Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Sapere Aude - 1

Sapere Aude - 1

Romalı Horatius’un ta milattan önce 20 yılında söylediği, “Dimidium facti qui coepit habet: sapere aude” yani, "Başlayan yolun yarısını almıştır: Kendi aklınla düşünmeye cesaret et!" sözüne atıfla Immanuel Kant’ın "Aydınlanma Nedir?" adlı denemesinde söylediği “Sapere aude! Habe Muth dich deines eigenen Verstandes zu bedienen! Bilmeye cesaret et. Kendi anlayışını kullanma cesaretini göster.” cümlesi, aydınlanma çağının felsefesini özetler. 
İnsan ergin olmama durumundan kurtulacaktır. Yani “başkalarının” vesayetinden kurtularak “aydınlanacaktır”. Kendi aklını başkalarının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösterecektir. 
Kulağa harika geliyor değil mi?
Fakat bu parlak ifadenin ardında birtakım problemler var!
Acaba insanların akıllarını kullanmamalarının yegâne sebebi Kant’ın dediği gibi tembel ve korkak olmaları mı? 
Her şeyden önce teslim etmek gerekir ki akıl dediğimiz cihaz her insanda eşit kuvvette değil. 
Herkeste aynı otomobilden yok. Kimininki kırık dökük eski bir Serçe, kimininki Ferrari! Acaba mesafe almak isteyen kimseler, kendi arabaları ile gitmekten korktukları için değil de arabalarının onları menzile ulaştıramayacağını bildikleri için toplu taşıma vasıtalarını tercih ediyor olamazlar mı?
Madem teşbihi otomobil ile yaptık oradan devam edelim.
Aracınız ne kadar iyi olursa olsun. Çalışmak için yakıta ihtiyaç duyar. Deposu boş bir Ferrari ile deposu boş başka bir araç arasında menzile ulaştırma kabiliyeti açısından bir fark yoktur.
Aklın yakıtı bilgidir.
Bilgiye erişimi kısıtlı, bilgi kaynaklarından habersiz yahut onlara karşı tamamen ilgisiz bir adam dünyanın en iyi muhakeme yeteneğine ve en kuvvetli hafızasına sahip olsa ne fayda?
Kalitesiz yakıt motoru bozar. Otomobili yolda bırakır.
Yakıtın kalitelisini nasıl ve nereden bulacağız? 
Her türlü vesayeti reddederek kendi kararlarımızı almaya karar verdiğimize göre, kaliteli yakıtı nerede bulabileceğimizi “birilerine” sormak gibi bir seçeneğimiz de yok.
Ve nihayet asıl soru: Velev ki en iyi otomobile sahibiz, en kaliteli yakıtı da bulduk, depomuzu da doldurduk, nereye gideceğiz? 
Quo Vadis? Ve eyne tezhibun?
Rehber istemiyoruz. Elimizde bir haritamız da yok.
Doğru olduğunu ancak “tahmin edebileceğimiz” bir yöne doğru, başta belirlediğimiz istikametten sapıp sapmadığımızı da kesin olarak bilemeden yol almaktan başka bir çaremiz var mı?
Post modern düşünce, biraz da insanın çaresizliğinin akıl zaviyesinden tescili aslında.
Allah nasip ederse bu konuyla ilgili düşüncelerimizi aktarmayı bir sonraki yazımızda sürdüreceğiz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR