Uğur duyan

Uğur duyan

İttifaklar ve arayışlar

İttifaklar ve arayışlar

24 Haziran'ın hemen ardından gündeme gelen yerel seçimlerin ileri bir tarihe alınması ihtimali, meçhule doğru yelken açmışa benziyor. Ancak siyaset denizinde sular yeni ısınmaya başladı. Ve bizi bekleyen başka gündem başlıkları var. Türkiye 31 Mart yerel seçimlerine doğru hızla yol alıyor. Güç birlikteliğini artırmak isteyen iktidar bloku ve Haziran seçimlerinden sonra parçalanan muhalefet bloku -ki artık bir blok olabilirler mi orası bilinmez-, yeni ittifakların ve arayışların eşiğinde... Siyasete, rasyonel ve realist bakmak gerekir. Çünkü 'siyaset' dediğimiz kavramsal alan, sosyolojik anlamdan beslenen 'toplumsal' alanın gölgesidir. 
*        *        *        *        *        *        *          
Şimdilik siyasetin ana gündem maddesi gibi duran ittifakları ve arayışları anlamak için filmi bir az başa sarmamız, 80'lere ve 90'lara kadar uzanmamız gerekecek. Merkez siyasetin krizi; 80'lerin sonunda başlasa da, dışavurumu 90'ların ortasını buldu. 12 Eylül sonrası ekonomide izlenen ve dış dünya ile bütünleşme sürecini pekiştireceği vazedilen neo-liberal uygulamalar, DP-AP çizgisindeki klasik sağ hegemonyanın anlam krizini aşmasına yetmedi. ABD ve Avrupa'da yükselişe geçen yeni sağ siyasetten temin edilen yapı malzemelerini kullanan merkez sağ ANAP'ın öncülüğünde, toplumsal alana nüfus etmeye çalışıyordu. Ancak toplumsal merkez değişmeye başlamıştı. 80'lerdeki göç dalgası, büyük kentlerin sosyolojisini değiştiriyordu: Merkezi oluşturan bileşenler dağılıyor; göç, kentlerde yeni toplumsal tabakalar oluşturuyordu. Kent kültürüne adapte olmaya çalışan kesimler, onların uyum problemleri, kendilerine karşısında yeni alanlar açamaya çalışan kesimler arasındaki uçurum açılıyordu. Uçurum, göç dalgası ile gelenlerin ayrıksılıkla çekingenlik arasında salına uyum süreçleri kadar onların ayak uydurma süreci karşında dışlayıcı tutum sergileyen kesimlerin de sayısını arttırdı.
Yaşanan bu süreç, büyük kentlere göçle gelen, kente adapte olmaya çalışan ve nüfusun önemlice bir kısmını oluşturan toplumsal kesimlerin bir süredir kendisine hitap etmeyen genel siyaset kurumlarından çok yerel siyaset kurumlarına yönelmesini sağladı. Tüm bu etkenler, 90'ların ortasında Refah Partisi ile MHP'nin yükselişe geçmesiyle yeni bir sahaya girdi. Ayrışan toplumsal alanda birleştirici bir siyasetin izleyen RP, dışlananlardan destek görürken; MHP, ülkücülüğü bir üst kimlik olarak tutup, geniş bir milliyetçi zemin üzerinde yükselmeye başardı. Tüm bu gelişmelere karşın merkez siyasetteki anlam krizi sürmekteydi. Yerel siyaset alanında güçlenerek, toplumsal alana vurgu yapan ve sosyolojik gerçeği de göz önünde tutarak yükselişe geçen bir diğer hareket 2001'de kurulan AK Parti oldu. AK Parti, 90'lardaki anlam krizinden kaynaklanan merkez siyasetteki boşluğu, on yıllar içinde toplumsal alanın merkezine yürüyerek yeni bir toplumsal merkez oluşturan geniş kitlelerin desteğini sağlayarak doldurdu. Sıklıkla dile getirilen merkez sağ oylar, 90'ların ortalarından 2000'lerin başına kadar klasik sağ siyasetin hegemonya ve anlam krizi içinde zamanla kayboldu. 2007'deki genel seçimlerin son çıkış yapmaya çalışan merkez sağın bir etkisinin kalmadığı görüldü.
*        *        *        *        *        *        *          
Bugüne gelirsek; AK Parti, siyasetteki anlam krizini aşarak, yeni bir merkez kurmayı başardı. Yeni siyasi merkez, AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu sağ-milliyetçi-dindar oyların etrafında şekillenmeye başladı. Tabanda başlayan birleşme, bugünkü 'Cumhur İttifakı'nın da temellerini attı. 2011'den itibaren her seçimden sonra karşımıza çıkan üç rengin hâkim olduğu Türkiye haritası, her üç bölgenin kendi sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine oranla oluşan talepler ve beklentiler doğrultusunda şekillendi. Devletten ya da siyasi iradeden muratları farklı olan bu üç kesim içinde; kamuoyunun ağırlıklı bölümünü oluşturan kesimin talep ve istekleri doğrultusunda, yeni siyasi merkez, yani AK Parti ve MHP etrafında toplan sağ oylardan müteşekkil, bir blok resmileşerek, 'Cumhur İttifakı' meydana geldi. Yani, toplumsal ve tarihsel süreç içinde AK Parti'nin etrafında şekillenen ve zamanla MHP'yi de bu alana çekerek, hem yeni bir toplumsal merkez hem de yeni bir siyasi merkez oluştu. Bu doğrultu da baktığımızda aslında yerel seçimlerde de yenilenen ittifak çağrısı, Cumhur İttifakı için mümkün olabilir gözüküyor.
Gelelim Millet İttifakı'na yazımızın başında, "Haziran seçimlerinden sonra parçalanan muhalefet bloku -ki artık bir blok olabilirler mi orası bilinmez-, yeni ittifakların ve arayışların eşiğinde..." demiştik. MHP'den kopan İYİ Parti'nin yoğunluklu olarak büyük kentlerde oy aldı. Bu kentlerde 90'lardan itibaren yükselişe geçen ülkücülüğün bir üst kimlik vazifesi görerek, milliyetçiliğin her türlüsünü kucaklaması da belli bir zemin oluşturdu İYİ Parti için. Ancak, İYİ Parti'nin temel iddiasın olan merkez sağ oylara talip olma iddiası, her iki merkezin de yer değiştirmesi ile çürümüş oldu; bu yüzden de CHP'den kopan ulusalcı oyları çekmeyi başardı. 
Üç benzemez olarak ortaya çıkan 'Millet İttifakı'nda toplumsal zemindeki kesişim alanları, sadece CHP tabanının bir bölümü -o da daha çok ulusalcı zeminden- ile kentlerdeki sağ milliyetçi ve ülkücü oylardan oluşan İYİ Parti arasında var. Bu da AK Parti ve MHP arasındaki doğal ittifakın; 'Millet İttifakı' bileşenleri arasında olmadığını gösteriyor. Buradan hareketle de muhalefet bloku içindeki ittifak arayışlarının 24 Haziran benzeri sonuç doğuracağı aşikâr.
31 Mart Yerel Seçimlerinde olası bir ittifakı etkileyecek temel faktör, 16 Nisan ve 24 Haziran'dan gördüğümüz gibi, 'siyasal' merkezin 'toplumsal' merkezden alacağı güçtür.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR