İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Lgbt ülkemizde hangi yaş grubuna kadar indi?

Lgbt ülkemizde hangi yaş grubuna kadar indi?

LGBT’yi artık ne bilmeyen kaldı ne de duymayan. Ne olduğunu ne anlama geldiğini anlatmamızın son derece yersiz olduğunu düşünüyorum.

Ülkemiz de bu sapkınlar topluluğu uzun yıllardır varlıklarını devam ettirmelerine rağmen, ilk defa 1993 yılında, kendilerine has olan "Onur yürüyüşü" adı altında yürüyüş yapmak istediler. O yıllarda izin verilmemesine rağmen, düzenli ve muntazam olarak çoğalmaya başladılar. Bunu zaman zaman yapmış oldukları etkinliklerinden de gördük.

2005 yılına gelindiğinde artık meydanlara çıkacak kadar etkili olmaya başladılar. Hem de kendilerini aleni bir şekilde ifade ettiler. Yürürken yarı çıplak, ellerinde içki şişeleri ve son derece ahlaksızca davranışlar sergileyerek.

Bir çok belediyenin desteği ile, düzenli olarak yapılan yürüyüşlere, kendilerine sanatçı denilen zevatların yanı sıra, siyasiler ve politikacılarda bu yürüyüşlerde boy göstermeye başladılar. (İnternete girildiğinde hangi siyasi partinin hangi milletvekilinin veya hangi kendilerine sanatçı denilenlerin bu yürüyüşlere katıldığı, LGBT’yi desteklediğini büyük bir şaşkınlık içerisinde göreceksiniz)

Bizim burada derdimiz, kim kiminle birlikte veya kimin eli kimin cebinde onu sorgulamak değil.

Derdimiz, Müslüman Türk Milletinin evlatlarının bu sapkınlığa özendirilmesini, bu sapıklığın normalmiş gibi gösterilmesini, neslin zehirlenerek devamının engellenmesini ve ailenin yok edilmesi tehlikesini göstermek, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.

Bu konudaki tehlikeyi görüp, tedbir alınması hususunda gerekli uyarıları yapsak da, insanımızın hala büyük bir kısmının; "delirdiniz mi siz? Hiç öyle şey olur mu? Olmaz öyle şey? Biz Müslüman bir ülkeyiz, bizim ülkemizde asla bu tip şeyler olmaz da izinde verilmez, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstererek reklamlarını yapıyorsunuz vs." diyerek kabullenemiyorlar.

Aslında böyle düşünenleri suçlamıyoruz da. Çünkü, "biz şanlı bir tarihe sahip, tarih yazan, devletler yıkıp devletler kuran, asımın nesli, İslam’ın sancaktarlığını yapmış, yedi deniz üç kıtada hüküm sürmüş, adaletin, barışın, kardeşliğin, bilimin, medeniyetin sembolü olmuş Müslüman bir milletiz.”

Biz kabul etsek de etmesek de maalesef bu sapkınlar, küresel güçlerin desteğini alarak sadece bizim ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde etkili hale gelmeye başladılar.

Ve biz... Yani Müslüman Türk Milleti, acilen hemen şimdi gerekli tedbirleri almazsak, aile olarak, devletin bütün kurumları olarak, toplumun bütün katmanları olarak, yok oluşa giden yıkılışa dur demezsek, ne umudumuz olan gençliğimiz kalacak, ne ailemiz kalacak ne de milletimiz. Kup kuru ruhsuz, şuursuz, bilinçsiz, köle zihniyetli bir kalabalık olacağız.

Birçoğunuzun, "abartma" dediğini duyar gibi oluyorum.

Peki, A.N isimli öğretmenin, Silivri'de bulunan Kavaklı İlkokulu’nda karne günü, ilkokul daha ikinci sınıfa giden öğrencileri ile birlikte LGBT bayrağı önünde fotoğraf çektirmesini ve bunu sosyal medyada paylaşmasına ne diyorsunuz?

Ben söyleyeyim. O öğretmenin, o körpe dimağları, yaşları daha 8-9 olan gözümüzden sakındığımız çocuklarımıza, neler öğrettiğini, neler anlattığını, hangi sapıklığın normalmiş gibi gösterdiğini, özendirdiğini, beyinlerinin nasıl iğfal edildiğini tahmin etmek hiç de zor değil.

Peki, bunun o yaşlardaki çocuğu tacizle, beyinlerinin bu şekilde iğfal edilmesi arasındaki farkı söyler misiniz? O yaştaki çocuk kendi tercihlerini değil, öğretilenleri yaşar, tercih eder. Yönlendirilmiş iradesi ile hayatına devam etmeye çalışır. Bu konuda inanılmaz travmalar yaşayan çocuklarımızın, gençlerimizin birçoğunun sonraları bunalıma girerek hayatlarına son verdikleri hepimizin malumu.

Şimdi soruyorum hangimiz çocuğumuzun beyninin bu şekilde iğfal edilmesine gönlü razı olur? Elbet hiçbirimizin. (Bu sapıklığı normalmiş gibi gösterenler hariç)

Başka bir tuhaflık ise, adı geçen ilkokul da böyle bir olay yaşanıyor, Milli Eğitim Bakanı öğretmen ile ilgili soruşturma açılacağını söylüyor ve toplum ayağa kalkmıyor. Tek bir demokratik protesto yürüyüşü yok. Öğretmeni kınayan tek bir topluluk yok.

Oysaki çocuk tacizi ile bu olayın hiçbir farkı olmadığı halde toplumun susması, demokratik tepkisini göstermemesi, çok daha tehlikeli. Susmanın bu tip insanları cesaretlendirdiği açıktır. Çocuk tacizinde haklı olarak gösterdiğimiz hassasiyeti bu konuda neden gösteremediğimizi ciddi bir şekilde sorgulayalım.

Sürekli şikayet ediyoruz ya, toplum bozuldu, yozlaştı, fuhuş, hırsızlık, yolsuzluk, lgbt aldı başını gidiyor diye. Unutmayın ki, biz sustukça, biz evlatlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkmadıkça, işte böyle birileri sahip çıkar. Bizde ne oldu bize ne oldu bize diye saçımızı başımızı yolar, çığlıklar atar, krizlere girer, her türlü isyanı yapar feryadı figan ederiz.

Maalesef birilerini suçlamanın kolay olduğu, kendimizi sorgulamanın ise zor veya imkânsız olduğu bir zaman da yaşıyoruz.

Özetle; görüldüğü gibi, lezbiyenlik, geylik, biseksüellik, transseksüellik, homoseksüellik vs. Bırakın ortaokul veya liseyi, ilkokullarımızda cirit atmaya başladı.

Ahlaki erozyonun yaşandığı şu günlerde, son derece buruk bir şekilde "Babalar Günü"nü kutlarken, "bu gidişle, acaba kaç yıl sonra, baba, anne, aile olmayacak? Ve biz ne babalar gününü kutlayabileceğiz ne de anneler gününü. Çünkü, Allah korusun ortada bir aile bile kalmayacak.

İŞTE LGBT BU...

İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı

Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR