Sanat yönetmeni Çalışkan mesleğin zorluklarını anlattı

Sanat yönetmeni Çalışkan mesleğin zorluklarını anlattı

Sanat yönetmeni asistanı Nurefşan Çalışkan, sinema sektörünün ayrıntılarını gazetemize anlattı. Sinema emekçilerinin çalışma şeklini, ‘’Depar attıktan sonra aniden durmaya, durduğun yerde aniden depara kalkmaya’’ benzetti.

Çalışkan, çalışma saatlerinin esnek olduğu sinema sektöründe çalışanların karşılaştıkları zorlukları, artı eksi yönlerini ve yeni mezun sinema öğrencilerinin iş bulma olanaklarını da gazetemize değerlendirdi.
Sinema sektörü içinde tek bir alandan bahsedilmediğini söyleyen Çalışkan, ‘’İşin içine girince birçok alanda çalışmaya başlıyorsunuz. Fotoğraf da çekiyorsun, kurgu da yapıyorsun. Yüksek enerji gerektiren bir meslek diyebilirim. Çalışma saatleriniz esnek ve psikoloji olarak da sağlam olmak gerekiyor’’ açıklamalarında bulundu.

e2.jpg

PERDENİN ARKASINDA İŞLER FARKLI

Proje bazlı çalıştığını söyleyen Çalışkan, ‘’Sinema, dizi sektöründe çalışmak sanıldığının aksine zor. Eğlenceli yönleri var, iş öğreniyorsunuz ve yeni tecrübeler ediniyorsunuz. Bir film ortalama 90 dakika sürüyor. Perdenin arkasında ise aylarca sürüyor. Esnek çalışma saatlerini önceden kabullenmeniz gerekiyor. Koşuşturmadan birçok şeyden feragat ediyorsunuz. Sevdiklerinize vakit ayıramıyorsunuz. İşiniz hobiniz oluyor. Zorluklardan biri de, genelde tasarım gerektiren işlerde saatli çalışma sistemi geçerli olmuyor. Bazen bir işi yetiştirmek için gece gündüz çalışıyorsun, revizeler ve değişmesi gereken birçok faktör devreye girebiliyor. Tabii ücretlendirmeler buna göre ayarlanmalı fakat eninde sonunda kendi ellerinle pişirdiğin bir ürünün ortaya çıkması tasarımcıyı, sanatçıyı en keyiflendiren durumlardan biri. ‘Evet, çok yoruldum fakat buna değdi’ dediğin an işinde en tatmin olduğun an oluyor. Özellikle bir şey tasarlamak ya da üretmek o işe değer katıyor. Film izlenirken ciddi ilgilileri hariç, işte asistan burada nasıl yorulmuştur, işte eve saat kaçta girmiştir, neye üzülmüş neye sevinmiştir gibi soruları sormuyor. Yine de bir yapımda emeğinizin olması tüm yorgunluğa değebiliyor’’ şeklinde konuştu.

e4.jpg

İSVİÇRE ÇAKISI OLMALISINIZ

Sette herkesten bir şeyler öğrendiğini söyleyen Çalışkan, ‘’Tam anlamıyla İsviçre çakısı olmak zorundasınız. Sizden tek bir iş yapmanızı istemeyebilirler. Kurgu da yaparsınız, fotoğraf da çekersiniz. Zamanla işe alışıyorsunuz. Pratiği öğreniyorsunuz. Önemli olan kendinizi gösterip, bir sonraki projelerde çalışmayı hedeflemek. Setlerde sürekli çalışanlar bu duruma alışıyor. Yemeye içmeye, doğru saatte uyuyup kalkmaya programlanıyor vücudunuz. Pes ettiğiniz zaman piyasada elenirsiniz. Sinema sektöründe işi bulmak zor kaybetmek çok kolay’’ dedi.

e5.jpg

TAM DA İSTEDİĞİN YERDESİN

‘’ ’Ne olmak istiyordum ve şimdi neredeyim’ sorularını kendime sık sık soruyorum’’ diyen Çalışkan, sanat asistanlığı mesleğini seçme sürecini şu cümlelerle açıkladı: ‘’Fotoğraf çekmek aşırımı ilgimi çekiyordu bu yüzden kendimi bu alanda geliştirmeye başlamıştım ve hala daha geliştiriyorum. Aynı zamanda görüntü ve sanat yönetmenliği düşündüm nihayet sanat ağır bastı ve gerek okurken gerekse mezun olduktan sonra bu alana yoğunlaşmaya çalıştım. Karar vermek ve o karara sadık olmak insanı gerçekten mutlu ediyor, istediğin şeyi tam olarak bulabildiysen. Okurken çalışmaya başladım, fakat bu işler damdan düşer gibi olmuyor. Spesifik olarak alanıma girmeyen fakat medya ağırlıklı işler yaptım. Bunları yaparken fotoğraf, kurgu ve kamerayla hep iç içeydim. En son bir dizi setinde sanat asistanı olarak çalışmaya başladım ve o zaman sürekli olarak kendime sorduğum soru olan ‘ne olmak istiyordum ve şimdi neredeyim’ sorusunun cevabı, ‘işte tam da istediğin yerdesin” oldu. İnanın bu sözlere en çok sette ve en zor geçen zamanlarda ihtiyaç duyuyorsunuz. Bir çeşit motivasyon. Bu işte kendimi hala yeni hissediyorum. Öğrenmem gereken çok şey var. Her geçen gün kendi alanımdaki yenilikleri keşfediyorum.’’

YENİ MEZUN ARKADAŞLAR KARAR VERMELİ

RTS (Radyo Televizyon Sinema) mezunları ne yapmalı, öncelikli olarak ‘karar vermeli’ diyen Çalışkan, ‘’RTS sektörü çok geniş bir yelpazeye sahip. Bir ajansta medya üzerine yoğunlaşmak, editörlük, art direktörlüğü vb. alanların hepsi RTS mezunlarına hitap edebilecek bir alan. Bence bu bölümden mezun olan herkes yönetmen ya da bir görüntü yönetmeni olmamalı diye düşünüyorum. Bazı şeyler için tutkuya ve özel ilgiye ihtiyaç var. Metropole göre küçük şehirlerde iş olanakları daha az. Evden çalışma gibi imkânları da değerlendirebilirler. Kendilerini geliştirecek araç, gereç ve programlar üzerinde sürekli pratik yapmalılar’’ diyerek cümlelerine son verdi.

Mikail Karaman/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum