Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Karabağ’dan Kırım’a İstiklal

Karabağ’dan Kırım’a İstiklal

Rusya’nın 1500 yıllık Türk yurdu Kırım’ı işgalinin üzerinden 7 sene geçti. Rusya bu zaman zarfı içerisinde Kırım Türklerini tamamen yutmaya çalışırken aynı zaman Ukrayna’ya da saldırmaya devam etti. Bu geçen 7 sene Rusya-Ukrayna ekseninde “hibrit savaş” olarak nitelendirilse dahi Rusya’nın çoğu zaman silahlı gücünü de kullandığı unutulmamalı. Ortaokul yıllarımızdan bu yana bize Rusya ile ilgili anlatılan en önemli mevzu Rusların sıcak denizlere inme gayretidir. Rusya’nın Kırım işgalini sadece “Sivastopol Limanı” üzerinde değerlendirerek tek neden olarak bu gayreti gösteremeyiz. Rusya sınırında hiçbir zaman kendi öz benliğiyle yaşayan zinde bir Türk topluluğu istememektedir. Bunun için Rusya’nın Kırım işgalinin askeri, ekonomik tarafları olduğu gibi tarihi bir tarafı olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir.

Türkiye, Rusya’nın Kırım’ı işgali sırasında, Kırım’ın yanında, maalesef aktif bir rol üstlenemedi. Bugünden bakıldığında devletin içindeki cerahatin dışa atılmaya çalışıldığı o yıllarda Kırım meselesi yeterince gündeme taşınamadı. Fakat bugünkü konjonktür o zamankinden çok daha farklı… Türkiye, Azerbaycan-Ermenistan savaşında –ki bu Rusya’ya karşı da önemli bir mesaj- verdiği destekle Karabağ’ın istiklalinde çok önemli bir role sahipti. Özellikle devlet başkanları nezdinde sergilenen bu birliktelik Karabağ’ın kurtarılmasının yanında Türk Dünyası içinde önemli bir umut ışığına dönüştü. Ayrıca Sn. Cumhurbaşkanımızın, Suriye üzerinden Rusya ile yaşadığımız gerilim sürecinde yaptığı Ukrayna ziyaretinde “Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımadığını” açık açık beyan etmesi konunun Türkiye açısından nereye denk düştüğünün en önemli göstergesidir.

Bugün de Rusya’nın da tavrına bağlı olarak, Ukrayna’nın çağrısıyla NATO’nun sıcak müdahalesi gündemdeyken Türkiye’nin Kırım meselesini sıcak tutması elzemdir. Biz ne NATO’ya ne Rusya’ya bel bağlamadan “Vatan Kırım”ın işgalden kurtarılması yolunda çaba sarf etmek mecburiyetindeyiz. Biz kafamızı ne kadar kuma gömsek de Kırım’ın da Karabağ gibi bizim iç meselemiz olduğu gerçeğinden kaçamayız! Bölgede bu kadar sıcak gelişmeler yaşanırken Kırım Türklerini Rusya ve NATO arasına sıkıştırmamalı ve diplomatik olarak gelişmelere müdahale etmeliyiz. Eğer Türkiye bu konu da kararlı davranır ise 30 yıl sonra kavuştuğumuz Karabağ gibi Kırım’a da kavuşmamız mucize değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR