Sessizliğin anlamı üzerine değerlendirmeler
Uzmanlar, sessizliğin yalnızca konuşmamak değil, insanın iç dünyasını duyabilmesine imkân tanıyan güçlü bir ifade biçimi olduğunu vurguluyor.
Günlük yaşamın yoğun temposu içinde çoğu zaman geri planda kalan sessizlik kavramı, yeniden tartışmaların merkezinde yer alıyor. İletişim üzerine yapılan değerlendirmelerde, sessizliğin yalnızca kelimelerin yokluğu olmadığı; anlamı, duyguyu ve derinliği taşıyan bir ifade biçimi olduğu ifade ediliyor. Konuşmanın önemine dikkat çekilirken, doğru zamanda susabilmenin de aynı ölçüde değer taşıdığı belirtiliyor. İlahiyat ve iletişim uzmanları, sessizliğin olgunlukla bağ kurduğu ve kişinin hem çevresini hem kendi iç dünyasını daha net duyabilmesine fırsat sunduğu görüşünde birleşiyor.
Hadis kaynaklarında yer alan “Hayır söylemek ya da susmak” öğüdünün, iletişimdeki ölçülü tavrı işaret ettiği aktarılıyor. Sessizliğin yalnızca içe dönüş değil, aynı zamanda düşünceyi berraklaştıran bir süreç olduğu belirtilirken, günümüzün yoğun ve gürültülü ortamında insanların en çok ihtiyaç duyduğu manevi alanlardan biri hâline geldiği ifade ediliyor. Sessiz bakışların ya da kısa süreli duraksamaların da güçlü anlamlar taşıyabildiği değerlendirmeleri yapılırken, sessizliğin kimi zaman sevgi, kimi zaman bekleyiş, kimi zaman da sabrı ifade eden bir iletişim dili olduğuna vurgu yapılıyor.
SUKÜT İLE KONUŞMAK
Bazı anlar vardır ki, kelimeler yetersiz kalır, İşte o anlarda devreye sükût girer. Sessizlik, çoğu zaman en derin, en güçlü ifadedir. Çünkü bazen bir suskunluk, bin kelimeden fazlasını anlatır. Sükût, kaçış değildir. Aksine, olgunluğun ve idrakın bir göstergesidir. Susmak, her şeyi kabullenmek demek değildir, bazen sadece, kelimelerin kirlenmesine izin vermemektir. Zira insan ne kadar çok konuşursa, o kadar hata yapar. Ama sükût, sözü tartar, zamanı bekler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun. Bu hadis, aslında hayatın en sade ama en derin öğretisidir. Konuşmak bir sanattır; ama doğru yerde susabilmek, çok daha büyük bir sanattır. Sükût, bir tefekkür hâlidir. İnsan sustuğunda sadece çevresini değil, kendisini de duyar. Kendi iç sesini, vicdanını, kalbini. Günümüzün gürültülü dünyasında belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey budur, Biraz sükût. Çünkü sessizlik, ruhun nefesidir. Kalabalıkların, tartışmaların, boş sözlerin arasında insan kendi sesini kaybediyor. Oysa sükût, insanın içini temizler, söze hazırlık yapar. Ve bazen, bir insanın sana sessizce bakışı, binlerce cümlenin anlatamayacağı kadar derindir. Sükût, sevgiyi de anlatır, öfkeyi de; dua eder gibi susar bazen, sabreder gibi bekler.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.