz karşıladılar ve böylece Medine’den atıldılar.

MÜŞRİKLERLE SON KONUŞMALAR

Görüldüğü üzere Hz Peygamber yirmi üç yıllık Peygamberlik döneminde, başta kendi kabilesi Kureyş olmak üzere müşriklerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Mekke’nin Fethinden sonra Kureyşin ve daha sonra Hevazin ve Sakif gibi Arap Yarımadasının en kuvvetli kabilelerinin İslam’a dâhil olmasıyla putperestlik büyük ölçüde etkisiz hale getirilmiştir. Ancak müşrikler hala varlıklarını devam ettiriyorlar hac ve umre için Kabe yi ziyarete gelebiliyorlardı. Çünkü Kâbe yi ziyarete gelen kimselere engel olunmayacağı ve haram aylar esnasında kimsenin korku içerisinde bulunmayacağı şeklinde onunla müşrikler arasında antlaşma vardı. Bu süre siz ve genel antlaşmaların yanında özel ve süreli antlaşmalarda bulunuyordu. Sözgelimi Hz. Peygamber hicretin birinci yılından itibaren Medine’ye komşu müşrik kabilelerinin olumsuz tavırlarına engel olmak ve onlarla dostane ilişkiler kurmak gibi çeşitli sebep ve amaçlarla Damre, Müdlic, Gıfar, Eşca ve Cüheyne gibi Arap kabileleri ile antlaşmalar yapmıştı. Araplar arasında geleneğe göre anlaşmalar üzerinde başkan veya ailesinden birisi söz sahibi olabiliyordu. O nedenle Peygamberimiz Benim adıma bunu ancak ailemden bir adam yerine getirebilir diyerek Hz Ali ‘yi çağırdı: bu ayetleri ve içerdiği bazı hükümleri Mekke’ye gelen hacılara tebliğ etmek üzere onunla gönderdi.

YAHUDİLERLE İLİŞKİLER

Mekke döneminde nazil olan ayetlerde bir bütün olarak Ehli kitap’tan İbrahim ve Musa’nın sahifelerinden ayrıca bazı ayetlerde ‘de özellikle İsrail oğullarından bahsedilmesinden hareketle o dönemde Mekke’de bazı Yahudilerin bulunduğu ve ikamet ettiği anlaşılmaktadır. Bazı Yahudilerin Medine’den Mekke’ye geldikleri ve buranın halkı ve bazı ilişkiler kurduklarına ihtimal dâhilindedir. Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiğinde şehir halkının yarısı kadarı Yahudilerden oluşuyordu. Hicretten sonraki günlerde Peygamberimiz Yahudilere hoşgörülü davranmış, Medine Sözleşmesinde onları ümmet’in bir parçası olarak kabul etmiş ve antlaşmaya dâhil etmiştir. Onun bu olumlu tutumu karşısında daha hicretin birinci yılında Kaynuka Yahudilerden Abdullah b.Selam, ailesiyle birlikte Müslüman olmuştur. Daha sonraki zamanlarda İslam’a giren Yahudilerde mevcuttur. Hz Peygamber’in bütün bu iyi tutumlarına rağmen Yahudiler Müslümanları İslam’dan döndürmek için çeşitli faaliyetler içine girmişler, zaman zaman Kuran’ı Kerim’i alaya almışlar onu inkâr etmişlerdir böyle olmasına rağmen Peygamber Efendimiz birlik ve beraber yaşamayı teşvik etmiştir.

 Yazar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.