İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Okulda şiddet!

Okulda şiddet!

2023-2024 Öğretim Yılı, öğretmenlerimize, öğrencilerimize, ülkemize ve milletimize hayırlı, uğurlu olsun. Yeni öğretim yılı açılırken, bir yığın sorunlar yumağı içerisinde açılmış olması ister istemez, öğretmenleri, velileri ve öğrencileri de son derece tedirgin etmektedir.

Nedir bu sorunlar yumağı? Belli başlı ana problemler; keyif verici maddeler, (içki, sigara, her türlü uyuşturucu vs.) LGBT (lezbiyen-gey-biseksüel, transseksüel) ve akran zorbalığı… Yani benzer yaş grubundaki bir çocuğun başka bir çocuğa, fiziksel ve sözel şiddet uygulaması.

Bu problemler maalesef ilkokuldaki çocuklara kadar inmiş ve hala çözülememiştir.

Önceki yazılarımızda sık bir şekilde, keyif verici maddeleri ve lgbt tehlikelerinden bahsetmiş, çözüm yollarını dilimiz döndüğünce anlatmıştık. Bundan sonra da yeri geldikçe değinmeye çalışacağız.

Okulların açılması ile "akran zorbalığı" tekrar gündeme geldi. Elbette asıl soru şu! Çocuklar neden aynı yaş gurubundaki çocuklara şiddet uygularlar veya buna neden gerek duyarlar? Yaptığımız araştırmalar sonucunda psikologlar şu gerçeğin altını çiziyorlar; "ailede şiddet gören, huzursuz aile ortamında yaşayan, ebeveynlerin birbirine şiddet uygulamaları, çocukları son derece olumsuz etkilemekte, çocuk ya derin bir sessizliğe gömülüyor ya da şiddete meyilli hale gelerek diğer çocuklara şiddet uyguluyor.
Yine aynı psikologlar, çocuğun aileden yeterince ilgi görmemesi, ilgilenilmemesi neticesinde dikkat çekmek için çocuk kendi emsallerine şiddet uyguluyor.

Peki, akran şiddetine maruz kalan çocuk neden susar, neden kendini savunmaz, neden uğradığı şiddeti, öğretmenlerine ve ailesine bildirmez? (ki çocukların çok büyük bir kısmı bunu yapıyor)

Bilim insanları, “korkmuş, ürkmüş, kendine olan güven duygusunu kaybetmiş, kendini savunma gereği bile duymayan çocuklar, uğradıkları akran şiddeti karşısında sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Elbette çocukların bu psikolojilerinin nedenleri arasında, ailede yaşanan olumsuz davranışlar ve okulda ilgili öğretmenlerin ilgisizliği” olarak ifade edilmekte.

Konu ile ilgili yapılan araştırmalarda, “her şeyin ailede başladığı, aile birliğinin mutlak sağlanmasının gerekliliği, ailenin çocukla yakından ilgilenmesinin önemi, çocuğa özgüven aşılanmasında gösterilen gayretin, çocuğun yaşadığı her şeyin ailesine ve öğretmenlerine anlatmasının sağlanmasında önemli bir yer tuttuğunu, bunun içinde aileler çocuklarının ellerinde kayıp gitmemesi için, çocuklarına bu güveni vermeleri, onları yakından takip etmeleri, hal, hareket ve davranışlarındaki garip ve tuhaf halleri mutlaka gözlemlemelerini, aynı şekilde okulda sorumlu öğretmenlerinde bu bilinçte olmaları ve ona göre davranmalarının doğru olacağı" ifade edilmektedir.

Bu konuda Eğitim Haksen Genel Başkanı psikolojik danışman Hanifi Gökçek; "Akran zorbalığını, kısaca bir çocuğun benzer yaş grubundaki başka bir çocuğa uyguladığı sözel ya da fiziksel şiddet olarak ifade edebiliriz. Zorbalık davranışını gösteren çocuk, karşısındakini sindirmeye, egemenlik kurmaya çalışır. Bunu da fiziksel ve duygusal yollardan uyguladığı şiddetle yerine getirir. Zorba çocuk, sahip olduğu fiziksel ve sosyoekonomik üstünlüğünü ya da gücünü daha dezavantajlı kişiye sistematik olarak uygular. Zorbalığa uğrayan çocuk, kendisini koruma süreçlerinde başarısız oldukça, zorbanın davranışlarında ve etkisinde pekişme olduğu görülmektedir.

Zorbalık davranışları ilk kez okul öncesi dönemde meydana gelmekte ve 4-6 yaşlarda başlamaktadır. Zorbalık yapan çocuklar davranışları üzerinden kendilerini daha güçlü hissetmektedirler. Bu güçlü olma duygusu üzerinden aldıkları haz fazla oldukça ve yaşları ilerledikçe bu davranışlar kalıplaşmaya başlar ve çocuğun iletişim kurma becerilerinin temelini oluşturur. Eğer mağdur tepki göstermez ve kimseye uğradığı şiddetten bahsetmezse, zorbalığa maruz kalmaya devam edebilir. Bu durum başka çocukların da mağdura zorbalık yapma ihtimalini arttırabilir. Bu şekilde sürekli hale gelebileceği ve mağdurun ruhsal durumunu bozabileceği için zorbalığın önlenmesi oldukça önemlidir.

Yapılan çalışmalar, her üç çocuktan birinin hayatlarının bir döneminde bu tür zorbalığı yaşadığını, çocukların yüzde 10 ila 14 civarının ise 6 ayı aşan kronik akran zorbalığına maruz kaldığını işaret ediyor. İlerleyen yıllarda ise bu davranış kalıpları yerleşmiş olur.

Zorbalık sadece yapan ve yapılanı ilgilendirmez. Bu durum aileleri ve hatta tüm toplumu ilgilendirir. Çünkü sözel ya da fiziksel şiddet eylemi maruz kalınma ile artar.

Akran zorbalığının okul içinde halledilmeye çalışılması yanlıştır. Mesele mutlaka çocukların ebeveynleri ile paylaşılmalıdır. Okullardaki rehberlik servisleri çocukların ruh sağlığını takibinde önemli yer tutmaktadır.

Rehberlik servisinde çalışanların, öğrenci ve öğretmenlerle iletişim halinde olması, çocukları tanıması ve olası değişiklikleri takip etmesi koruyucu olacaktır. Burada görevli olanlar, zorbalık konusu dahil donanımlı ve eğitimli olması gerekmektedir.

Okuldaki yetkililerin zorbalığı gördükleri durumlarda mağdurun kendisinin baş etmesinin beklenmemesi, müdahale etmeleri ve suçlayıcı bir tutumdan uzak kalarak meseleyi tüm yönleriyle anlamaya çalışmaları önemlidir" ifadeleri ile konuya açıklık getirmiştir.

Bunun dışında okul içi ve okul dışında oluşan, "öğrenci çetelerine!" dikkat edilmesi gerektiği herkesin malumu. Emniyet güçlerinin okul önlerinde aldığı tedbirlerin yanı sıra, okul idaresinin de okul içinde benzer tedbirler almaları son derece önemlidir.

Özetle; çocuğun akran şiddetine uğramasının yanı sıra, LGBT ve keyf verici maddeler konusunda da neler yaşadığını ve hangi tür baskıya maruz kaldığını aileye ve öğretmenlerine bildirmesinin ne kadar önemli olduğu çocuğa anlatılmalı, bu konuda her türlü teşvik yapılmalıdır.

Bütün kötülüklerden uzak başarılı bir yıl geçirilmesi,

Selam ve duası ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR