Üç Nesilden Beri Kuruyemişçi

Üç Nesilden Beri Kuruyemişçi

Ankara’nın kuruyemişte tanınmış markalarından biri olan ‘Ünal Kuruyemiş’e konuk olduk. Ünal Kuruyemiş’in sahibi Mustafa Fazıl Erbil sorularımıza samimi cevaplar verdi. Erbil, 3. nesil olarak bu işi devam ettirdiğini söylerken başarılarının altında ise tüm

ADEM GÜRSOY - HABERVAKTİM

-          Kendinizden Bahseder misiniz?

İsmim Mustafa Fazıl Erbil. Bu iş dede mesleği, dedemden babama, babamdan da bana geçen bu meslek 3 nesildir devam ediyor. Ünal Kuruyemiş 1956 yılında kuruldu. Bu işin ilk adımı Saman Pazarı’nda atıldı. Daha sonra babamlar, babamlardan da ben bu işi devraldım, şu anda 3. kuşak olarak bu işi götürüyorum. 1991 yılına kadar toptan satış yaparken o yıldan itibaren perakende satış yapmaya başladık. 1991 yılında ilk şubemizi Bahçelievler 7. caddede açtık. Ondan sonra bugün itibariyle 41 mağazaya ulaştık. Bugün 13 bin m² kapalı alanda hizmet veriyoruz. Bu bünyede 3 şirketimiz var. Ünal Kuruyemiş’in yanı sıra Samer ve Anker olmak üzere iki şirketimiz daha var. Samer toptan çalışıyor. Piyasadaki kuruyemişçilere toptan dağıtım yapıyor. Anker ise dağıtım ağımız yani distribütörlüğümüzü yapıyor.

 

-          41 Mağaza Sadece Ankara’da mı, Farklı İllerde de Şubeniz Var mı?

41 şubemizin hepsi Ankara’da, başka illerde şubemiz yok.

 

-          Kaç Üretim Merkeziniz Var?

Sincan 1. Bölge Organize Sanayi’de 13 bin m² kapalı alana sahip olmak üzere 1 üretim merkezimiz var.

 

-          Dışarıya Mal İhraç Ediyor musunuz?

Hayır sadece Ankara’da faaliyet gösteriyoruz. 10 yıl önce dışarıya mal ihraç ediyorduk ama şu anda maliyetlerin yüksek olması ve Türkiye’de üretilen mahsülün yetersiz olması nedeniyle mal ihraç edemiyoruz. İç piyasada kuruyemiş ürünlerinin üretimi az. Arzın az olması bu sene kuruyemiş fiyatlarını uçurdu. Ayrıca dışardan talep az oluyor.

 

-          Bunun Nedenleri Sizce Ne Olabilir?

Doğal şartların yanı sıra tarım teknolojisinin yetersiz olması. Burada en büyük etken köylünün kendini çağın şartlarına yönünde geliştirememesi. Şimdi bakıyoruz tarımla uğraşan köylüye hala dedelerinden, babalarından kalma yöntemlerle tarım yapmaya çalışıyorlar. Mesela don olayı oluyor, ağaçlara aşı yapıyorsunuz ağaç 1 ay sonra çiçek açıyor. Ne var ki tarımla uğraşan insanların bu tür teknolojik, bilimsel çözümlerden haberi yok. Bunları yapmayınca köylüler nasibimiz yokmuş değip şartlara boyun eğiyorlar. Bu da üretimin azalmasına neden oluyor. Böylece iç piyasada talep fazla ve üretim az olunca fiyatlar uçtu. Türkiye’de bana göre bir de şu problem var. Üreten bir toplum olmaktan çıkıp tüketen bir toplum haline geldik. Üretici hakkını alamadığını düşünüyor ve üretmiyor. Mesela köylüler hakkını alamadıklarını düşündükleri zaman üretmiyorlar bir yerde onlar da haklı.

 

-          Sizce Köylü Hakkını Alamıyor mu?

Şimdi şöyle bir şey var. Bir çiftçi eğer işini düzgün yaparsa her zaman para kazanabilir. Köylü de artık köyde durmak istemiyor. Köyden şehirlere ciddi bir kayma var. Köyde kalıp bu işi hakkıyla yapan ve aklını kullanan çiftçi her türlü hakkını alır. Bir de eskiden alın teri işçilik vardı, şimdi ise akıl teri işçilik var. O yüzden akıllı hareket eden işine yatırım yapan kazanıyor. Burada bizlerin de eksiklerimiz var bu konuda çiftçiden ürün talep edenler için girişimler de bulunmamız lazım ama şu anda Türkiye’de şartlar ağır. Yani genel olarak tarımda ciddi problemler var.

 

-          Devletin Bu Problemlerin Çözümüne Yönelik Çalışmaları Var mı?

Devlet destek veriyor ama bana göre verilen bu destek doğru kullanılmıyor. Burada verilen desteğin denetlenmesinde de eksikliklerin olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla verilen desteklerin altı doldurulmuyor. Bu destekleri doğru kullananlar yok mu tabi ki var.  Mesela Eskişehir’de ben biliyorum bin dönüm iki bin dönüm arazilere ceviz, badem ve benzeri ürünler ekiyorlar ve verilen destekleri doğru kullandıkları zaman kazanıyorlar. Ancak verilen destekler doğru yere gitmediği zaman kazanç ta olmuyor. Ziraat mühendisleri bile oturduğu yerden mühendislik yapıyor. Toprak numunelerini ofisine istiyor. Avrupa’da bu böyle değil mühendisler giyiyor tulumlarını çalışmalarını tarlada yerinden yapıyorlar.

 

-          Türk Toplumunda Kuruyemişin Özel Bir Yeri Var mı?

Türkiye’de toplum kuruyemişi seviyor. Toplumumuzda çayın nasıl özel bir yeri varsa çayın yanın da en güzel giden atıştırmalık. Dolayısıyla çayın nasıl özel bir yeri varsa kuruyemişin de özel bir yeri var. Kuruyemiş artık hediyelik olarak da Türk toplumunda kullanılıyor. Biz de bu yönde bir çalışma yaptık. Özel hediye kutuları hazırladık, sadece Ankara’da faaliyet gösterdiğimiz için ‘Ankara Hatırası’ adını verdiğimiz kuruyemiş hediye paketleri hazırladık. Ayrıca toplumumuzda şekerlemenin de önemli bir yeri var. Özellikle bayramlarda ikramların başında geliyor.

-          Ramazan ve Bayramların İşlerinize Önemli Bir Etkisi Var mı?

Ramazan ayı ve bayramlar bizim için önemli günler. İşlerimize ciddi oranda katkısı oluyor. İşlerimiz bu günler de açılıyor. Satışlarımız ciddi oranda artıyor. Ancak eski Ramazan ve Bayramlar yok. Bu günlerde satışlarımız önceki yıllara göre azalıyor. Çünkü artık insanlar Ramazan’ı Ramazan gibi bayramı da bayram gibi değerlendirmiyor. Bugünler insanlar için artık tatil fırsatı olarak değerlendiriliyor. İnsanlar sürekli bir çalışma içerisinde ve bayramlardaki birkaç günlük arayı bayram olarak değil de dinlenme ve tatil olarak görüyorlar. Dolayısıyla o eski ikram iltifat kültürü zayıfladı. Bu da yıldan yıla bu günlerde satışlarımızın düşmesine neden oldu.

 

-          Şubelerinizi Kendiniz mi Açıyorsunuz, Bayilik mi Veriyorsunuz?

Biz de franchising yok. Şubelerimizin tamamında kendi personelimiz çalışıyor. İsim hakkı da vermiyoruz. Ürünlerimizi de sadece kendi mağazalarımızda satıyoruz. Başka kuruyemişçilere ürün vermiyoruz. Franchising sisteminin kısa vadede doğru ama uzun vade de markaya zarar verdiğini düşünüyorum. O yüzden bu sisteme sıcak bakmıyoruz.

 

-          Sosyal Sorumluluk veya Kamu Yararına Çalışmalarınız Var mı?

Biz firma olarak çalışanlarımızın tamamıyla birlikte bir aile olma kültürü oluşturmaya çalışıyoruz. Bu doğrultu da çalışanlarımızın çocuklarının eğitim sorumluluğunu üstleniyoruz. Bu yönde onların eğitim masraflarını karşılamak için burs imkânları sağlıyoruz. Ayrıca özürlü öğrencilerin kermesleri oluyor. Oralara ücretsiz kuruyemiş gönderiyoruz ve kermeslerde satarak kendi harçlıklarını çıkarıyorlar. Burada tabi bizim ismimiz de duyulmuş oluyor.

 

-          Müşteri Memnuniyetini Nasıl Ölçüyorsunuz?

Danışma hatlarımız var, internet sitemiz de dilek şikayet bölümlerimiz var direk iş yerlerindeki personelimizle müşterilerimizin herhangi memnuniyetsizliği karşısında hemen hatamız kusurumuz varsa telafi etmeye çalışıyoruz. Böylece tespit edilen hatalar olursa burada incelemeye alınıyor ve bunlar kendi kalitemizin artmasına da yardımcı oluyor. Biz kalite odaklı çalışıyoruz. Bu tür şikayetleri de ciddiyetle takip ediyoruz. Zaten rekabetin de kalite odaklı olmasını amaçlıyoruz. Bu sadece biz de değil tüm her yerde böyle olmalı. Biz bu yönde de bir çalışma yaparak ‘Kuruyemiş Kuruyemişçiden Alınır’ diye bir slogan oluşturduk. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum