Soğuk Savaş sonrası değerlendirildi

Soğuk Savaş sonrası değerlendirildi

Ankara Politikalar Merkezi Başkanı E. Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan, Soğuk Savaş Dönemi sonrasında dünyada pek çok coğrafyanın nefes aldığını belirtirken, Türkiye’nin yanı başındaki krizler nedeniyle bu rahatlama furyasına dahil olamadığını söyledi.

Ankara Politikalar Merkezi Başkanı Emekli Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Küresel Politika Topluluğu’nun daveti üzerine Hariciye Sohbetleri programına katıldı. Ceylan etkinlikte dinleyicilere diplomatik tecrübelerinden bahsetti. İki kutuplu dünya düzeninin sona ermesinden sonra ülkelerin aralarındaki temas ve iş birliğini artırdığını söyleyen Emekli Büyükelçi, Türkiye’nin o dönemdeki rahatlama ortamına dahil olamadığını şu ifadelerle anlattı:

“1990-2000 dönemine baktığımızda aslında dünyada bir umut ışığı belirmişti. Berlin Duvarı yıkılmıştı. Ardından önce Varşova Paktı dağıldı, sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldı. Yeni bir düzen karşımıza çıktı. İki kutupluluk son bulmuştu. İki kutupluluk son bulduktan sonra her iki kutuba mensup ülkeler aralarındaki temas ve iş birliklerini artırmaya yöneldiler. Bir yerde dünyanın birçok coğrafyası nefes aldı. Biz tam alamadık Türkiye’de. Çünkü bizim etrafımız biraz sorunlu bir coğrafya. Yani istikrarsızlıkların ve çatışmaların bitmediği bir coğrafya. Soğuk Savaş döneminde de böyle oldu. Soğuk Savaş daha bitmemişken Birinci Irak Krizi patlak verdi, Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesi ile birlikte. Arkadan Balkan Krizleri başladı. Bunlar bizim hemen yanı başımızda olan hadiseler. Karabağ’da sıkıntılı bir dönem oldu, savaş oldu Azerbaycan ile Ermenistan arasında. Ortadoğu’daki birçok istikrarsızlığın da Türkiye’yi etkilediği bir dönem bu. Dolayısıyla biz tam anlamıyla nefes alamadık.”

ara21.jpg

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ NİSPETEN İSTİKRARLI BİR DÖNEMDİ

Soğuk Savaş döneminde ülkelerin yaptıkları hataların sonucuna katlanmak istemediği için dengeli bir politika izlediğini söyleyen Ceylan, “Dünya geneline baktığınızda iki kutupluluğun bitmesi yine de iyiydi. Sanki iş birliğinin ön plana geçip uluslararası ilişkileri olumlu yönde etkileyeceği gibi genel bir kanaat oluştu. Tabii bu aynı zamanda bugün küreselleşme diye tarif edilen bir dönemin de kapısını araladı. Küreselleşmenin ilk köşe taşları döşenmeye başladı. Dolayısıyla 2000’e kadar aslında bölgesel bazı krizler ve çatışmalar hariç genel anlamda bir istikrardan bahsetmek mümkün ama şunu da söyleyebiliriz, aslında Soğuk Savaş dönemi de istikrarlı bir dönemdi (gülüyor). Çünkü herkes ne yapacağını biliyordu. Hangi bloğa dahilseniz, aşağı yukarı o bloğun kuralları belliydi, riayet ediyordunuz. Büyük çaplı çatışmada yoktu ortada. İşte iki kutup birbirini dengeleyecek, birisi çok büyük hata yaparsa bunun sonucunun ne olacağını biliyor. Dolayısıyla o sonuca katlanmak istemiyor. Elbette o dönemde de batı dünyasında krizler patlak verdi, doğu bloğunda da krizler oldu ama kutuplar arası ilişkiler nispeten istikrarlı bir zemin üzerinde yürüyordu. İki kutuplu dünya düzeni bitince yeni bir düzene geçildi. Kutup kavramı nereye doğru evrilecek bundan kimse emin değildi. Bir belirsizlik dönemi yaşandı. Fakat çatışmaya ve gerginliğe dayalı bir iki kutuplu düzenin sona ermiş olması bir yerde bir nefes almaya imkan tanıdı. Yalnız bu nefes fazla uzun sürmedi maalesef.” dedi.

ara-001.jpg

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NA GİRMEK İSTEYEN GENÇLERE TAVSİYELER

Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmak isteyen genç adaylara tavsiyelerde bulunan Mehmet Fatih Ceylan şöyle konuştu:

“Şimdi Dışişleri Bakanlığı’na girmek isteyenler için söylüyorum. İki aşamalı bir sınavdan geçiyorsunuz. Bunlardan bir tanesi yazılı sınavdır. Orada hem Türkçe kompozisyonunuz yani dil bilginiz hem de yabancı dil bilginiz ölçülür. Her iki dilde de kompozisyon yazdırılır ve çeviriler yaptırılır. Elbette Türkçeden Türkçeye çevirmiyorsunuz. Bunda başarılı olduğunuz taktirde, bu bir barajdır, sözlü sınavlara geçersiniz. Orada çok çeşitli alanlarda, işte devletler hukuku, devletler özel hukuku, medeni hukuk, borçlar hukuku, anayasa hukuku, uluslararası ilişkiler gibi konuları içeren önünüze kocaman bir kutu koyarlar. Kutunun içinden bir zarf çekersiniz ve onun içinde bir soru çıkar. Saydığım her alandan olabilir bu. Bunu detaylıca anlatmanızı isterler sizden. Eskiden her bir konudan ayrı ayrı bir zarf çektirirlerdi. Her konudan bir soruyu açıklamak zorundaydınız. Şimdi öyle değil, bütün bu alanları bir araya getiriyorlar, kocaman bir kutu koyuyorlarmış benim en son aldığım bilgiye göre. Oradan herhangi bir alandan seçiyorsunuz. O konuyu açıyorsunuz kendiniz okuyorsunuz, soruyu soruyorsunuz. Sonlara doğru sizden bildiğiniz yabancı dil ile de anlatmanız istenebiliyor.”

atra3.jpg

DİPLOMASİ İŞİ UZUN BİR KARİYERDİR

Diplomasi işinin bir kariyer mesleği olduğunu ve her aşamasından geçilmesi gerektiğini vurgulayan Ceylan, “Bütün bu aşamaları geçtiniz diyelim, bu bir kariyerdir. Önce aday meslek memuru olursunuz. Sonra aday meslek memurluğunuz asli memurluk olarak değişir. Yani ateşe unvanı alırsınız. Bunun bir ötesi üçüncü katiptir. Bir ötesi ikinci katiptir. Bunların hepsinin geçiş süreleri bellidir. Sonra bir başkatiplik sınavı yapılır, epey zorlu bir sınavdır. Beşinci yılınızı tamamladıktan sonra bu sınava alınırsınız ve her tür konu çıkabilir karşınıza. Ciddi bir sınavdır. Ondan sonra merkezdeki tanımlarıyla şube müdürü olursunuz, daire başkanı olursunuz, genel müdür yardımcı olursunuz, genel müdür olursunuz. Genel müdür olmak için mutlaka büyükelçilik yapmak zorundasınızdır. Eskiden müsteşarlık ve müsteşar yardımcılığı vardı. Şimdi bunlar kaldırıldı. Bakan ve bakan yardımcısı var ama eskiden biz bu aşamaları geçmeden o tür unvanlara ulaşamıyorduk. Şimdi işler biraz değişmiş durumda. Dolayısıyla o faslı ne söylesem yanıltıcı bilgiler verebilirim ama bir tek şeyi biliyorum. Bu meslek bir kariyer mesleğidir, yani her aşamasından geçmek zorundasınız.” ifadelerini kullandı.

BÜYÜKELÇİ OLUNCA İŞ BİTMİYOR

Diplomasi kariyerinde üst basamaklara çıktıkça sorumluluğun daha da arttığını belirten Mehmet Fatih Ceylan, “Büyükelçi olana kadar böyledir, sonra büyükelçi oldum diye de her şey bir anda bitmez. Sorumluluklarınız daha da fazla artar. Çünkü gittiğiniz ülkede veya kuruluşta herkes dönüp sizin ne söylediğinize bakar. Kullanılan söylemin, başvurulan kelimelerin ve kavramların çok önemi var. Çok dikkatli kelimeler seçmek zorundasınız. Her bir kelimenin bir ifadesi olabilir. Onun için yabancı dilinizin çok kuvvetli olması lazım. Çünkü yabancı dil ile meramınızı anlatacaksınız. Diplomasinin dili farklıdır. Usturuplu bir dil lazım, dengeli bir dil lazım, ölçeği çok iyi tutturulmuş bir dil lazım ve karşı taraf ile hangi dilde iletişim kuruyorsanız o tarafı ikna edecek kelime ve kavramların kullanılması önem taşıyor. Bu sizin başarınıza katkı sağlar. Dediğim gibi bugün çok çeşitlenmiş, kapsamı genişlemiş, içinde birçok renk barındıran bir diplomasi yelpazesinden bahsediyoruz. Artık klasik diplomasi kavramlarıyla bugünün dünyasını açıklamaya çalışmak yeterli olmaz.“ diye konuştu

Furkan Göktürk Yılmaz/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.