Birincisi paralel yapıya mensup, ya da hükümetin karşısında birleşen darbe severler İstanbul’un Avrupa yakasını kendilerine ülke olarak ayırmış olacaklardı. Onların ülkesi Avrupa yakası olacak, Anadolu yakası ile aralarında köprüler güvenli bir çizgiyi teşkil edecekti.

Daha sonra DEAŞ-PYD güçlerine ön hazırlık yapacak olan FETÖ mensubu Savaş uçakları sınır boylarını bombalayıp bu kişilerin Türkiye’ye girmesi sağlanacaktı. Suriye-Irak ve İran bölgelerinden hızlı bir şekilde ülkenin içerisine girmeye çalışan bu örgütler, dünyaya Türkiye pastası ihaleye açılmıştır, duyan koşsun tarzında bir senaryo oluşturulacak, sömürge seven ülke mensupları bir anda oklarını, füzelerini Türkiye’ye çevirecekti. Yukarıda Rusya Karadeniz bende diyerek, adeta son savaş dönemindeki Balkanlar takıntısını tekrar canlandıracak, Akdeniz’e İtalyanlar musallat olacak, Doğu bölgelerinden başlayan DAEŞ-PKK-PYD-FETÖ saldırısı Sakarya-Kocaeli’ye kadar sürecekti. Tabi buraya kadar ilerlerken önlerine gelen bütün insanlar öldürülecekti, ya da biat edilmeleri istenecekti.

Sonra ne mi olacaktı, İşin ta başından beri ortasında olan ABD ve NATO demokrasi gereği, ülkenize demokrasi getireceğim diyerek bu zamana kadar Ortadoğu ülkelerine yaptıklarını yapacaklardı da, halkı hesaba katmadılar, Allah’ın tuzakları bozan olduğunu unutarak, halkı unuttular. Liderin ferasetini unuttular.

Buraya kadar gayet normal bir seyir halinde ilerledik fark ettiyseniz. Asıl söylemimizin, dillendirdiğimizin bundan sonra başladığını ifade etmeliyim. Hani bu her defasında bir ülkeye çöreklenen dış mihrakların en çok kullandığı cümleye, yıkarak, bölerek size demokrasi getiriyoruz dedikleri o garip söze... Avrupa ve NATO yıllardır üzerimizde bir siyaset geliştiriyor. Adına çoğu zaman eksik demokrasi, eksik ifade özgürlüğü anlamları yüklüyor. Bu darbe kalkışmasının kilit ifadesi ise getirilecek olan demokrasi kavramıydı. Fakat Darbe kalkışması karşısında dimdik duran o kahramanlar demokrasi kavramı için sokaklara çıkmadılar. Demokrasi içi boşaltılmış bir algı şeklini alıp, işgal edilecek bütün ülkelere karşı kullanılan bir silah halini almıştır. Bu sebeple şunu çok iyi anlamamız lazım... Biz demokrasi için şehit olmadık, biz vatanımız elden gitmesin, dış mihraklar vatan toprağımı çiğnemesin diye şehit olduk diyen 15 Temmuz şehitlerinin söylemek istediği bir şey olsaydı bu cümleler olurdu diye düşünüyorum.

Bu sebeple demokrasi şehitleri kavramını kabul etmediğimi, vatan şehitleri kavramının daha yerinde olduğunu düşünüyorum. Demokrasi kavramı Mehmet Akif Ersoy'un yazmış olduğu o güzel dizelerde şehitlerden daha fazla geçmiş olsaydı, belki ikna edile bilirdim... Vatan şehitlerine, selam olsun...