Yaşar Güldal

Yaşar Güldal

Mahalle Baskısı

Mahalle Baskısı

Yıl 2017...
Rahmetli Şerif Mardin hocamızın literatüre kazandırmış olduğu "mahalle baskısı" terimi dün laik kesim tarafından kullanılırken bugün, muhafazakâr camia mensuplarına karşı açık ve net bir şekilde uygulanmaya başlandı.
28 Şubat döneminde zulme maruz kalan sakallı, başörtülü veya çarşaf giyen kardeşlerimizin uğradığı haksızlık ve zulümler daha dün gibi hafızalarımızda yerini ve tazeliğini koruyor.
Daha geçen hafta başörtülü kardeşimize önce omuz atıp, ardından yumruk vuran, başörtülü hanım kardeşimizin ayaklarını yerden kesen Tıp Fakültesi öğrencisi olan bu şahıs sizce nasıl bir ruh halini yansıtıyor?
Daha geçtiğimiz Şubat ayının ilk günlerinde İstanbul Maltepe'de Minibüste bir kadın, başörtülü kardeşimize ''Siz teröristsiniz, sizin yüzünüzden herkes ölüyor'' sözleriyle saldırmıştı. Genç kızın başörtüsünü çıkaran saldırgan daha sonra tekme atıp ağza alınmayacak hakaretler ederken malum medya o günlerde niçin bu konunun üzerine gitmemişti? 
Yoksa saldırıya maruz kalan muhafazakâr biri olduğu için mi?
Yine bu yıl içerisinde Nisan ayında gerçekleşen referandumda siyasi görüşü için seçim çalışmalarına katılan bir başörtülü kardeşimiz, Antalya'da seçim standını beklerken saldırıya uğramıştı.
Şimdi tersini düşünelim; bu saldırılar başörtülülere değil de kendilerine yapılmış olsaydı, işte o zaman başta sözde kadın hakları savunucusu olarak da bilinen dernekler veya bazı Stk'lar başta olmak üzere 7 gün 24 saat kendi medya organlarında saldırıya uğrayan kişiyi konuşturur, çarşaf çarşaf bu olayı haber yapar dünyayı ayağa kaldırırlardı. 
Sizlerle bir kadim dostumun yaşadığı buna benzer bir olayı paylaşmak istiyorum. 
Yakın bir aile dostum eşiyle birlikte toplu taşıma aracına bindiği esnada, eşinin başının kapalı olmasından rahatsız olan bir saldırgan, kadim dostumun eşinin başörtüsünü çekmeye yeltenmiş ve ağza alınmayacak çirkin ifadelerle hem başörtülü kardeşimize hem de kendisine sözlü saldırıda bulunmuş.
Kadim dostum "sükûnetimi ve sağduyumu muhafaza etmeye çalıştıkça bu sefer de konuyu Cumhuriyete, Atatürk'e getirip," toplu taşıma aracındaki vatandaşları, bu muhafazakâr aileye karşı tahrik etmeye çalışıyor.
Ardından bu menfur olayın daha da fazla büyümemesi için hanımefendi kardeşimiz eşini ve çocuklarını da alarak toplu taşıma aracından evlerine bile gelemeden yarı yolda inmek zorunda kalmışlar. 
Şimdi bu olay yaşanırken bu toplu taşıma aracında kendileri gibi seyahat eden onlarca kişi bu menfur olaya şahit oldukları halde, provokatör olan saldırgana tepki gösteren tek bir Allah'ın kulu olmamış. 
Daha sonra aile şikâyetçi olmak için adliyeye gidince orada mevzu açılıyor, dostum konuyu orada bulunanlara anlatınca bir bayan çirkin bir üslupla "asıl saldırılar, başı açıklara yapılıyor, bu bana pek de inandırıcı gelmedi." Diye söylüyor.
Cumhuriyet, Atatürk, Laiklik kavramları hiç kimsenin tekelinde değildir. Başörtülü de bu ülkenin asli vatandaşıdır, başı açık hanımefendi de bu ülkenin asli vatandaşıdır. Hiç kimse kendisini bu ülkenin yegâne sahibi görüp, kendisi gibi düşünmeyen diğer insanları vatan haini gibi görmeye ne haddinedir, ne de hakkı vardır. Bu ülkede her bir birey, bu ülkenin asli vatandaşıdır.
Kalın sağlıcakla…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR