Ahmet Fidan

Ahmet Fidan

Şehirlerin ruhu

Şehirlerin ruhu

Siz bu satırları okurken, ben Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te olacağım. Benim Kırgızistan’a ikinci seyahatim. Yaklaşık bir yıl önce “Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni”  için gitmiştim. Bişkek’te çok sayıda gönül dostlarım bulunmaktadır. 
Komünizmin yıkılmasından sonra Orta Asya Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ama hala öz kimliklerine kavuşamadılar. Sosyal ve ekonomik açıdan birçok sebebi bulunmaktadır. Bazı Türk Cumhuriyetleri şeklen bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ama hala Rusya ile olan ilişkilerinde bir bağımsızlıktan söz etmek nerde ise imkânsız.
Bu kez Kırgızistan’a gidişim farklı bir sebepten kaynaklanmaktadır.  Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin 2-7 Eylül 2014 Tarihlerinde Bişkek’te düzenlemiş olduğu “Türk Dünyası Kurultayı Mühendislik Mimarlık Şehircilik” toplantısında “Tarih ve Medeniyet Sürecinde Şehirlerin Ruhu”  konulu bir tebliğ sunacağım.
İlerleyen günlerde tebliğin bir özetini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatta toplantıya ait özel gözlemlerimi de aktaracağım. Özellikle “Şehirlerin Ruhu” üzerinde biraz durmak istiyorum.
Şehirlerin bir fizikî, yani görünen, bir de görünmeyen yönleri bulunmaktadır. Tıpkı insan gibi şehirlerin de bir ruhu bulunmaktadır. “Faziletli şehir” deyimi Fârâbî ( 871-Ölümü, 339-960) tarafından kullanılmıştır.
İslâm,  azametli bir tarih ve medeniyete sahiptir. Medeniyetler şehir merkezlidir O bakımdan düşünürler, şairler ve hikmet sahibi büyükler şehir hayatını sürekli öne çıkarmışlardır. Hz. Mevlana Meşhur eseri Mesnevi’sinde  “Bir gecesini köyde geçirenin kırk gün aklı başına gelmez.” Der.
Tarih ve medeniyet sürecinde söylenmesi gereken en önemli husus, önce tarih kavramı üzerinde düşünmek gerekmektedir. Çünkü Batılıların tarih anlayışı ile Müslümanların tarih anlayışı birbiri ile uyum sağlamamaktadır. Zamanla Müslüman tarihçiler, orijinal tarih görüşlerini unutarak, batılılar gibi tarihi algılamağa başlamışlardır. 
İslâm’ın temel öğretilerinden birisi, hatta en önemlisi tarih, Hz. Âdem atamızla başlamıştır. Hz. Âdem ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamberdir.  Her peygamber aynı zamanda medenîdir. Medeniyet Hz. Âdem ile başlamış ve sürmektedir. İslâm inancında ilkel insan yoktur. İnsan ta başlangıcından beri temel değerlere sahip olarak hayatını sürdürmüştür.
Batılı tarihçilere göre ise hiçbir belgeye dayanmayan safsatalarla insanın atası ilkel olarak nitelenmekte ve uydurma efsaneler etrafında tarih üretilmektedir.
Konuyla ilgili en çarpıcı örnek, Dr. Şevket Aziz Kansu tarafından tercüme edilen meşhur Fransız bilim adamı ve araştırmacısı Georges Poisson’un “ Avrupa’nın İskân Tarihi” adlı kitabıdır.
Söz konusu kitap 1950 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanmış ve bir daha baskısı yapılmamıştır. Kitap, batılıların tarih anlayışının tipik bir örneği olması bakımından önemli. 360 sayfalık kitap, ta başlangıçtan beri Avrupa’yı şekillerle, haritalarla ifade etmekte ama ilk insan veya insanların Avrupa’ya nasıl geldiklerini bir türlü ifade edememektedir. 
Malum safsatalar tekrar edilmektedir. Mağara Devri, Cilalı Taş devri vs vs. 
Bişkek Konferansında arz edeceğim konulardan birisi de batılıların tarih anlayışlarındaki sakatlıklara ve noksanlara dikkati çekmektir.
Ama en önemlisi şehirlerin bir ruhunun olduğunu artık kabul etmemiz gerekmektedir. Fârâbî faziletli şehri anlatırken, özellikle şehrin negatif yönüne de dikkati çekmektedir.
“Muhalif Şehir”leri de dört kısma ayırmaktadır:
Cahil Şehir, Fasık Şehir, Değişmiş Şehir, Şaşkın Şehir
Yukarıda sayılan dört kavramın her biri ayrı ayrı açıklanmaktadır. Daha sonra Fârâbî’nin “Faziletli Şehri” üzerinde durulacaktır.
İşte o zaman bulunduğumuz şehirlerin faziletli birer şehir olup olmadıklarını göreceğiz. Bişkek’ten selam ve sevgiler. 
 
G Ü N Ü N   H İ K M E T İ 
“Yaklaşık bir asırdır İslâm dünyası, siyasî bunalımların yanı sıra belki de insanlık tarihinde benzeri görülmemiş dramatik bir kültürel tahribata uğramış bulunmaktadır. İslâm ülkeleri, bazı istisnalar hariç, kendi kültürel tecrübelerini sürdürmeğe muvaffak olamadılar, hatta kenti tarih ve kültürlerine düşmanca bir tavır takındılar.”
Turgut Cansever, İslâm’da Şehir ve Mimari, s.55

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
SON YAZILAR