Yusuf Sağlam

Yusuf Sağlam

Okumamak ne kaybettirir?

Okumamak ne kaybettirir?

İlk vahyi “Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!” olan bir dine mensubuz. Herkes bu emre can-ı gönülden uymaya çalışmalıdır. Bunda Rabbimizin, kıymeti hiçbir şeyle mukayese edilemez hoşnutluğu vardır. Bu sebeple bizim okumaya, öğrenmeye vurgun olmamız icap eder.

Dünyada ve ahirette ilim bize fayda verecektir. Ona ısrarla yönelmemiz lazımdır.

Gazali hazretleri “Allah’tan kullar içinde ancak alimler korkar” (Fatır; 28) ayetinden yola çıkarak, “Demek ki ilim Rabbin yardımı ile tam manasıyla ibadetin yapılmasını ve bütün günahlardan sakınmayı temin eder” demektedir.
İlmin en önemli kapısı olan okumadan gördüğü faydayı, bir yazarımız bakın nasıl anlatıyor: “Sadece meslek gereği okumak zorunda değilim ben, aynı zamanda okuma denilen eyleme de vurgunum. Başkalarının zihin dünyasında dolaşma, daha büyük hayatların içine girebilme imkanı sağladığı için de okuyorum. Başka türlü asla öğrenemeyeceğim birçok şeyi bilmemi sağlıyor okumalarım; daha sağlıklı düşünmemi ve doğru kararlar almamı da…

İnsan hiç olmazsa günde 5-10 sayfa okumalı. Zira, ata sözüdür, biriken damlaların göl olduğu. Mesela Dr. Burney, ders vermek için bir öğrencinin evinden öteki öğrencinin evine gittiği sırada, Fransızca ve İtalyanca’yı at üzerinde öğrenmiştir. Mason Good, hastalarını ziyarete giderken araba içinde Lucretius’u tercüme etmiştir. Daguesseau, zamandan faydalanmasını bildiği için, yemek vaktini beklediği sıralarda, birbirini takip eden fasılalarla, kocaman bir kitap meydana getirmiştir… Biz de yapabiliriz. Şuurlu, istekli ve iradeli olalım yeter.

Descartes ‘iyi kitapları okumaktan bahseder. Okuyacağımız kitapların seçimi çok önemlidir. Maalesef tüm kitapları okumaya ömrümüz yetmeyecektir. O halde şu üç hususa dikkat edelim:

Bu kitaba veya bu bilgiye dünyevi veya uhrevi olarak ihtiyacımız var mı?

Bu kitap veya bu bilginin bize faydası olabilir mi?

Bu kitap veya bu bilgi bizi yanıltmak suretiyle ruhumuza veya aklımıza zararlı olabilir mi?

Nasıl okumalı?

Niçin okuduğumuzun, ne öğrenmek istediğimizin farkında olmalıyız. (Gazete okumak örneğindeki gibi haberdar olmak için mi? Şiir, roman örneğindeki gibi eğlenmek için mi? Yoksa bütünüyle anlamak ve kavramak için mi okuyoruz? Metinde aradığımız nedir?)

-Kitap okurken dikkatimizi çeken yerleri not almalı yahut işaretlenmeliyiz ve geçmiş malumatımıza dayanarak, gördüğümüz eksiklikleri tamamlamalıyız.

Okumalı ve amel etmeli

Kitap okumak mühimdir ama ondan daha mühimi, okuduklarını hayata geçirip tatbik edebilmektir. Ayet-i Kerime’de ‘Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan eşeğin hali gibidir’ buyurulmuştur. (Cum’a, 62/5)

Bir ilim erbabı bu hususta demişler ki: ‘Bildikleri, insanı gurura ve kibre sevk etmemeli. Kişi biraz kitap okuyunca bir şey oldu zannına kapılmamalı. Gurura ve kibre girmemelidir.

Kur’an bize, Rabbin seçkin kullarının yeryüzünde tevazuyla yürüdüğünü söylemektedir.

Bişr-i Hafi hazretleri geçerken, Ahmed bin Hanbel hazretlerinin ayağa kalktığını gören talebeler durumu yadırgamış.

Büyük imam da ‘Yadırgamayın, O zat Allah’ı benden iyi biliyor’ buyurmuştur.

İnsanların teveccühünü kazanmak yahut böbürlenmek için yapılan yahut bununla neticelenen öğrenmeler, kişinin maneviyatına büyük zarar verir.

Mevlana hazretlerine göre bilgi gaye değil, insanı Hakk’a götüren vasıtadır. Bu görevi üstlenmeyen ilim, insanın yakınını artırmaz. Mevlana hazretleri insanı aslına ulaştırmayan, yaratıcısına itaati öğretmeyen ilmi zahmet ve yorgunluk olarak niteler.

Birincisi, eşya ve hadiseleri ibret nazarıyla temaşa etmek suretiyle ilahi icraatın hikmetini ve eşyanın hakikatini kavramak,

İkincisi, İnsanın kendi mahiyetini kavraması (Nefsini Bilmek): Mevlana hazretleri diyor ki: ‘Zamanımızdaki bilginler kendileriyle ilgili olmayan şeyleri çok iyi biliyorlar, fakat önemli olanı ve kendisine her şeyden daha yakın bulunanı, yani kendi kendilerini bilmiyorlar.’

Bu iki husus kişiyi marifet sahibi yapar. İlmin özü budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR